Hz. Muhammed Mekke'nin fethinden sonra Mekke’de mi kaldı?
- Hz. Muhammed Mekke'nin fethinden sonra nerede yaşamaya başladı?
- Eğer Mekke'ye yerleşmediyse ve Medine’de yaşamaya devam ettiyse bunun sebebi nedir?
Değerli kardeşimiz,
Hz. Muhammed (asm) Efendimiz, Mekke fethinden sonra tekrar Medine’ye gidip vefatına kadar orada yaşadı. Bunun elbette birçok hikmeti vardır, bazıları şunlar olabilir:
1. Peygamber Efendimiz (asm) Medinelilerin İslamiyet için yaptıkları fedakârlıklardan dolayı, ahde vefa olarak Medine'de kalmış olabilir.(1)
2. Medinelilerin o konudaki arzularını önemseyip onların hatırı için Medine’ye gitmiş olabilir. Nitekim bazı rivayetlere göre, Medineliler Mekke’nin fethinden sonra Hz. Peygamberin (asm) asıl memleketi olan Mekke’de kalmasından endişe etmiş ve bunu açığa vurmuşlardı. Bundan haberdar olan Hz. Peygamber (asm) onlara şunları söyledi:
"Ben sizin söylediğiniz şeyden Allah'a sığınırım! Bilin ki, benim hayatım sizin hayatınızla, ölümüm de sizin ölümünüzledir."
Bu hitap karşısında Ensar gözyaşları arasında Fahr-i Kâinatın çevresinde toplanıp gönlünü almaya çalıştılar:
"Vallahi, biz bunları, Allah ve Resulüne olan muhabbetimizden dolayı söylemiştik, başka bir maksatla değil."(2)
3. Hz. Peygamber (asm), siyasi münasebetlerinde Müslümanlara dost olanlarla dost olmayı, onlara düşman olanlar ile düşman olmayı her zaman önemsemiştir. Yine kendisine yapılan bir iyiliği asla unutmamış, vefasını her daim göstermiş ve göstereceğini de ifade etmiştir. Örneğin, Akabe görüşmeleri esnasında Medineliler, Hz. Peygamber’e (asm) biat etmişlerdi. Bu sırada Malik b. Teyyihan söze girip kendilerinin Yahudiler dahil Medine’deki bütün gayri İslami unsurlarla ilişkilerini keseceklerini söyledi ve bir gün muzaffer olduktan sonra (Mekke’nin fethini kastetmiş olmalı) kendilerini terk edip etmeyeceğini sordu. Bu söze gülümseyen Hz. Peygamber Efendimiz (asm), “Hayır! Benim kanım, sizin kanınızdır! Benim zimmetim, sizin zimmetinizdir! Ben sizdenim! Siz de bendensiniz! Ben, sizin savaştığınız kimselerle savaşırım, sizin barıştığınız kimselerle barışırım!” buyurdu.(3)
“Allah, bir peygamberin ruhunu kendisinin gömülmesini istediği yerden başkasında almaz.”(4)
hadis-i şerifin hükmüne göre, Hz. Peygamberin (asm) Medine’ye dönmesi ve orada vefat etmesi gerekmiş olabilir.
Demek ki, Efendimizin (asm) şu andaki kabr-i şerifinin olduğu ravza-yı mutahharede bulunması için Medine’ye gitmesi hem ilahi takdir hem ilahi hikmet hem de nebevi ve Ensari arzunun ittifak ettiği bir kavşak noktası olmuştur.
Kaynaklar:
1) bk. Köse, Feyza Betül, Medine’de Sosyal Hayat, Dört Halife Dönemi, Mana Yayınları, İstanbul 2016, 11-99..
2) İbn Hişâm, Sire, 4/59.
3) Taberî, II, s. 238-239; Beyhakî, II, s. 447; Zehebî, IV, s. 303; İbn Kesîr, III, s. 159-161; Heysemî, Ali b. Ebî Bekr b. Süleyman el-Heysemî, Mecma’u’z-Zevâid ve Menba’u’l-Fevâid, I-X, (thk. Abdullah Muhammed Dervîş), yy, Beyrut 1994, VI, s. 44; Köksal, M. Asım, İslâm Tarihi, I-XVIII, Köksal Yayıncılık, İstanbul 1991, II, s. 272).
4) Beyhaki, Delailü'n-Nübüvve, 7/259-261; Suyuti, Hasaisu'l-Kubra, 2/278; Siretü İbn Hişam, 4/271.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet