Huri, hem erkek hem de kadın eşleri kapsıyor mu? Nuri’lere de hamledilmesi doğru mudur?
- Kur'an da geçen ‘hûr’ dur. Fakat hûr kelimesi hem müzekker / eril, hem de müennes / dişil için kullanılır. Yani; bu kelime ‘müzekker haver ve müennes 'havrâ’ kelimesinin çoğuludur. Dişilere / huriyelere / hamledilmesi doğru olduğu gibi erkeklere / Nuri’lere hamledilmesi de bir o kadar doğrudur. Yani; “hûr”; ‘kadın-erkek ayırmaksızın cennetteki tertemiz eşlerdir. Ezvâcün mutahheratün’dür.
- Buradaki idealara ne dersiniz? Huri hem erkek hem de kadın eşleri kapsıyor mu?
Değerli kardeşimiz,
- HÛR kelimesi, sıfatu’l-muşebbehtir. Bunun kalıbı “Ef’alu-Fa’la”dır. Bunların hem müzekkeri hem de müennesi (eril-dişil) cemi / çoğulu aynı olup “Fu’l” kalıbındadır. Örneğin, kırmızı tenliler için “Emaru (eril)-Hamrau (Dişil)-Humr (ortak çoğul)” kalıbı kullanılır. Keza, gözü şaşı olanlar için “A’veru-Avrâu-ÛR” kullanılır. Bunun gibi, beyaz tenliler için de “Ahveru-Havrâu-Hûr” kalıbı kullanılır.
- Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, Kur’an’da kullanılan “HÛR” kelimesi, hem eril/Ahver, hem de dişil / Havra için kullanılmış çoğul bir kalıptır. Bununla beraber, Arapça’da bu gibi benzer kelimelerin neyi ifade ettiğini, söz konusu ifadelerde yer alan belli karineler sayesinde anlıyoruz.
- Peki, HUR kelimesinin Kur’an’da erkekler için de kullanılmış olma ihtimali var mı? Bunun cevabı “kesinlikle hayır”dır. Çünkü:
a) Arapça’da sıfatlar eril ve dişil açısından mevsufa tabidir. Bu kurala göre, Rahman suresinin 72. ayetinde yer alan “Hurun Maksuratun fil-Hıyam” cümlesinde, HUR kelimesinin sıfatı olarak kullanılan “Maksurat” kelimesi müennes / dişil bir kelimedir. Bir vasıf olarak bu kelimenin nitelediği HUR kelimesinin de dişil olduğunu göstermektedir.
b) Arapça’da erkekler ile kadınlar için kullanılan zamirler farklıdır. Bu zamirler sayesinde ilgili kelimenin erkek veya kadın olduğunu anlayabiliriz.
- Örneğin Rahman suresinin 74. ayetinde yer alan “Lem Yatmis Hünne İnsun Kablehum ve la Cann” cümlesinde yer alan “Hünne” zamiri müennes / dişil çoğulu gösteren bir zamirdir ve HUR kelimesine aittir. Bu da tereddüde mahal bırakmayacak şekilde, burada kullanılan HUR kelimesinin erkekler için değil hanımefendiler için kullanıldığını göstermektedir.
- Keza bu ayette “hurilere daha önce temas etmeyenler”i belirtmek üzere kullanılan “Kable-hüm” zamiri de erkeler için kullanılır. Bu da HUR kelimesinin kadınlar için kullanıldığının açık göstergesidir.
c) Duhan suresinin 54. ayetinde yer alan “ve Zevvecnahüm bi Hurin în” cümlesinde yer alan “Hüm” zamiri cim-i müzekker(eril çoğul) zamiridir. Eğer burada Hur erkek kabul edilirse “erkeklerin erkeklerle evlenmesi" söz konusu olur ki, yanlışlığı ortadadır.
Demek ki bu ayetteki “HUR” kelimesinin, “hanımefendi” manasından başka bir manaya gelmesi mümkün değildir.
d) Saffat suresinin 48-49. ayetlerinin meali şöyledir:
“Onların yanında bakışlarını kendilerinden ayırmayan iri gözlü Huriler /dilberler. Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler.”
Burada açıkça “Hur” kelimesi kullanılmamış olmasına rağmen, daha önceki ayetlerde geçen aynı vasıfların zikredilmesi, bunun da Hurilerle ilgili olduğunu gösteriyor ve tefsirlerde de böyle anlaşılmıştır. Şimdi bu ayette geçen ifadelere bakalım;
İlk kelime “inde-hüm”(onların yanında) deki “hüm” zamiri erkeler için kullanılır.
İkinci kelime olan “kasıratu’t-tarfi”(bakışlarını eşlerinden ayırmayan) “kasırat” kelimesi dişi/kadınlar için kullanılan bir çoğuldur.
Üçüncü kelime, “ÎN”(iri gözlü) vasfıdır. Bu sıfat erkeler için kullanılmaz. “İri gözlü erkek” ifadesi pek de hoş değildir. Fakat bu sıfat kadınların güzelliğinin bir parçasıdır.
Dördünce kelime, “Ke-enne hünne beydun meknun”(Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler” nitelemesi de ancak kadınlar için olursa bir değer ifade eder. Kaldı ki, “Ke-enne hünne”(sanki onlar) daki hünne (onlar) zamiri yalnız kadınlar için kullanılır.
e) Vakıa suresinin 22-23. ayetlerinde meal olarak yer alan “Ve gün görmemiş saklı inciler gibi beyaz tenli(hur), iri gözlü eşler...” ifadesindeki vasıflar, erkekler için değil kadınlar için kullanılır. Bu tür nitelemelerin erkekler için yapılmasının hoş olmadığını, süs ve ziynetle ilgili vasıfların kadınlar için geçerli olduğunu herkes bilir.
İşte bütün bu açıklamalar açıkça gösteriyor ki, Kur’an’da yer alan HUR kelimesi hanımefendiler için kullanılmıştır.
f) Hz. Peygamber (asm) Hurileri cennetin kadınları olarak kabul etmiştir. (Misal olarak bk. Müslim, İman, 311; Tirmizi, Fedailu’l-cihad, 25)
- Müslim’de “zevcetâhu”(erkeğin iki hanımı), Tirmizi’de ise, “...zevceten mine’l-huri..” (Hurilerden ..hanım efendi) ifadesi kullanılmıştır, ki erkeğe tevil etmek mümkün değildir.
g) Bütün ümmet/İslam alimleri, hurilerden maksat cennetteki kadınlar olduğu görüşünü ittifakla kabul etmişlerdir.
Bütün bu gerçeklere karşı gelmek ancak cehaletten kaynaklanan bir cüretle mümkündür. Bu konuda söylenecek daha çok şey var, biz şimdilik, bununla yetiniyoruz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Huriler erkek mi?
- Nahl suresi 97. ayetteki zamir, erkek veya kadın ifadesi ile çelişir mi?
- Hz. Âdem ve Hz. Havva'nın yaratılışından bahseden Nisa suresi 1. ayeti açıklar mısınız?
- "Kur’an’da hitabın hep erkeklere edildiği, kadınlara neden hitap edilmediği" şeklinde bir şikayet olduğu, bundan sonra kadınlara da hitap edildiği, iddiası doğru mudur?
- Hz. Meryem’e erkek zamiriyle mi hitap edilmiş?
- Muhammed suresinin 27. ayetindeki َيَضْرِبُون fiili neden müennes değil?
- Arapça’da fiil, fail ve meful sıralaması zorunlu mu?
- Ayetlerde iki farklı cinsiyet aynı anda neden ele alınmamış?
- HÛRÎ, HÛRİLER
- Kur’an’da cansız çoğullar, neden tekil-dişil olmamıştır?