İslam'da hayvan hakları nelerdir?

Tarih: 01.03.2023 - 13:31 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah Teâlâ, âlemde cinleri ve insanları sadece yaratmakla kalmamış, en güzel suretleri vermiş, alemi bin bir çeşit[1] hayvanla süslmeiştir.[2] Hayvanları, insanların hayatındaki önemine binaen varlığından haber vermiş, insanların imanlarının terakki etmesi boyutunda; tefekkür etmeleri ve ibret almaları ayet-i kerimelerde onların etinden, sütünden ve yününden istifade edildiğini ifade buyurmuştur.[3]

Ayrıca bazı surelerin isimleri, Allah Teâlâ canibinden[4] vahye dayalı olarak yedi tane hayvan ismiyle tesmiye edilmiştir.[5] Ayrıca Kuran’ı Kerim’de köpek,[6] karınca,[7] sinek[8] gibi hayvanların bazı peygamberler ve salih kimseler ile iletişim kurduklarından bahsedilmiş, kendi âlemlerinde bir ümmet kimliği taşıdıklarına ve aralarında ayrı bir dünya yapısı olduğuna işaret edilmiştir.[9]

Sanatlı Bir Eser, Sanatkârı İcap Eder

Hayvanlar, sadece kendisinden istifade edilmesi için yaratılmamış, her daim Allah Teâlâ’nın kudretini zikrederek boyun eğmiş[10] ve aslî vazifelerini hiçbir zaman unutmamışlardır.[11] Onlara Kuranî bir pencereden bakıldığı zaman; hiçbir cinsinin birbirine benzemediği, huylarının, yiyeceklerinin ve üremelerinin farklı olduğu ve muhtelif renklerle süslenmiş sanatları, bir sanatkârı icap ettirmiştir.

Üstad Bediüzzaman bununla alakalı der ki:

"Bütün hayvanat ve kuşların bütün nevileri ve taifeleri ve milletleri, bil'ittifak lisân-ı kâl ve lisân-ı hâlleriyle 'Lâ ilâhe illâ Hû!' deyip, zemin yüzünü bir zikirhâne ve muazzam bir meclis-i tehlil sûretine çevirmişler; her biri bizzat birer kasîde-i Rabbânî, birer kelime-i Sübhânî ve manidar birer harf-i Rahmânî hükmünde sânilerini tavsif edip hamd-ü senâ ediyorlar vaziyetindedir."[12]

Kuran ve kendisine Kuran indirilen Hz. Peygamber (asm), on beş asırdır hayvanlara bu zaviyeden bakmaktadır.

Demek ki, kâinatta hiçbir şey abes olarak yaratılmamıştır. Her şeyin altında yüzlerce hikmet vardır. İş bu nedenle yaşadığımız doğal çevreyi ve bu çevre içinde dünyayı bizimle paylaşan canlı cansız bütün yaratıklara karşı sorumluluk altında olduğumuzu unutmayalım.

Merhamet Etmeyene Merhamet Edilmez

Hz. Peygamber (asm), insanlara şefkatli olduğu gibi hayvanlara da bir o kadar merhametliydi. Çünkü onun yere göğe sığmayan bir sözü vardı;

“Merhamet etmeyene, merhamet edilmez.”[13]

Patron, işçinin maaşına zam yaparken ona merhamet etmezse, işçi de patronun işlerini yaparken ona merhamet etmez. Allah Rasulü, insanlara tebliğ ederken rahmetiyle muamele de bulunmasaydı; şüphesiz ki etrafında ona inanacak kimse bulamazdı.[14]

İslam’ın, beşerî hukuktan ayrıldığı temel noktalardan biri de Allah Rasûlü’nün (asm) tebliğ ettiği hususlara herkesten önce kendisinin riayet etmesidir. Efendimiz, insanlara kendi nefsinde, aile ortamında yaşadıklarını tebliğ etti. Söz planında da fiiliyatta da zenginle fakiri, komutanla neferi, âlimle ümmîyi, siyahla beyazı birbirinden ayırmadı.

Bir gün deveye binen Hz. Aişe validemize, Allah Rasûlü, hayvana şefkat ve merhametli davranmasını tavsiye etmiş,[15] kendisini görünce inleyen bir devenin yanına varıp başını okşadıktan sonra sahibini, “senin eline verdiği bu hayvan hakkında Allah’tan korkmaz mısın?! Hayvan bana, senin onu aç bıraktığından ve çok yorduğundan şikayetçi.” olduğunu haber ederek azarlamıştı.[16]

Peygamber Efendimiz (asm), binek hayvanlarının üzerinde gereğinden fazla durmama hususunda ümmetini “Hayvanlarınızın sırtını minberler yerine koymayın. Şurası muhakkak ki, tek başınıza güçlükle gidebileceğiniz bir yere sizi götürmeleri için Allah onları sizlerin hizmetine verdi. Yet küresini de sizin durma yeriniz kıldı,[17] öyleyse ihtiyaçlarınızı duran hayvanınızın sırtında değil arz üzerinde görün.[18] ifadeleriyle net bir şekilde uyarmıştır.

Tesbih Eden Bir Ümmeti Yakmak

Hz. Peygamber (asm) Efendimizin, ateşe verilmiş bir karınca yuvasıyla karşılaştığında verdiği tepki de sert olmuş, bunu yapanları: “Kim yaktı bunu? Ateşle azap vermek sadece ateşin Rabbine hastır!”[19] buyurarak ikaz etmiştir.

Bir başka hadis-i şerifte, geçmiş dönemlerde yaşamış bir peygamberin karıncaları yakmış olması sonucu, Allah Teâlâ’dan gelen ikaza yer vererek dikkatleri celbetmiştir:

“Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı. Allah Teala Hazretleri ona şöyle vahyetti:

'Seni bir karınca ısırmışken, sen tesbih eden bir ümmeti yaktın.'"[20]

Ayrıca, yavruları alındığı için ıstırap içinde kanat çırpan bir kuşu görünce, bunu yapanları uyardığı ve yavruların geri verilmesini emrettiği[21] Allah Rasûlü (asm), canlı bir hayvanın bağlanıp hedef haline getirilip ona atış yapılmasını yasaklamış[22] hatta bazı rivayetlere göre hayvanları bu şekilde eğlence maksatlı kullananları lanetlemiştir.[23] Hayvanlar arasında güreş ve dövüş tertiplenmesine izin vermemiş[24] etini yeme niyeti olmayan avcılara hayvan avlanmalarını yasaklamıştır.

Kötü bir kadının, susamış bir köpeğe zor şartlar altında su vermiş olduğu için Allah Teâlâ tarafından bağışlandığı,[25] bir kedinin hapsedilerek açlıkla ve susuzlukla ölmesine sebebiyet veren kadın için de cehennemlik olduğu[26] Efendimizin (asm) beyanatları arasındadır.

Hz. Ömer’den (r.a) Daha İyi Bir Hayvan Hakları Savunucu Olabilir mi?

Efendimiz (as)'ın ilgili hadislerine bakıldığında, onun yaratılmışlara olan şefkati hayrete muciptir. Bu hadisleri duyan ve nasiplenen Hz. Ömer (r.a), insanların haklarını yemediği gibi hayvan haklarını da insanlara yedirtmemiştir.

Nitekim devesine gücünün üzerinde yükleyen birini cezalandırdığı, bir devenin palan sürtmesinde meydana gelen hayvanın yarasına elini sürüp, “Senin başına gelen şeyden de sorguya çekilmekten korkarım.” demiş, onların da bir cana ve hakka sahip olduklarını hem diliyle hem de haliyle ve tavrıyla açıkça ortaya koymuştur.

Hz. Ömer (r.a), Allah Teala ile arasındaki hasbî murakabeyi yakalayınca insanların haklarını çiğnemek şöyle dursun, hilafet sürecinde hayvan haklarından dahi kendisini sorumlu tutmuş ve nefsini onların haklarına aykırı davranmaktan uzak tutmuştur. Ömer b. Abdülaziz ise devlet başkanı olarak, hayvanlara ağır gem ve koşum vurulmasını, nodul / biz ile dürtülmemesini, develere gereğinden fazla yük yüklenilmemesi hususunda talimat vermiştir.[27] Necip Fazıl’ın;

“Sende insan ve toplum, sende temel ve bina;
Ne getirdin, götürdün, bildirdinse amenna.”

verdiği düsturla Hz. Peygamber Efendimizin (asm) “Yapın!” dediğini yapmışlar, “Yapmayın!” dediklerinden de cehennem ateşinden kaçar gibi kaçmışlar.

Hayvan Soylarını Bitirenler, Aslında Kendi Sonlarını Getirmektedirler

Köpek, dünyanın muhtelif yerlerinde dövüştürülen hayvanlardan bir tanesidir. “Greyhound” olarak da bilinen "tazı yarışları", spor, eğlence adı altında hayvanlara yapılan başka bir eziyet türüdür. Bu yarışların ardında büyük bir köpek yarışı endüstrisi mevcuttur. Yarışacak en hızlı ve bedensel açıdan en güçlü türü çıkarmak için sektör, fabrikasyon köpek üretimine ihtiyaç duyar.

"Mesela, İngiltere’de sadece tazı üretmek için tasarlanmış haralar vardır. Bu şekilde İngiltere’de yılda ortalama kırk bin köpek üretilmektedir. Bunun sonucu olarak ortaya üretim fazlası çıkmakta, seri üretim sonucu çoğalan köpeklerden koşmaya, yarışmaya yeterince uygun olmayanlar sektöre kâr getirmeyeceklerinden öldürülmektedir. Yarışacak köpekleri ise zorlu ve riskli yarışlar bir yana, birçok kötü koşul bekler."[28]

Allah Teâlâ, Bakara Suresinde bozguncuyu tanımlarken (tefsiren) şöyle buyurmaktadır:

"Bazı kimseler var ki, pek azılı düşman olduğu halde kalbindekilere, sözünün özüne uygunluğunu söylemesi üzerine üstelik Allah’ı şahit tutmaktadır. Oysa Allah Teâlâ bozgunculuğu sevmez."[29]

"Onlara Allah’tan ﷻ kork; kediye, köpeğe zarar verme, nesli tüketmek, hayvanların soylarını bitirmek adına onları öldürme, yapma dendiğinde gurur yaparlar ve kibirlenirler. Onların yaptığı o cürüm yetmezmiş gibi yaptıklarından pişman olmak yerine memnûniyet duymaları üzerine onlar, daha fazla derin bir ateşe sürüklenmek ve günaha batmaktadırlar. Hayvan soylarını bitirenler, aslında kendi sonlarını getirmektedirler. Böylesine canlılara Allah’ın ﷻ kendisini zikretmesi ve insanların faydasına olması için yarattığı hayvanları eziyet edip öldürmelerine karşılık layık oldukları yer cehennemdir. O hayvan düşmanlarını, nesli tüketmeye çalışan canilerin yeri ne kötüdür."[30] 

Öylesine şefkatli, merhametli insanlar var ki, Hz. Ömer (r.a) gibi Allah’ın rızasına nail olabilmek için devenin, atın hakkını bile düşünür ve hak yolda canlarını vermekten asla çekinmezler. Allah Teâlâ, yarattığı insanlara ve hayvanlara şefkatli olana kendisi de pek şefkatlidir.[31]

Âlimlerimiz, hayvanlara eziyet edip nesillerinin yok olması için soylarını yok etmeye çalışanları ilgili ayet-i kerimeyle "bozguncu" olarak tanımlamıştır. Bu sebeple de ayet-i kerimenin de delalet ettiği bağlam üzere, hayvanlara zarar vermenin caiz olmadığı kanaatini taşımaktadırlar.[32]

İlave bilgi için tıklayınız:

Hayvan Deyip Geçmeyin

Hayvanlar hakkında kul hakkı var mıdır? Nasıl helalleşilir?

Hayvanlarla ilgili bütün hadisleri yazar mısınız?

Tavukları aç bırakarak yumurtlamaya döndürmek caiz midir?

Dipnot:


[1]  Hayvanların çeşitleri ve hayattaki ilginç yaşamları ve özellikleri ile ilgili istifade için bk. Ebû Yahyâ Cemâlüddîn Zekeriyyâ b. Muhammed b. Mahmûd el-Kazvînî, ‘Acâibü’l-mahlûkât ve garâ’ibü’l-mevcûdât, Menşûrâtu müesseseti’l-e‘lemî, Beyrût, 1421.
[2] bk. Âl-i İmrân, 3/14; Nahl, 14/8.
[3] bk. En’âm, 6/142; Nahl, 14/5-66-80; Tâhâ, 20/54.
[4]  Tevkîfî: Sûrelerin vahye dayalı olarak birden fazla adla adlandırılması demektir. İmam Zerkeşî, bu isimlendirmelerin vahye dayalı (tevkîfî) olma ihtimalini râcih görüş olarak belirtir. bk. Ebû Abdillâh Bedrüddîn Muhammed b. Bahâdır b. Abdillâh ez-Zerkeşî, el-Burhân fi ‘Ulûmi’l-Kur’ân, Dârü ihyâi kütübi’l-arabiyye, I, 38.
[5] Bunlar; Bakara (inek), En’âm (davar), Nahl (bal arısı), Neml (karınca), Ankebût (örümcek), Âdiyât (atlar) ve Fîl (fil) sûreleridir.
[6]  bk. A’râf, 7/176; Kehf, 18/18-22.
[7] bk. Neml, 27/18; Ankebût, 29/65.
[8]  bk. Hac, 22/73.
[9] Neml, 27/18.
[10] Hac, 22/18.
[11] Nûr, 24/41.
[12] Nursi, Bediüzzaman Saîd, Asâ-yı Mûsâ, Envâr Neşriyât, İstanbul 2009, s.110.    
[13] Buhârî, Hadis No: 6013.
[14] bk. Âl-i İmrân, 3/159.
[15] Müslim, Hadis No: 2594; Müsned, H. No: 24808; bk. Ebû Dâvûd, H. No: 2478.  (Lafız Müslim'e aittir.)
[16] Ebû Dâvûd, Hadis No: 2549; Müsned, H. No: 1745.
[17] bk. Nahl, 14/7.
[18] Ebû Dâvûd, Hadis No: 2567.
[19] Ebû Dâvûd, Hadis No: 2675-5268.
[20] Buhârî, Hadis No: 3019; Müslim, H. No: 2241.
[21] Ebû Dâvûd, Hadis No: 2675-5268.
[22] bk. Müslim, Hadis No: 1907; Ebû Dâvûd, H. No: 1475.
[23] Müslim, Hadis No:2117; Ebû Dâvûd, H. No: 2564.
[24] Ebû Dâvûd, Hadis No: 2562; Tirmizî, H. No: 1708.
[25] Buhârî, Hadis No: 6009; Müslim, H. No: 6644.
[26] Buhârî, Hadis No: 2236; Müslim, H. No: 2242. Hererî ve diğerleri, bu kişinin hayvana eziyet ettiği için Cehennem’e girdiğini ifade etmiştir. bk. Abdullah b. Yûsuf b. Hasân el-Uremî el-‘Alevî el-Hererî, el-Kevkebü’l-vehhâc ve’r-ravda’l-behhâc fî şerhi sahîhi Müslim b. el-Haccâc, Dârü’l-Minhâc, Mekketü’l-Mükerreme 1430, III, 271.
[27] Muhammed Abdülhay b. Abdilkebîr b. Muhammed el-Hasenî el-İdrîsî el-Kettânî, et-Terâtîbu’l-idâriyye, Dârü’l-erkâm, Beyrût yy., I, 229.
[28] Avrupa’da daha başka hayvanlar üzerindeki zulümce projelere muttali olmak için bk. Erdoğan, Elif, “Sınırsız Zulüm: Eğlence Sektöründe Hayvanlar”, Birikim Dergisi, yy. 2006. (https://birikimdergisi.com/guncel/996/sinirsiz-zulum-eglence-sektorunde-hayvanlar-hayvan-yarislari-sirkler)
[29] bk. Bakara, 2/205.
[30] bk. Bakara, 2/206.
[31] bk. Bakara, 2/207.
[32] Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd el-Âmülî et-Taberî, Câmiu’l-beyân an te’vîli âyi’l-Kur’ân, Dârü’l-fikr, Beyrût 2001, II, 391; Ebû Abdillâh Fahrüddîn Muhammed b. Ömer b. Hüseyn er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, Dârü’l-fikr, Beyrût 2002, III, 219; Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Kurtubî, el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân, Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrût 1988, III, 20.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun