Yurt dışında örtünmekte zorluk çekiyorum. İsveç'te bir köyde oturuyoruz; tek Müslüman aile biziz. İnsan kapalı giyinse, ama başını örtmese aynı günah içine yine de girer mi? Bu konuda neler tavsiye edersiniz?

Tarih: 17.01.2012 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sıkıntının ne olduğunu, ne boyutta olduğunu bilmemiz gerekir. Zaruret boyutunda değilse başı açmak da haramdır ve günahtır.

Müslüman kadının nasıl örtüneceği, nâmahrem erkeklerin yanına veya sokağa çıktığı zaman nasıl bir örtü takınabileceği Kur’ân-ı Kerim'de açıkça bildirildiği gibi; hadis-i şeriflerde, sahabî hanımların tatbikatlarında belirtilmiş, gösterilmiştir. Bilineni bir tekrardan öte, bir tespit bakımından bu husustaki âyetlerin meâlini verelim:

“Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine cilbab (örtü) almalarını söyle. Bu onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Bununla beraber Allah bağışlar ve merhamet eder.”1

“İslâmdan önceki Câhiliye kadınlarının yaptığı gibi süslerinizi göstererek ve görünmek için dışarı çıkmayın.”2

ayeti, süslerin görülmesini yasaklarken, Nûr Sûresinin 31. âyet-i kerimesi de kadının avret yerlerini ve süslerini kimlere gösterebileceğini açıklar:

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz."

Buna göre Müslüman bir kadının, kendisi gibi Müslüman kadınların yanında ve "henüz kadınların gizli kadınlık özelliklerinin farkında olmayan çocuklar"ın yanında başını açması haram olmaz.

Bu çocuklar kadınların gizli yerlerine bakmaktan anlamayan küçük çocuklar demektir. Kadınların yanında bulununca onların konuşma, yürüme ve giyimlerinden cinsel bakımdan etkilenmeyecek derecede küçük yaştaki çocukların yanında örtünme zorunluluğu bulunmaz. Ancak çocuk erginlik çağına yaklaşmış olursa, artık yabancı kadınların yanına girmemelidir ve kadınlar da onların yanında örtünmeleri gerekir.

İlk âyette geçen “cilbab” kelimesini, müfessirler, vücudu baştan aşağı örten çarşaf, ferâce gibi dış kisve, elbisenin üzerinden giyilen dış kıyafet olarak açıklarlar.3

Bu ifadelere göre, âyet-i kerimede anlatıldığı gibi, mü’min kadınların dışarı çıkarken, nâmahrem erkeklere görünürken, onların yanında bulunurken, ev içinde giymiş oldukları elbiseden başka onun üzerine giyebilecek ayrı bir örtüyü de üzerlerine almaları, giyinmeleri gerekmektedir.

Dikkat edileceği gibi, Ahzap Sûresinin 59. âyetinde kadınların mahrem yerlerini örten elbisenin dışında bir de sokağa çıkarken ayrıca giyecekleri bir örtünün giyilmesinin gerektiği ifade edilmektedir. Gerçek mânâda tesettür ancak bu şekilde mümkün olmaktadır. Yoksa, ev içinde kadının mahremleri arasında giydiği elbise ile dışarı çıkması, Kur’ân’ın istediği şekilde bir tesettürün yapılmamış olduğunu gösterir. Bu örtünün adı çarşaf, ferâce, pardesü, manto... ne olursa olsun, esas olan bedeni bütünüyle örten bir dış örtü olmasıdır.

Zaten sahabî hanımların, âyet iner inmez nasıl örtündükleri de bu şekle müşahhas bir misal olmaktadır. Peygamberimizin (asm) bahtiyar hanımlarından Ümmü Seleme Hazretleri, bu âyet nâzil olduktan sonra Ensar kadınlarının üzerlerine siyah örtüler alarak başları üzerinde kuşlar varmışçasına tam bir edeb ve sükûnet içinde dışarı çıktıklarını söylemektedir.

Âyet-i kerimenin sonunda “Allah bağışlar ve merhamet eder” denmektedir. Bu bağışlama, kadınların bu âyet inmeden önceki câhiliye âdeti üzerine giyiniş şeklini içine almaktadır.

Mü’min hanımların, ince dokunmuş, altlarını belli edecek şekilde elbise giymeleri de tesettüre aykırı bir giyim şeklidir. Bir seferinde Beni Temim kabilesinden bir grup kadın Hz. Âişe (ra)’nin yanına gelirler. Üzerlerinde ince elbiseler vardır. Bu durumu gören Hz. Âişe (ra),

“Nur Sûresine inanan mü’min bir kadın bu şekilde giyinemez.”

diye hatırlatmada bulunur.4

Hazret-i Âişe (ra), mü’min kadınların, yabancı erkeklerin dikkatini çekecek bir elbise ile görünmemelerini istemiş, onları ikaz etmiş, Nur ve Ahzâb sûrelerinde tarif ve emredildiği şekilde giyinmelerini hatırlatmıştır.

Dipnotlar:

1. Ahzab, 33/59.
2. Ahzab, 33/33.
3. Hak Dini Kur’ân Dili, VI/3927.
4. Tefsîr-i Kurtûbî, 14/244.

Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun