İstanbul ve bazı yerlerde Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) mübarek ayak izlerini görüyoruz, bunlar gerçek midir?

Tarih: 24.12.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Peygamber (a.s.m)'in ayak izleri veya sakal-ı şerif gibi mübarek tarihî kutsalların gerçek durumunu tespit etmek mümkün görülmemektedir. Fakat bu hususların tarih bakımından doğru olarak tespit edilememesi, bunları, Efendimizin (asm) aziz hatırasını hatırlatmaya vesile olmaktan çıkarmaz. Zaten, İslam dininde bu tür değerlere, değer verilmesinin sebebi, bunların aziz hatıraları hatırlatmalarından dolayıdır.

Topkapı Sarayı'nın "Hırka-i Saadet Dâiresi" olarak adlandırılan bölümünde, Hz. Peygambere (asm) izafe edilen altı tane ayak izi vardır. Bunlardan dördü taş, ikisi tuğla nevindendir. Hırka-i Saâdet Dairesinde mermer gömme dolapta muhafaza edilen 28x12 cm. ebadındaki, som altından bir çerçeve ve kapak içinde olanı, Abdülmecid zamanında Trablusgarp tarafından getirtilmiştir. Miraç yolculuğunda bastıkları taş olduğu söylenmektedir. Bu hatırı sayılır hatıraların önemini, Üstad Bediüzzaman özetle şöyle der:

"Lihye-i /Sakal-ı Şerife hakkındaki sual münasebetiyle diyorum ki: Hadisçe sabittir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın lihye-i saadetinden/sakal-ı şerifinden düşen saçların taneleri sınırlıdır. Otuz kırk tane veya elli altmış tane gibi az bir miktarda iken, binler yerde Lihye-i Saadetin/sakal-ı şerifin saçları/kıllarının bulunması, beni bir zaman çok düşündürdü. O vakit hatırıma geldi ki, halk arasında meşhur olan Lihye-i Saadet/sakal-ı şerif, yalnız Lihye-i Şerifin saçlarından ibaret değil, saçları da buna dâhildir. Efendimiz (a.s.m), mübarek saçından tıraş oldukça, hiçbir şeyini kaybetmeyen sahabeler, o nurlu ve mübarek ve daimî yaşayacak saçları muhafaza etmişler. Onlar, binlerdir; şimdiki mevcuda müsâvi/denk gelebilirler."

"Yine o vakit hatırıma geldi ki: Acaba her camide bulunan ve Hz. Peygamber(a.s.m)'in sakal-ı şerifi ve saçı, sened-i sahih ile Hazret-i Peygamber'e ait olduğu sabit midir ki, ona karşı ziyaret makbul olabilsin? Birden hatıra geldi ki, o saçların ziyareti vesiledir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma karşı salâvat getirmeye, ona karşı hürmet ve muhabbet beslemeye sebep olur. Vesilelik ciheti o şeyin zâtına/kendi mahiyetine bakmaz, onun vesilelik cihetine bakar. Onun için, eğer bir saç hakikî olarak Efendimize ait olmazsa bile, madem şimdiki durumuna göre öyle telâkki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile oluyor; kat'î senetle o saçın zâtını teşhis ve tayin lâzım değildir. Yalnız, aksine kat'î delil olmasın, yeter. Çünkü bu hususta, umum halkın müspet telakkisi ve ümmetin onu öyle kabul etmesi, bir nevi hüccet/delil hükmüne geçer. Bazı ehl-i takvâ, böyle işlerde, ya takvâ veya ihtiyat veya azîmet noktasında ilişseler de, hususî ilişirler. Bid'a da deseler, bid'a-i hasene nev'ine dahildir. Çünkü vesile-i salâvattır." (Lem'alar, On Altıncı Lem'a, s.106).

İşte Peygamber Efendimize (asm) ait olduğu söylenen ayak izlerini görmek de sakal-ı şerifi görmek gibidir. Bize Aleyhissalatü Vesselam Efendimizi hatırlatır ve ona salat-ü selam getirmeye vesile olur. Bu açıdan ayak izlerinin aslı olsun veya olmasın bir sakıncası olmaz. Önemli olan bu ziyaretin bize ne kazandırdığıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun