İsrail zulmüne karşı Kunut duası okuyabilir miyim?

İsrail zulmüne karşı Kunut duası okuyabilir miyim?
Tarih: 22.11.2023 - 11:09 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kıtlık, salgın hastalık, düşman saldırısı gibi umumi felaket zamanlarında Kunut duası okunması fakihlerin çoğuna göre meşrudur, sünnettir. Böyle durumlarda;

- Hanefî ve Hanbelîler sabah namazının farzının ikinci rekâtında rükûdan sonra,
- Şafiîler ise bütün farz namazların son rekâtında yine rükûdan sonra

kunut duası okurlar.

İsrail'in Gazze katliamına her Müslüman tepki göstermeli, bu zulmün yok olması ve mazlum kardeşlerimizin kurtulması için herkesin durumuna göre ve sorumluluğu nispetinde eliyle, diliyle, gönlüyle, malıyla… destek olması gerekir.

Bu nedenle böyle durumlarda namazda Kunut duası okuma sünnetini yerine getirmek de görevlerimiz arasında yer alır.

İnanan insanlar olarak her vesileyle Allah'a elimizi açarız. Birisi, Allah'tan nimet, rızık, bolluk, ilim, hikmet, hayır, huzur ve bereket isteriz.

Diğeri de üstesinden gelemediğimiz, elimizin ermediği, gücümüzün yetmediği, takatimizi aşan bazı felaket ve tehlikelerden korunmak; mazlumları ve masumları öldüren, haklarını gasp eden, her türlü zulmü reva gören zalimleri Allah'a havale ederek, zulümlerinin durması, güçlerinin gitmesi ve belalarını bulmaları için de dua ederiz.

Bu ikinci tür duanın dilimizdeki ifadesi "beddua" iken, Kuran ve hadiste geçen şekli "lanet"tir.

Böyle dualar namazda okunursa buna "Kunut yapmak" denir. Kısa tarifiyle "Herhangi bir şerden kurtulmak ya da hayrı elde etmek için namazda Allah'a sığınmak" demek olan kunutu Peygamberimiz (asm) normal zamanlarda vitir ve sabah namazında yapardı.

Fakat Müslümanların mağduriyeti, felaketlerin artması, savaşların sürmesi, kıtlık ve sıkıntıların tahammül sınırını zorladığı belli dönemlerde kunut yapmayı arttırır, o felaket ve sıkıntı geçinceye kadar devam ederdi.

Mesela, Mekke'de esir tutulup hicret etmelerine izin verilmeyen Müslümanlar için Peygamberimiz (asm) bir ay boyunca kunut yaptı. Onlar hicretin 7. yılında kurtulup Medine'ye geldiklerinde kunutu terk etti. Bunun sebebi sorulduğunda, "Haklarında dua ettiklerimin geldiklerini görmüyor musunuz?" sözleriyle açıkladı.

Yine Hicretin 4. yılında Uhud savaşından dört ay sonra yetmiş Kuran öğretmeninin şehid edildiği Bir-i Maune Faciasında, bu katliamı yapan Benî Suleym, Rial, Zekvan, Usayye kabileleri aleyhine bir ay boyunca sabah namazında "Allah'ım! Onların durumlarını sana havale ediyorum. Ey Allah'ım! Onların yıllarını Yusuf Peygamber'in kıtlık yılları gibi çetin yap, başlarına darlık getir." sözleriyle kunut yapmış, arkasında bulunan sahabiler de "âmin" demiştir. Bu duaya kırk gün sabah namazında devam etmiştir.

Peygamberimiz (asm) vefatından sonra sahabiler de bela ve musibetlerin baş gösterdiği zamanlarda kunut yapmaya devam etmişler. Bu hadisleri nakleden Hz. Ebu Hüreyre, insanlara farz namazlarda kunut yaptırır ve "Bu Resulullahın (asm) namazıdır." derdi.

Hufaf (r.a) da Resulullahın (asm) kunutunu anlattıktan sonra, "Namazda İslam düşmanlarına lanet, işte bu yüzden meşru kılındı." derdi. Kunutun uygulama alanı, bu hadislerden hareket eden mezhep imamlarının içtihadına göre farklılık arz eder.

Başta da ifade ettiğimiz gibi, kıtlık, salgın hastalık, düşman saldırısı gibi umumi felaket zamanlarında, Hanefî ve Hanbelîler sabah namazının farzının ikinci rekâtında, Şafiîler ise bütün farz namazların son rekâtında rükûdan sonra kunut okurlar.

Kıtlık, salgın hastalık, düşman saldırısı gibi bir durum olmasa bile kunut duasının okunmasına gelince:

Hanefî ve Hanbelîlere göre kunutun yeri vitir namazının son rekâtıdır, Şafilere göre sabah namazının farzının son rekâtı ile Ramazan ayının ikinci yarısındaki vitir namazlarının son rekâtı, Mâlikîlere göre ise sadece sabah namazının farzının son rekâtıdır.

Cemaatle kılınan namazlarda imam kunutu seslice okur, cemaat de açıktan âmin der. Hanefilerin kunutunda "Allahümme innâ nestînüke" ve "Allâhümme iyyâke na'büdü" cümleleriyle başlayan dualar okunurken, diğer mezheplerin duası, "Allâhümmehdinî fî men hedeyte" cümlesiyle başlayan duadır.

Kaynaklar:

- Buhari, Vitir, 7.
- Müslim, Mesâcid, 294-308.
- Ebû Dâvûd, Vitir: 5.
- Tirmizî, Vitir, 10.
- TDV İslam Ansk. Kunut md.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun