İnsanlar Zeus'a, Jüpiter'e, vs inanıyorlardı. Ancak bilimsel gelişmeler ışığında bu dinler silinip gitti. İslam'ın da böyle olacağını iddia edenlere ne dersiniz?

Tarih: 08.07.2011 - 05:56 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- İnsanlar, binlerce yıl önce -insanların ilk atası Hz. Âdem’in yaratılmasıyla- İslam dininin temel iman esaslarını benimsemiş ve Allah’ın birliği inancı etrafında kenetlenmişlerdi. Bu husus, bütün semavî dinlerin ittifakla kabul ettiği bir gerçektir. Demek İslam inancı insanlık tarihiyle başlamış ve hâlen devam etmektedir. Yıldızlara, değişik totemlere tapma alışkanlığı çok sonradan ortaya çıkmıştır.

- Buna göre, eğer bir kıyaslama yapılacaksa, -sonradan arızî olarak ve insanların cehaletinden kaynaklanan- türlü türlü putçuluk inancıyla değil, insanlık ailesinin varlığıyla başlayan tevhit akidesiyle yapılacaktır.

Böyle bir mantık zincirinin istidlal metodu bize şunu söyleyecektir:

“Mademki İslam dininin inanç esasları bütün semavî dinlerin ortak inancıdır; mademki bu inanç Hz Âdem’le başlamış ve insanlık tarihi boyunca -farklı zaman dilimlerinde 124.000 peygamberin gönderilmesiyle- bu tevhit inancı devam edip gelmiştir; elbette -kıyamete çeyrek kalmış- bundan sonraki zaman dilimi içerisinde de hakimiyetini sürdürecektir...”

- Bununla beraber, şayet soruda ifade edilen kıyaslamayı esas alsak da onunla İslam’ın sona ereceği yargısına varmamız mümkün değildir. Çünkü putçuluk ruh-u habisi de hâlâa devam etmektedir. Yıldızlara tapma dahil, onlarca totem, heykel, inek, insan, doktrin gibi yanlış inanç / blok putçuluğu hâlâ devam etmektedir.

İnsanların fıtratına, bilimsel verilere aykırı, insanlık onurunu zedeleyen bir yapıda olmasına rağmen putçuluk düşüncesi değişik kılıklarda hâlâ devam ediyorsa, insan fıtratıyla barışık, bilimsel verilerin desteklediği, insanlık camiasını -her türlü çirkin putçuluk çirkefinden kurtarmakla- onurlandıran, binlerce mucize ile desteklenen, kırk yönden mucize olduğu uzmanlarca kabul edilen Kur’an’ın ortaya koyduğu tevhit düşüncesinin bundan sonra devam etmeyeceğine ihtimal vermek çok cahilce bir hezeyandır.

- Kaldı ki, Kur’an’ın Allah kelamı olduğu gerçeği -ilmî keşiflerin de desteklemesiyle- gözle görülen bir hakikat olarak ortada dururken, hayali varsayımlarla şeytanın telkinlerine karşı edilgen bir yapıya sahip olan kimselerin hezeyanlarının ne kıymeti var...

Mademki Kur’an -yaklaşık on beş asırdan beri insanlığa meydana okuyarak semavî kimliğini ispat etmiş- Allah’ın kelamıdır, öyleyse her dediği doğrudur.

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an-ı Kerim'in Allah kelamı olduğunun delilleri nelerdir?

Kur'an'ın mucizelik yönleri kırk tanedir deniliyor; bunu nasıl anlamak gerekir?

Allah, “Zikri (Kur'an) biz indirdik. Onun için Zikri biz koruyacağız.” (Hicr, 15/9) deyip Kur’an’ı koruduğu halde, Tevrat için de Zikir denildiğine göre (Enbiya, 21/105), Tevrat da korunmuş olmalı değil mi?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun