Hz. Musa Medyen’de kaç yıl kaldı, 8 yıl mı, 10 yıl mı, kırk yıl mı, hangisi doğru?
- Biz diğer kitapların bozulduğuna inanıyoruz evet. Benim sorum şu;
-Bizim dinimize göre Hz. Musa Medyen’de 10 yıl kalıp tebliğ için Mısıra gitti. (Kuran’da 8 ve 10 rakamı geçiyor Kasas suresi 27. ayette ama hadislerde bu Resulullah (asm)'a sorulmuş o da direkt 10 demiş)
- Sonra Kuran'da bu süre tamamlanınca Mısır'a gittiğini söylüyor devam ediyor.. Buna göre, Hz. Musa Medyen’de kaç yıl kaldı, 8 yıl mı 10 yıl mı, hangisi doğru?
- Tevrat’ta yazdığı şekliyle Yahudilerin kabul ettiği şu 40 yıl Mısır, 40 yıl Medyen, 40 yıl da çölde olmak üzere 120 yıl yaşadı Hz. Musa.
- Şimdi aklıma sürekli şu geliyor: Hz. Musa ile oturup kalkan onun yaşamını ondan dinleyen Yahudiler, bu bilgileri yazan da Yahudiler o zaman nasıl oluyor da bu 10 yıllık süre nasıl bir tahrifat geçiriyor da 40 yıl olarak yazılıyor?
- Hani 3 yıl 5 yıl tamam da 30 yıl fark var. Şeytan sürekli aklıma giriyor böyle bir şey mümkün değil adamların kendi Peygamberi Hz. Musa ile oturup kalkan onu dinleyen kişiler 3, 5 yıl olsa tamam da 30 yıl fark var İslamla Yahudi bilgisi arasında, nasıl bir tahrifat oluşacak da 30 yıl fazla yazacaklar kendi peygamberlerinin bilgisini kitaplarına.
- Bu denli tahrifat imkansız diyerekten vesvese veriyor şeytan, bana bunu cevaplar mısınız lütfen?
Değerli kardeşimiz,
- İlgili ayetin meali şöyledir:
“Şu’ayb, 'Ben, sekiz yıl bana çalışmana karşılık, şu iki kızımdan birisini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer sen bunu on yıla tamamlarsan, o da senden olur. Ben seni zora koşmak da istemiyorum. İnşaallah beni salih kimselerden bulacaksın.' dedi.” (Kasas, 28/27)
Bu ayette görüldüğü üzere, herhangi kesin bir yıl tayin edilmemiştir. Önce 8 yıl denilmişse de ardından 10 yıl olursa daha iyi olur gibi bir boşluk aralanmıştır. Bunun bir hikmeti, insanlara ticarette, sözleşmelerde, evlilik akdindeki mehrin tayininde katı olmamayı, esnek bir tutum içinde olmayı ders vermektir.
Bu ayetin ifadesinden, bu sürenin kesin olarak “8 veya 10 yıl” olduğunu anlamakla beraber, bu sürenin kesin yıllarının adedini anlamak mümkün değildir.
- Yahudilerce kabul edilen bu bilgilerin Hz. Musa’dan olduğu gibi aktarıldığına dair hiçbir sağlam senet yoktur. Kitab-ı Mukaddesin / Ahd-i kadimin tamamen bir vahiy mahsulü olduğunu Yahudiler de iddia etmiyor, edemiyor. Bu bilgiler, Hz. Musa’yı görenler tarafından da yazılmamıştır.
Kaynakların verdiği bilgiye göre, İsrailoğulları peygamberlerinden Hz. Süleyman (as)'dan sonra gelen yirmi dört Yahudi Hükümdarı, Hz. Musa (as) ve ondan sonraki peygamberlerin getirdiği tevhîd akidesini terk ederek irtidat etmiş, hatta çoğu putperestliğe geri dönmüştü. Bu dönemde İsrailoğulları arasında son derece yaygın hale gelen putperestliğin etkisiyle Mescid-i Aksa'nın içi putlarla dolmuştu.
Nihayet M.Ö. 622 yılında İsrailoğullarını yöneten Buşia adında bir hükümdar tekrar Hz. Musa'nın getirdiği dine dönmüştü. Bu hükümdar döneminde yaşayan Azra adında bir kahin, kaybolmuş olan Tevrat'ın asıl nüshasını Kudüs'te bulup çıkardığını ileri sürmüş ve İsrailoğullarına kendi uydurduğu bir kitabı Tevrat diye kabul ettirmişti.
Eldeki Tora (Tevrat)'yı Azra yazmış ve bunun için Hz. Musa (as)'ya indirilen Esfâr-ı Hamse (Beş Sifr) dışında birçok ilâve yapılmıştı. Zira bu ilâvelerde Hz. Musa'nın ölümünden ve ondan sonra meydana gelen olaylardan da söz edilmektedir.
Hz. Musa'nın vefatıyla ilâhî vahiy kesildiğine göre, bu bilgilerin Azra'nın ilâveleri olduğu gayet açıktır.
Böylece tek kişinin bilgi ve rivayetine dayalı olan bu kitap Tevrat olarak kabul görmüş, nüshaları çoğaltılarak Yahudiler arasında yayılmıştı. Asırlarca sonra ve kaybolduğu kesinlikle bilindiği halde bu yolla ortaya çıkarılışı, bu kitabın sıhhati hakkında bize belli bir fikir ve kanaat vermektedir.
Kur'an-ı Kerim'de de Tevrat'ın tahrif edildiği hususunda şöyle buyurulmaktadır:
"Halbuki onlardan (hahamlık görevi yapan) bir grup, Allah'ın Kelâmını dinleyip iyice anladıktan sonra bunu bile bile tahrif ediyorlar." (Bakara, 2/75)
Bu duruma göre bugünkü Yahudilerin elinde olan Tevrat -tamamıyla- Cenâb-ı Allah tarafından Hz. Musa (as)'ya indirilen ve Kur'an-ı Kerim'de zikredilen kitap değildir.
- Bununla beraber, “Hz. Musa’nın 40 yıl Mısır, 40 yıl Medyen, 40 yıl da çölde olmak üzere 120 yıl yaşadı” ifadesi de pek tatmin edici görünmüyor. Örneğin, “Medyen’de 40 yıl yaşadı” ifadesi doğrudan çok uzaktır. Zira, Hz. Şuayb ile Hz. Musa arasında geçen ve Medyen’de kalmasını gerektiren süre, en çok 10 yıldır.
Bu süre biter bitmez Mısıra döndüğüne dair ayet vardır:
“Musa süreyi tamamlayıp da ailesiyle birlikte yola çıktığında, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine 'Siz durun,' dedi. 'Ben bir ateş gördüm. Belki size bir haber getiririm; yahut o ateşten bir kor getiririm de ısınırsınız.'” (Kasas, 28/29)
mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
- En az kırk yönden mucize olan Kur'an gibi bir ilahi kitap elimizde olduğu halde ve onun baştan sona kadar hepsinin Allah tarafından indirildiğine iman ettiğimiz halde, şüpheli bazı bilgilerden ötürü onun beyanları konusunda şüpheye düşmek gerçek bir iman şuuru ile bağdaşmaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hz. Musa’nın konuştuğu dil hakkında hadis var mı?
- Semum nedir, ne anlama gelir?
- Hz. Musa Mısırlı birini öldürünce ceza almış mıdır?
- İbranilerin Mısır’da hiç yaşamadığı iddiası doğru mu?
- Hz. Şuayb'ın gönderildiği Medyen halkı, Araplardan mıdır?
- Peygamberimiz gençliğinde neden putları ziyarete gitti?
- İBRÂNÎ
- AHD-İ ATİK
- Hz. Musa, gerçek ailesini hep biliyor muydu?
- Hz. Harun'ın hayatı hakkında bilgi verir misiniz?