Geçmişi kötü olan biri örtünebilir mi?

Tarih: 07.03.2023 - 10:21 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tabi ki örtünebilir ve örtünmelidir.

Geçmişi kötü olan birinin, işlediği günahlardan kurtulabilmesi için tövbe etmesi gerekir. Tövbe, pişman olmaktır.[1] Kişinin yaptığı birtakım kusurlardan ötürü, Allah’tan af dileyip bir daha günaha geri dönmemek üzere dönüş yapmasıdır.[2]

Bu noktada kabule şayan tövbe “tevbe-i nasuh”tur. “Halis ve samimi tövbe” anlamına gelen bu terkip “kişinin yaptığı kötülüğe kalben pişman olması, bir daha işlememeye azmetmesi, elini günahtan çekmesi, diliyle Allah’tan bağışlanma talep etmesi, daha önce günahla zevk kazandırdığı bedenini bu zevkten uzaklaşma yolunda kullanması” demektir. İşte böyle bir tövbe, Allah Teâlâ’nın Muazzez Kitabı’nda haber verdiği üzere; önceki günahları siler atar.[3]

İnsanoğlu, beşer olduğu için şaşması da doğaldır. Allah Teâlâ’nın yeryüzünde yarattığı ilk kulu ve halifesi[4] babamız Hz. Âdem dahi cennette olmasına ve Allah’ın onu, şeytanın hilesine karşı uyarmasına rağmen[5] yine de hatadan geri duramamıştır.[6],[7]

Kalbin Cilası: Tövbe

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz buyurmuştur ki:

“Günahından tövbe eden, sanki hiç günah işlememiş gibidir.”[8]

Efendimiz bu hadis-i şerif ile insanlara, işledikleri hatalardan ve günahlardan pişman olup, bu pişmanlıklarını sosuz rahmet sahibi olan Allah’a arz etmelerini tavsiye etmekte ve böylece kıyamet günü hesap anında ondan kurtulacaklarını müjdelemektedir.

İbn Kayyim el-Cevziyye, günah işleyip de tövbe edeni, hastalığından kurtulmak için içtiği devaya benzetmekte ve bazen hasta olmak sıhhatli olmaya sebeptir[9] demektedir. Çünkü Allah Teala buyurmaktadır ki:

“Hayır! Bilakis kazanmakta oldukları şeyler (günahlar), kalplerinin üzerine pas bağlamıştır.”[10]

İnsan, üzerine bulaşan pastan kurtulabilmek için onu hemen temizler. Eğer o pası hemen temizlemez de ertelerse, zamanla tüm bedeni sarsar ve elbise giyilmez bir hâl alır.

Aynı şekilde de Efendimizin (asm) haber verdiğine göre,

“Bir mümin bir günah işlediğinde, o günahı kalbi üzerinde siyah bir nokta oluşur. Şayet tövbe, istiğfar eder ve o günahtan arınırsa kalp aynası parlar. Günah arttıkça kararma da artar.”[11]

O kalbi karartan günah lekesinden arınmak için de tövbe ile o günah kirlerini temizlemek şarttır. Aksi takdirde önemsemediğimiz o günahlar, karşımızda zamanla dağ gibi durabilir ve bizi yere çalabilir.

Rivayet edildiğine göre Ebü’d-derdâ (r.a), kalbin cilası noktasında şöyle bir tavsiyede bulunmuştur:

“Şüphesiz ki her şeyin bir cilası vardır. Kalplerin cilası da Allah’ı zikretmektir.”[12]

Bediüzzaman Hazretleri de bu sözün manasını şöyle yormaktadır:

“Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra ta nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor.” (bk. Lem’alar, s. 9)

Her Âdemoğlu hata edebilir ve hata edenlerin en hayırlısı ise, düştüğü yerden doğru şekilde kalkıp da tövbe edenlerdir.[13] Allah Resulü,

“Nefsim kudret elinde olan Zat’a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helâk eder; sonra günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi.”[14]

diyerek, herkesin hayatında hataları olabileceğini, önemli olanın yaptıklarından pişman olması gerektiğini vurgulamıştır.

Allah Teâlâ, tövbe edenleri sevmekte[15] tövbe edip iman eden ve bir kısım hatalardan sonra hâlini düzeltenlerden olanların, günahlarından içten tövbe edip kendisine yönelenlere karşı çokça bağışlayıcı olacağını,[16] hatta iyi davranışta bulunanların kötülüklerini iyiliğe çevireceğini dahi ilan etmiştir.[17] Kim tövbe edip salih amel işlerse şüphesiz o, tövbesi kabul edilmiş makbul bir kimse olarak Allah’a varmış olur.[18]

Allah Azze ve Celle hayâlı ve settardır, örtünmeyi ve hayayı sever.[19] Tesettür, kadınının kendini koruması ve dışarıdan gelecek tehlikelere karşı iffetini, hayasını, şeref ve haysiyetini muhafaza etmesi için emredilmiştir. İslam kadınlarının üzerindeki örtüler, sadece bir bez parçası olmaktan ibaret olmayıp Cebraîl aleyhisselamın Allah katından getirdiği bir ayet-i kerimedir.

Ayet kelimesine, kavram haritasıyla bakıldığında, aslında bir mucizenin tezahürüdür. Hanım kardeşlerimiz, Allah’ın emrine uygun olarak Kuran-ı Hakim’de geçtiği üzere baştan aşağı giydiklerinde[20] dışarıdan bakıldığında Allah’ın emrine boyun eğdikleri ve on dört asırdır indirilmiş olan Kuran-ı Hakim’in hükmünü yitirmediğini, bilakis her geçen gün etkili olduğunu ve yenilendiğini tüm dünyaya göstermektedir.

Kuran ve sünnete uygun olarak tesettüre bürünmek, maddi ve manevi olarak örtünmek veya bir geleneğe uymak değil, Allah’ın emrine ittiba etmek ve onun rahmetine gark olmak için "Ben de varım!.." demektir. İslam dininin emir ve yasaklarını beden diliyle, hâliyle ve tavrıyla tebliğ etmektir. 

Eğer bir kadın, iffet abideleri olan Hz. Meryem, Hz. Aişe ve Hz. Fatıma gibi iffet mümessilleri olmaz da asrın modasına göre bir hayat inşa ederlerse sonu hüsran bir dünya onları bekliyor olacaktır.

Allah Teâlâ hatalarımızı anlamayı, onlardan ders çıkarıp da hayata tövbe ederek yeni sayfa açan ümitvar kullarından eylesin, âmin.

İlave bilgi için tıklayınız:

Günah işleyen kişi tövbe etmekle günahlarından kurtulabilir mi?

Günaha Karşı Tövbe.

Dipnotlar:

[1] bk. Müsned, Hadis No: 3568; İbn Mâce, H. No: 4252.
[2] bk. Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed et-Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-âsâr, thk: Şuayb el-Arnavut, Müessesetü’r-risâle, Beyrût 1415, IV, s.99: Hâkim, hadisin sıhhatini sahih görmüş Zehebî de ona muvâfakat etmiştir. Beyhakî, Şuabu’l-îmân, H. No: 1910.
[3] bk. Şûra, 42/25.
[4] bk. Bakara, 2/30.
[5] bk. Bakara, 2/35; A’raf, 7/19; Taha, 20/117.
[6] bk. Tâhâ, 20/120-121.
[7] Not: Tabi ki atamız Hz. Âdem, Allah Teâlâ’ya işlediği hatadan ötürü tövbe etmiş ve Allah (c.c), O’nu affetmiştir. (bk. Bakara, 2/37)
[8] bk. İbn Mâce Hadis No: 4250; Beyhakî, Sünenü’l-kübrâ, H. No: 20562; Şuabu’l-îmân, H. No: 6780. (Hadis, Hasen li-gayrihi’dir.)
[9] İbn Kayyim e-Cevziyye, el-Fevâid, Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrût 1983, s.67.
[10] Mütaffifîn, 83/14.
[11] bk. Mutaffifîn, 83/14. Tirmizî, Hadis No: 3334; İbn Mâce, H. No: 4244.
[12] bk. Beyhakî, Şuabu’l-îmân, Hadis No: 523.
[13] Müsned, Hadis No: 13049; Tirmizî, H. No: 2499; İbn Mâce, H. No: 2451.
[14] Müsned, Hadis No:2623; Müslim, H. No: 2748. (Lafız Müslim’e aittir.)
[15] Bakara, 2/222.
[16] İsrâ, 17/25.
[17] Furkan, 25/70.
[18] Furkan, 25/71.
[19] bk. Ebû Dâvûd, Hadis No: 4012; Süyûtî, el-Câmiu’s-sagîr, H. No: 1723.
[20] bk. Nûr, 24/31; Ahzâb, 33/59.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun