Enfal suresi 66. ayetteki "bildi" kelimesi nasıl anlaşılmalıdır?

Tarih: 10.01.2013 - 11:49 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu ayete dayanarak -haşa- kulun kiminle evleneceğini Allah'ın bilemeyeceği gibi sözler söyleyenler ve buna inanan insanlar var; açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Ama şimdi Allah yükünüzü hafifletti, çünkü sizde savaşma konusunda bir zayıflık olduğunu müşahede etti. O halde sizden sabırlı yüz kişi, Allah’ın izniyle onlardan iki yüz kâfire üstün gelir ve eğer sizden bin kişi olursa, onlardan iki bin kişiye galip gelir. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”

Allah’ın ezeli ilmi her şeyi kuşatmaktadır. Geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği / dünya ve ahiretin bütün bilgilerini sonsuz ilmiyle bildiği Kur’an ve sünnetle sabittir. Kur’an’da defalarca “Allah her şeyi hakkıyla bilir.” mealindeki ayetlerin ifadelerinde bunu açıkça görmekteyiz.

Bu gibi ayetlerde yer alan ifadelerden şunu anlayabiliriz: “Allah bildi” ifadesi, Arapça'da geniş zaman içinde kullanılır. Buna göre, “ALİME = Bildi” şeklindeki fiil kipi, geniş zaman anlamına da gelir. Ve “bildi” anlamı “bilir” olarak anlaşılır.

Bu tür ifadelerdeki “ilim” kavramı Allah’ın ilminin kendisine değil, onun yansıdığı olaylara yönelik tezahürlerini ifade etmeye yöneliktir. Buna göre, Allah’ın ilmi, ileride olacak bir olayla alakalı ise, onun tezahürü olan olayın gerçekleşeceği zamana kadarki zaman içinde Allah’ın ilmi yine vardır, fakat onun tezahürü olan olay dışarıda bir realite olarak ortaya çıkmamıştır. Söz konusu olay vuku bulduğu an ilahî ilmin tezahürü de gözle görünür hâle gelir.

İşte bu gibi ayetlerin ifadelerini bu manada anlamak gerekir. Buna göre, “Allah sizde savaşma konusunda bir zayıflık olduğunu bildi.”nin manasını, -verdiğimiz mealde geçtiği üzere- “Allah sizde savaşma konusunda bir zayıflık olduğunu müşahede etti.” şeklinde anlamak gerekir.

Kur’an Arapça diliyle nazil olmuştur. Muhatapları ise insanlardır. Buna göre insanların daha kolay anlayacakları dilden konuşmak belagatin gereğidir. Bu makamda, sahabenin ilk coşkularının zayıfladığını, bu sebeple düşman karşısındaki zorunlu duruşla ilgili “on kişiye karşı bir” şeklindeki sayısal oranı “ikiye karşı bir” şeklinde düzenlerken, bu ifadenin kullanılması önemli bir irşat üslubudur. Çünkü sahabenin vesveselere maruz kalan insanlardan birer kimse olarak, hasbelbeşer “Acaba gerçekten biz bu kadar güçsüz mü olmuşuz?” gibi konuyu bir onur meselesi yapmamaları için, Allah’ın bizzat bu hususu görmekte olduğunu ifade etmek üzere “Ben bunu bizzat müşahede ettim, kesin olarak bildim.” ifadesinin kullanılması sahabeleri -tereddütsüz- tatmin etmiştir.

Özetlersek: Ayetteki “bildi” manasına gelen “ALİME” fiili, sahabelerdeki güçsüzlüğün bizzat vuku bulduğuna, bunun ileriye dönük bir bilgi değil, bizzat vaki olan bir hususla ilgili bir bilgi ve ilim olduğuna işaret etmeye yöneliktir. (krş. Razi, ilgili ayetin tefsiri)

Bunu şöyle de değerlendirmek mümkündür: “ALİME” fiil cümlesi -atıf değil- bir hal cümlesidir. Buna göre ayetin manası şöyledir:

“Allah daha önceden (Size on kişiye karşı savaşmanızı emrederken) de sizin zayıf olduğunuz (veya zamanla düşeceğiniz şimdiki zayıf halinizi) biliyordu. Gerçi Allah bunun böyle olacağını ezelden bilirdi. Fakat zamanı şimdi geldi, durum bütün yönleriyle olduğu gibi açığa çıktı ve bilindi. Zayıf olduğunuzu bilmesine rağmen on kişiye karşı savaşmak gibi o ağır şartları size yüklemesi sizin şecaat bakımından gelişmeniz, sabırlı olmayı öğrenmeniz ve fazla sevap kazanmanız için idi. Bu tedriç eğitimi içerisinde, o ağır görev yükünü başarıyla yerine getirdiniz. Artık sizden onu hafifletmek zamanı geldi...”(krş. İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun