İslamiyet insan psikolojisine nasıl katkılar sağlar?

Tarih: 20.10.2025 - 16:25 | Güncelleme:

Soru Detayı

İslamiyet’in kader inancı ile ve diğer unsurlarıyla depresyon, kaygı bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluk gibi sorunlara karşı nasıl koruyucu etkileri olduğu hakkında kısa ama açıklayıcı ve bilgilendirici bir makale yazar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslamiyet, bireyin psikolojik sağlığı üzerinde olumlu etkilere sahip olan birçok unsur barındırmaktadır.

Bu unsurların başında, kader inancı gelmektedir. Kader inancı, bireylere yaşadıkları olayların bir anlamı olduğunu ve her şeyin Allah tarafından belirlenmiş bir hikmetle gerçekleştiğini öğretir. Bu anlayış, insanların karşılaştıkları zorluklarda daha fazla sabır göstermelerine ve olaylara daha geniş bir perspektiften bakmalarına yardımcı olur.

Depresyon, kaygı bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik sorunlarla başa çıkmada, ibadetler ve dua önemli bir yer tutar. İbadetler, bireylere düzenli bir yaşam disiplini kazandırırken, manevi bir destek sağlayarak stres ve kaygı seviyelerini azaltır. Örneğin, namaz, kişinin ruhsal dinginliğini sağlarken, dua etmek ise Allah (cc) ile olan bağlantıyı güçlendirir ve içsel huzur getirir.

Ayrıca, İslamiyet, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma esaslarını ön plana çıkarır. Bu durum, bireylerin sosyal destek sistemlerinden faydalanmalarını sağlar ve yalnızlık duygusunu azaltır. Müslümanların birbirine yardım etme ve dayanışma anlayışı, kişinin kendini değerli hissetmesine ve psikolojik olarak daha sağlam bir yapıya sahip olmasına katkıda bulunur.

Kader inancının diğer bir faydası, olumsuz olaylarla başa çıkma yeteneğini geliştirmesidir. İnsanlar, yaşadıkları sıkıntılara ve zorluklara karşı daha az kaygı duyarak, bu durumları kabullenmeyi öğrenirler. Böylece, ruhsal sağlığı olumsuz etkileyen kaygı ve korku duyguları azalır.

Sonuç olarak, İslamiyet’in getirdiği değerler, bireylerin psikolojik sağlığını korumada ve geliştirmede önemli bir rol oynamaktadır. Kader inancı, ibadetler ve toplumsal dayanışma gibi unsurlar, insanlara ruhsal dinginlik ve huzur sağlayarak, psikolojik sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olur. Bu da, bireylerin daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerine olanak tanır.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

İslamiyet’in kader inancı ve diğer temel unsurlarının depresyon, kaygı bozuklukları (anksiyete) ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi psikolojik rahatsızlıklara karşı potansiyel koruyucu etkileri çoktur.

Bu sorunuza kısa kısa başlıklar halinde cevap vereceğiz.

İslam İnancının Psikolojik Rahatsızlıklara Karşı Koruyucu Etkisi

Modern toplumda depresyon, kaygı bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi ruhsal sorunlar giderek yaygınlaşmaktadır. Psikolojik dayanıklılığın artırılması adına bireylerin inanç sistemleri önemli bir rol oynar. İslamiyet, inananlarına sadece bir ibadet sistemi değil, aynı zamanda bir yaşam rehberi sunarak zihinsel huzurun sağlanmasına katkı sağlar.

Bu bağlamda özellikle kader inancı, dua, tevekkül ve ibadet gibi unsurların ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkileri dikkat çoktur.

Bugün inancın zayıfladığı veya olmadığı ülkelerde ekonomik refah seviyesinin çok ileride olmasına rağmen intihar oranın yüksek olması bunu kanıtlıyor.

1. Allah’a İman Eden Hadiselerden Korkmaz

Mümin olan bilir ki, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Yani dünyanın dönüşünden, rüzgârların esmesinden, Güneş sisteminin topyekûn hareketine kadar bütün faaliyetler onun koyduğu kanunlara göre icra edilmektedir. Hiçbiri, dizginlenmeyip başıboş bırakılan atlar gibi değildirler.

Mümin, her şeyin tedbir ve dizgininin Allah’ın kudret elinde olduğunu bildiği için, hiçbir şeyden korkmaz ve endişe etmez. O bilir ki; Allah bir musibeti alnına yazmış ise bundan kurtuluş yoktur. Eğer o musibet alnına yazılmamış ise, hiçbir kuvvet, o musibeti onun başına bela edemez. Böyle bir tevekkül ve düşüncesi mümini rahatlatır ve cesur kılar. Bediüzzaman hazretleri bu gerçeği şöyle anlatır:

“Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma. Onlara tezellül edip minnet çekme. Onlara temelluk edip boyun eğme. Onların arkasına düşüp zahmet çekme. Onlardan korkup titreme. Çünkü Sultan-ı Kâinat birdir. Herşeyin anahtarı onun yanında, herşeyin dizgini onun elindedir. Herşey onun emriyle halledilir. Onu bulsan, her matlubunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun." (Mektubat, Yirminci Mektup, Birinci Makam)

2. Kadere, Hayrı da Şerri de Allah’ın Yarattığına İman

Dinimizde kader, Allah’ın her şeyi önceden bilmesi ve takdir etmesi anlamına gelir.

Bu inanç, müminin her olayın bir hikmetle gerçekleştiğine dair güçlü bir anlam duygusu geliştirmesine yardımcı olur. Çünkü Cenab-ı Hakk'ın yarattığı her şey ya bizzat güzeldir ya da neticeleri itibariyle güzeldir. Bizim birtakım sebeplere bakarak bazı hadiseler hakkında “iyidir, kötüdür, adaletlidir, adaletsizdir” gibi değerlendirmelerimiz, hadiselerin sebep ve sonucunu bilmediğimizden genelde isabetli değildir.

Oysaki mümin kişi, dünyada çekilen bir takım sıkıntı ve meşakkatlerin ahirette cehennem azabından kurtulmaya ve ebedî Cennet'e girmeye, ya da Cennetteki makamın yükselmesine vesile olduğunu gördükten sonra o çekilen sıkıntı ve zahmetlerin haksızlık ve adaletsizlik değil, aksine Cenab-ı Hakk'ın bir lütfu, ihsanı, ikramı ve rahmeti olduğu, bu filmin sonunda anlaşılacaktır.

Ayrıca kişi yaşadığı olumsuzlukların boşuna olmadığını, bir sınav veya arka planında bir hayır barındırdığını düşünerek aşırı suçluluk, pişmanlık ve kontrolsüz kaygılardan kurtulabilir.

Özellikle depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıklarda görülen “Her şey benim hatam” ya da “Gelecekten korkuyorum” düşüncelerine karşı, kader inancı bir denge unsurdur.

3. Tevekkül: Elinden Geleni Yapıp Sonucu Allah’a Bırakmak

Tevekkül, kişinin elinden geleni yaptıktan sonra sonucu Allah’a havale etmesidir. Bu yaklaşım, özellikle OKB hastalarında görülen "her şeyi mükemmel yapmalıyım" ya da "kontrol bende olmalı" düşünce kalıplarını yumuşatır. Tevekkül eden birey, hataların insan doğasının bir parçası olduğunu kabul eder ve bu da takıntıların ve aşırı kontrol arzusunun azalmasına katkı sağlayabilir.

Risale-i Nur külliyatında tevekkül eden ile etmeyen kişinin farkı şöyle anlatılır:

“Tevekkül eden ve etmeyenin misalleri, şu hikâyeye benzer: Vaktiyle iki adam hem bellerine hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye birer bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup nezaret eder. Diğeri hem ahmak hem mağrur olduğundan, yükünü yere bırakmıyor. Ona denildi:"

“Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et.”

"O dedi: “Yok, ben bırakmayacağım. Belki zayi olur. Ben kuvvetliyim; malımı belimde ve başımda muhafaza edeceğim.”

"Yine ona denildi: “Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyade iyi muhafaza eder. Belki başın döner, yükünle beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere takat getiremeyecek. Kaptan dahi, eğer seni bu halde görse, ya divanedir diye seni tard edecek; ya “Haindir, gemimizi itham ediyor, bizimle istihzâ ediyor. Hapsedilsin.” diye emredecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü, ehl-i dikkat nazarında zaafı gösteren tekebbürünle, aczi gösteren gururunla, riyayı ve zilleti gösteren tasannuunla kendini halka müdhike yaptın. Herkes sana gülüyor” denildikten sonra o biçarenin aklı başına geldi. Yükünü yere koydu, üstünde oturdu. “Oh, Allah senden razı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum.” dedi."

"İşte, ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hadisenin karşısında titremekten ve hodfuruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve tazyikat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın." (Sözler, 23. Söz)

3. Dua ve İbadet: Rahatlatıcı ve Düzenleyici Etki Sağlar

Dua etmek, kişinin iç dünyasını Allah’a açması ve yaşadığı sıkıntıları paylaşmasıdır. Bu süreç, duygusal bir boşalım ve rahatlama sağlar. Bilimsel araştırmalar, düzenli dua etmenin stres hormonlarını azalttığını ve beyin üzerinde yatıştırıcı etkiler yarattığını göstermektedir.

Namaz, oruç gibi ibadetler ise bireyin yaşamına düzen ve anlam katar. Namaz, beş vakit mola ile zihinsel ve fiziksel gevşeme sağlar, bu da anksiyete ile başa çıkmada önemli etki sağlar. 

“Ayrıca Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:

Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ  der. (Mektubat, 24. Mektup)

4. Affetme, Sabır ve Şükür Gibi Erdemler

İslamiyet, affediciliği, sabrı ve şükretmeyi öne çıkarır. Affetme, bireyin geçmişe takılı kalmasını önleyerek depresif düşüncelerden uzaklaştırabilir. Şükür ise kişinin sahip olduklarına odaklanmasını sağlayarak olumlu düşünce yapısını pekiştirir.

Kısaca; İslamiyet’in kader inancı, tevekkül anlayışı, düzenli ibadet ve dua gibi unsurlar, bireyin ruhsal dayanıklılığını artıran önemli faktörlerdir. Bu inanç ve ibadetler, depresyon, anksiyete ve OKB gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasını bütün bütün engellemez; çünkü insan zayıftır imtihan şiddetlidir. Ancak kişinin bu tür sorunlarla başa çıkma becerisini artırır ve onu rahatlatır.

Elbette ki inançla birlikte profesyonel psikolojik destek almak da gerektiğinde ihmal edilmemelidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun