Echidna ve Platypus adlı ornitorenk canlılarının hem sürüngenlere, hem memelilere ve hem de kuşlara ait bazı özellikleri taşıdıkları iddia ediliyor. Evrim açısından açıklar mısınız?

Tarih: 24.02.2015 - 09:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

Soru: Echidna ve Platypus adlı ornitorenk canlılarının hem sürüngenlere, hem memelilere ve hem de kuşlara ait bazı özellikleri taşıdıkları iddia ediliyor. Bazı ornitorenk türlerinin gagalı olup memeli özelliği gösterdiği, Echidna'nın yumurtladığı, sıcakkanlı olduklları, memelilerden farklı olarak 10 kromozomlu bir yapıda oldukları, bunun da evrime bir delil olduğu ileri sürülüyor.
- Bu durumu açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Echidna, kirpiye benzeyen uzun burunlu, pençeleri kuvvetli, duyuları gelişmiş, böcek ve larvalarıyla beslenen, yumurtlayan bir memelidir. Karınca yedikleri için bunlar karınca yiyenler olarak bilinir.

Yeni Gine ve Avustralya'da bulunan ve halen günümüzde yaşayan canlılardır.

Kısa gagalı Echidna'nın dört alt türü vardır.

 

     Bir Echidna (Karınca yiyen).

Ornitorenk, Platypus 39–60 cm boylarında, Doğu Avustralya ve Tazmanya'da yaşayan canlılardır. Hem karada ve hem de denizde bulunabilirler.

 Bunların vücudu sık siyah kıllarla kaplıdır. Tavşan büyüklüğünde bir memeli olan Platypus’ların ağzı ördek gibi gagalı görünümündedir.

 Aslında bunlarda gaga olarak görünen de, yumuşak ve derimsi, hassas sinirlerle örülü bir burundur. Ornitorenkler uzun burunları ile çamur içinde solucan ararlar. Bunların gözleri ve iç kulakları başın iki yanındaki oluklardadır. Bunların dış kulakları yoktur.

Kuyruğu kunduzun kuyruğuna benzer.Ornitorenkler, suda da yüzerler. Bunların kısa bacakları vücudunun altında değil yanındadır. Bu hayvanın parmak araları da ördeklerinki gibi perdelidir. Ön ayakları sudaki hareketini kolaylaştırır.

Bunların yetişkin erkeklerinin arka bileklerinde zehir salgı bezlerine bağlı sivri uzantılar vardır. Buradan zehir salgılanır. Bu zehir insana zarar verebilir.

Bir memeli olan Platypus’lar yumurtlayarak çoğalırlar. Genelde birkaç yumurta yaparlar. Yavrular yumurtadan 10 günde çıkar. Yumurtadan çıkan yavrular çıplak ve kördürler. Annelerinin sütü ile beslenirler.

                

             Bir Platypus (Ornitorenk) veya gagalı memeli.

Yukarıda iki canlı grubunun da genel özellikleri verildi. Şimdi bunlar; kuşların, sürüngenlerin ve memelilerin ortak atası olarak ileri sürülüyor. Delilleri nedir? Deliller bunların o canlıları vermek için evrim geçirmiş olduklarıdır. Bunların evrim geçirdiklerine ait deliller nelerdir? Bunların; kuşların, sürüngenlerin ve memelilerin atası olduğudur. Atası olduğunun delili nedir? Evrim geçirmiş olmalarıdır.

Evrimcilerin hayalinde olan şey, canlıların evrim geçirerek silsile halinde birbirinden tesadüfen meydana geldiği düşüncesidir. Çünkü evrim teorisi böyle bir senaryo üzerine bina edilmiştir. Dolayısıyla, canlılar arasındaki her benzerlik, evrimin delili olarak kabul edilecektir.

Görüyorsunuz ki, burada hayalde olan bir şey, gerçekte olmuş gibi kabul ediliyor ve onun üzerine düşünce sistemi kuruluyor. Kaldı ki burada yapılan bir totolojidir. Yani, yani bir şey söylemeden aynı söz tekrar edilmektedir.

Peki, bu canlılar kendi karakterleriyle böyle doğrudan şimdiki halleriyle yaratılmış olamaz mı? Nitekim günümüzde gerek kuşlar, gerek hayvanlar, gerek bitkiler ve gerekse insanlar tek hücre olan yumurtadan yaratılmaktadırlar. Yukarıda sözü edilen canlılar da geçmişten günümüze kadar bu şekilde tek yumurta hücresinden meydana getirilmişlerdir.

İşte evrimciler buna karşı çıkmaktadırlar. Çünkü onlar bir yaratıcıyı kabul etmemekte, her şeyin sebeplerle, tesadüfle silsile halinde birbirinden meydana geldiğini kabul etmektedirler.

Aslında bu canlılar, evrimcilerin iddilarını çürütmektedirler. Çünkü onlar, ilkel yapılı ve farklı canlıların karakterlerine sahip olan varlıkların, çevre şartlarının değişmesiyle, zamanla yeni ve farklı canlıları hasıl ederek yeryüzünden çekildiğini iddia ediyorlardı.

İşte bu canlılar, -evrimcilerin iddiasına göre- hem ilkel yapılara, hem de farklı canlıların görüntülerine sahip, hem de günümüzde yaşamaktadırlar.

Bunlardan iddia edildiği şekilde; ne bir kuşun, ne bir sürüngenin ve ne de bir başka memelinin meydana geldiğini bilim göstermiyor.

Bu canlı grubunun 10 kromozomu bulunduğu, dolayısıyla kromozom sayıları artarak yeni canlıları vermiş olabileceği düşüncesi ise, bilimsel değildir.

Çünkü, canlılar arasında kromozom sayılarına dayanarak akrabalık bağı kurulamaz. Zira, basitten mükemmel yapılıya doğru giden bir kromozom sistemi yoktur.

Gelişmiş kabul edilen bir canlının kromozom sayısı, ilkel kabul edilenden daha az sayıda olabilmektedir. Mesela, ilk bitkilerden kabul edilen eğrelti otunda 500 kromozom varken, buna göre daha gelişmiş olan domateste 24, patateste 48 kromozom bulunur.

Bitkiler âleminde böyle olduğu gibi, hayvanlar âleminde de kromozom sayıları, gelişmişlik düzeyine uygun bir kromozom artışı göstermemektedirler. Mesela, deniz yıldızında 94 kromozom varken,  çekirgede 14 kromozom bulunmaktadır.

Sonuç olarak, Echidna ve Platypus adlı ornitorenk canlılar yeryüzünde şimdiki halleriyle görülmüş ve hiçbir büyük değişiklik geçirmeden günümüze kadar gelmiştir. Bazı ufak tefek farklılaşmalar olsa bile bunlar, cins içindeki türler veya alt türler arasında küçük farklılaşmalar ve değişmeler şeklinde olabilir. Böyle aynı gen havuzu içerisinde küçük farklılaşmalar hemen her canlı grubunda az veya çok gözlenmektedir. Ama o temel canlı grubu asla değişmemektedir.

Kaldı ki, canlıların içerisinde olabilecek en küçük bir değişiklik de yine Allah’ın iradesi, kudreti ve bilgisiyle olmaktadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun