Hz. Peygamber'in, kendisini gizlice takip ettiği için eşi Ayşe’yi dövdüğü doğru mudur?..

Tarih: 08.07.2011 - 01:35 | Güncelleme:

Soru Detayı
- Hz. Ayşe’nin, Hz. Peygamber'i gizlice takip etmesi ahlaka uygun mudur?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Konuyla ilgili rivayetler:

Hz. Ayşe validemiz anlatıyor:

"Peygamber (asm)'ın yanımda kaldığı gece olan benim gecemde geldi ve ridasını çıkardı, ayakkabılarını çıkardı ve onları ayak tarafında bıraktı. İzarının bir ucunu yatağına açtı ve yanı üzere yattı. Fazla zaman geçmeden o benim uyuduğumu sandı, yavaşça ridasını aldı, yavaşça ayakkabılarını giydi, (yavaşça) kapıyı açtı ve çıktı. Sonra kapıyı yavaşça kapattı. Ben de örtümü başımın üzerine saldım, başımı da örttüm. Sonra izarım ile de kapandım. Sonra onun izinden yola koyuldum."

"Nihayet Baki mezarlığına geldi. Uzunca ayakta durdu. Sonra üç defa ellerini kaldırdı, sonra yana saptı, ben de yana saptım. O hızlandı, ben de hızlandım. Koşmaya başladı, ben de koştum. Daha da hızlı koşmaya başladı, ben de daha da hızlandım. Onu geçtim, içeri girdim. Daha henüz uzanmıştım ki o da içeri girdi:

- Ne oluyor ey Ayşe, göğsün inip kalkıyor, karnın da şişmiş bulunuyor.

- Anam-babam sana feda olsun ey Allah'ın Rasûlü dedim ve ben de ona (durumu) ona bildirdim.

- O benim önümde gördüğüm karartı sen miydin, dedi. Ben evet dedim. Göğsüme vurdu. Sonra şöyle dedi:

- Allah'ın ve Rasûlünün sana haksızlık edeceğini mi zannettin? Ayşe dedi ki:

- İnsanlar her neyi gizlese Allah onu bilir, (dedi) O,

"Evet!.." (diye buyurdu ve devamla) buyurdu ki:

- O gördüğün vakit Cibril bana geldi, bana seslendi. Sesini senden gizledi. Ben de ona karşılık verdim. Ona verdiğim karşılığı da senden gizledim. Sen buradayken yanına girmezdi. Çünkü elbiselerini çıkarmıştın. Ben senin uyuduğunu sanmıştım. Seni uyandırmak hoşuma gitmedi ve yalnızlıktan korkacağından çekindim. Cebrail bana dedi ki:

- Rabbin sana Baki'dekilere gitmeni, onlar için mağfiret dilemeni emrediyor.

- Peki ey Allah'ın Rasûlü, (kabirdekilere ben) nasıl söyleyeyim, diye sordum.

Şöyle buyurdu: Deki: "( ):

"Selam size ey müminlerin ve Müslümanların diyarında bulunanlar. Allah bizden önden gidenlere de geriye kalanlara da rahmet buyursun. Bizler de -inşaallah- size elbette yetişeceğiz." (Müslim, Cenaiz 103; Ahmed, Müsned, 6/221)

2. Hz. Peygamber, hiçbir hanımını asla dövmemiştir.

Hadiste yer alan ve “göğsüne vurdu” ifadesi, gerçek bir vurmayı değil, “eliyle göğsüne dokunma” yı ifade eder.

Bu dokunma, içindeki vesvesenin giderilmesi ve bunu telkin eden şeytanın kovulmasına yönelik yapılan nebevî bir tılsımdır. Nitekim, Peygamberimiz (asm)'in -benzer vesveselerin giderilmesi adına- diğer bazı sahabilerin göğsüne de vurmuş/eliyle dokunmuş olduğu bilinmektedir.

Keza, hastaların ağrıyan yerleri için dua ederken, eliyle de aynı yere dokunmuş ve bunu ümmetine tavsiye etmiş olduğu da hadis kaynaklarında yer almaktadır.

Buna bir örnek:

Cerir radıyallahu anh anlatıyor:

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Müslüman olduğum günden beri beni yanına girmekten men etmedi. Beni görüp de yüzüme karşı tebessüm etmediği de olmadı. Ona at üzerinde duramamaktan dert yandım. Bunun üzerine eliyle göğsüme vurdu ve:

"Allah'ım, bunu (atın üzerinde) sâbit kıl, onu hidayete eren ve hidâyete erdiren kıl!" buyurdu." (Buhari, Menâkıbu'l-Ensâr 21; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 35)

3. Hz. Aişe’nin bu tecessüsü, iki ihtimalden kaynaklanmaktadır:

a. Hz. Aişe Resulullah’ın dünyada en sevdiği kişidir. Bu sevgi, onun takvası yanında, ilim ve irfanına bağlı olarak İslam’a yaptığı hizmetten kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamber (asm), onun ileride -fetvalarıyla, hadis rivayetleriyle- daha da fazla yapacağı hizmeti görmüş ve Allah’ın kendisine verdiği bu özel kimliğine özel bir alaka göstermiştir.

Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, Hz. Aişe’nin bütün duyguları çok aktif ve faaldir. Bu aktif duygularıyla, Hz. Peygamber (asm)'in en ufak feyizlerini, nübüvvet tecellilerini, risalet sırlarını kaçırmak istememektedir. Bu konumuyla Hz. Aişe’nin, -Efendimizin gece yarısı yatağından kalkıp gizlice dışarı çıkması- gibi olağan dışı bir olayın perde arkasını öğrenmek istemesi, normal tecessüs değil, İlahî, nebevî sırlara vakıf olmaya yönelik bir meraktır.

b. İkinci bir ihtimal; Hz. Aişe maddî ve manevî kişiliğine âşık olduğu Hz. Peygamberi aşırı derecede kıskanmaktadır. Bir insan olarak, Hz. Peygamber (asm)'in o gece başka eşlerinin yanına gitmiş olabileceği ihtimalini düşünmüş ve bu duygusallıkla -âdeta irade dışı bir şekilde- böyle bir maceraya kapılmıştır. Yoksa başka bir ihtimale ihtimal vermek Hz. Aişe’nin aklının ve iman şuurunun ucundan bile geçmez.

Hz. Peygamber (asm)'in “Allah ve Resulünün sana haksızlık yapacağını mı zannettin?” manasındaki ifadesi, bu ihtimali kuvvetlendirmektedir. Bu ifadede ayrıca şu gerçeklere de işaret vardır; Hz. Peygamber Allah’ın izni olmadan bir iş yapmaz.

Eğer Hz. Ayşe’ye ayırdığı geceyi gizlice başka bir hanımına aktarırsa, bunu ancak Allah’ın izniyle yapar. Bu takdirde -haşa yüz bin defa haşa- Allah ve resulü birlikte Hz. Ayşe’ye haksızlık etmiş olurlar. Böyle bir şeyin ise mümkün olmadığına işaret etmek üzere, sadece kendisini değil Allah’ı da nazara vererek “Allah ve Resulünün sana haksızlık yapacağını mı zannettin?” demiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun