İyi-kötü, doğru-yanlış, gerçek-hayal nedir?
- Din, felsefe ve bilim bu olgulara nasıl bakar?
Değerli kardeşimiz,
Din açısından iyi, Allah’ın hoş gördüğü, kötü ise, Allah’ın hoş görmediği şeylerdir. Ehl-i sünnet alimlerinin cumhuruna göre, iyi ve kötü, güzel ve çirkin, aklı ile bilinsin, bilinmesin Allah’ın emir ve yasaklarına göre şekil alacaktır. Nitekim, bir husus bir peygamberin şeriatında emredildiği veya mübah bırakıldığı için güzel ve iyi olarak değerlendirildiği hâlde, başka bir peygamberin şeriatında aynı şey yasaklandığı zaman çirkin olur. Örneğin daha önceki peygamberlerin şeriatında ganimet almak yasak olduğu için alınması çirkin ve günah olurdu. Hz. Muhammed (asm)’in şeriatında ise, ganimet helal kılındığı için alınması güzel ve iyi şeyler listesinde kaydedildi.
Vahiyden sonra, iyi ve kötüyü ayrıt edecek rehber ve hakem şüphesiz akıldır. Ne var ki, her aklın aynı performansı göstermediği de bir gerçektir. Eğer öyle olsaydı, -felsefe bakımından herkes bir Sokrat, bir İbn-i Sina olurdu. Aslında aklın kemali, ilim ve görgüye bağlı olarak gelişme gösteriri. Nitekim, bir insan dağda çobanlık ettiği dönemdeki aklının kuvveti ile üniversiteyi okuduktan sonraki aklının kuvveti bir olmaz.
Akılların bu farklı kapasiteleri ve insanların farklı zevkleri, duyguları işin işine karışınca değerlendirmeler de farklı olur.
Bu sebeple, din, felsefe ve bilimin ortak paydada buluştuğu evrensel değerler olduğu gibi, ayrıştıkları pek çok değer ölçüleri de vardır. Bu konuda denilebilir ki, en objektif değerlendirmeleri semavî dinler, özellikle de İslam dini yapmıştır. Kâinatın ezelî padişahı, sonsuz ilim ve hikmet sahibi yüce Allah’tan daha iyi bilen, iyiyi kötüden daha iyi fark eden kim olabilir ki!..
Evvela din, özellikle vahiy ile getirdiği prensipleri akla da tespit ettiren en son ve en mükemmel din olan İslam dini aklıselimle daima bir ortak paydada buluşmaktadır. Yeter ki akıl akıl olsun.
Felsefe açısından aynı şekilde standart bir değer ölçüsünü söylemek zordur. Çünkü, değişik akıl, duygu, düşünce ve mizaca sahip olan felsefecilerin her konuda aynı değerlendirmede bulunmaları insan fıtratına aykırıdır. Ne kadar objektif olmaya çalışırsa çalışsın, kendini subjetif düşünce atmosferinden kurtaramaz. Bu yüzden, bazılarının ak dediğine, diğer bazıları kara diyebilmektedir.
Orta Çağ skolastik felsefî dogmalar bataklığına düşmüş bir filozof ile aydınlanma çağındaki ilmî keşiflerin etkisiyle geniş bir ufka sahip bir filozofun değerlendirmeleri bir olmaz.
Keza, vahyin ışığından feyiz alan dindar bir filozof ile pozitivizmin etkisiyle materyalist düşünceye saplanmış dinsiz bir filozofun düşüncesinin aynı olmadığı ve olamayacağı bilinen bir gerçektir.
Özetle, vahyin terbiyesinden istifade etmiş bir aklıselimin kabul edeceği iyi ve kötü / güzel ve çirkinin tarifi şöyle yapılabilir:
Allah’ın hoşuna gitmeyen, insanın kendi şahsına veya diğer insanlara, onların dünya ve ahiretlerinin mutluluğuna zarar veren her şey kötü ve çirkindir. Bunun tersine, Allah’ın hoşuna giden, kişinin şahsına ve diğer insanlara, onların dünya ve ahiret hayatlarına faydalı olan her şey güzel ve iyidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Rum suresi 22. ayette, dillerin ve renklerin farklı olmasının güzelliğini anlatır. Halbuki, savaşların çoğu bunlardan çıkmaz mı? Allah nasıl bir hikmetten bahsediyor?
- İnsan nedir? Nasıl tarif edilebilir? Mahiyeti nasıldır? Diğer varlıklardan farkı nedir?
- "Bu risalenin felsefeye vurduğu tokat, beşere zararlı ve dine zıt olan felsefe kısmıdır. Beşere menfaatli ve diyanete dost olan felsefe değildir." Diyanete zıt ve beşere zararlı felsefe ile dost ve menfaatli felsefeden kastedilen nedir?
- Anselmus ve Descartesin Tanrı argümanları Allah’ın varlığına delil gösterilebilir mi?
- "Bir çocukla konuşup söz anlatmak, bir feylesofla konuşmaktan aşağı değildir." Üstadımız, bu cümlede filozofu mu aşağılıyor yoksa çocuğu mu yüceltiyor; biraz açar mısınız?
- Kur’an ile felsefenin hayata bakışları
- "Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ümmetinden sual sormamak şartıyla ilm-i Kur’ân’ın tâlim edileceğini tebşir etmişler." Bir kimsenin Allah’ın Elçisi tarafından bilgi sahibi kılınması, Şiilere has iddiadır. Bir peygamberin böyle görevi olur mu?
- Güzel düşünen, neden hayatından lezzet almaz?
- Allah neden iyiliği tercih etmiştir?
- Kişi vefat ettikten sonra, eğer cennetlikse cennete gideceğini bildiği için mahşer ve cehennem azabından endişe etmeyecek olmasının hikmeti nedir?