İmam Şafi Hazretleri, çok fazla eğlence, şarkı ve müzik dinleyenin ve boş hayale kapılanın şahitliği kabul olmaz, demiş midir?
Değerli kardeşimiz,
Bütün İslam alimlerine göre, şahitlerin âdil olmaları şarttır. Prensip olarak, büyük günahlardan sakınan, küçük günahlarda da ısrarcı olmayan kimse âdil sayılır. (el-Fıkhu’l-İslamî, 6/564-565).
Şafii Mezhebi'nin yanında diğer mezheplerin de meşhur olan görüşlerine göre, çalgılar haramdır, bu sebeple onları sürekli dinleyenlerin şahitlikleri kabul olmaz. Bununla beraber, Malikî ve zahirî mezhebinin mensupları olmak üzere farklı görüşler beyan eden alimler de vardır.(bk. a.g.e, 3/574).
İslam hukukuna göre şahitliğin kabul olunup olunmaması, dünyada adaletin sağlanmasına yönelik bir işlemdir. Hâkim tarafından doğru kararın alınması için dinlenen şahitlerin yalancı olmamaları veya onlar tarafından yalan söyleme ihtimalinin çok düşük olması gerekir.
Yalan söyleme ihtimalini yükselten kriterlerden biri de, kişinin mürüvvetini/onurunu kıran şeyleri yapmasıdır. Allah’tan korkmayan, insanlardan utanmayan, insanlık onurunu düşünmeyen kimselerin yalan söylemeleri kolay olur.
İşte İmam Şafii gibi büyük müçtehitler ve İslam hukukçuları bu gibi kriterleri göz önünde bulundurarak, bulundukları devirde onur kırıcı işler yapanların yalan söyleme ihtimallerinin yüksek olduğuna karar vermiş ve onların şahitliklerini reddetmişlerdir. Hatta İmam-ı Azama göre, âdil bir Zimmî kâfirin şahitliği kabul edilir, fakat -diğer âlimlerin de dediği gibi- fasık bir müslümanın şahitliği kabul edilmez. Ancak İmam Ebu Yusuf’a göre, toplumdaki konumu yalan söylemesine engel teşkil eden fasık bir adamın bile şahitliği kabul edilir.(el-Fıkhu’l-İslamî, 6/565).
Bu husus, şahitlik için önemli bir kriterin dürüstlük olduğunun altını çizmektedir.
Bu sebeptendir ki, İslam hukukçularına göre, insanlar nazarında yüksek makama sahip bir insan(örneğin bir Müftü, bir Vali) çarşıda, pazarda, ayakta yemek yese şahitliği kabul edilmez. Fakat aynı işi sıradan bir vatandaş yapsa şâhitliği kabul edilir.(krş. a.g.e, 6/566-67).
Ahirette ise, Allah’ın kimi affedip etmeyeceği hususu, sadece O’nun iradesinde ve hikmetinde olan bir husustur. Zihniyet olarak kimin cennete, kimin cehenneme gideceği pek çok ayetlerde belirtilmiş olmakla beraber, şahsiyet olarak hangi şahsın son nefesini nasıl verdiğine veya vereceğine dair bir bilgi verilmemiştir. Zaten böyle bir bilgi imtihanın sırrına da Allah’ın adalet ve hikmetine de aykırıdır.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kimlerin şahitliği kabul edilmez?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- TA'N-I ŞÜHÛD
- ŞAHİT (ŞAHİD)
- Kötü niyetli dört kişi zina iftirasında bulunursa recm uygulanır mı?
- "Şarkı söyleyen kadınlar, kuşlarla oynayan,...büyük günah işlediğinden, şahitliği geçersizdir." tespiti doğru mu?
- Müslüman olmayanların birbirleriyle veya Müslüman bir kimsenin, Müslüman olmayan biriyle zina etmesinin cezası nedir?
- Namazını kılmayan bir kimsenin şahitliği geçersiz mi?
- "Daru'l-harb olan yerdeki Müslüman olmayanların malları ve kadınları Müslümana helaldir." sözü doğru mudur?
- Namazı terk edenin ahiretteki cezası nedir?
- İslam’ın ırkçı ve anti-feminist olmadığını söyleyebilir misiniz?
- Rü'yet-i Hilal nedir?