DNA kopyalanırken hatalar oluşur ve enzimlerce düzeltilir. Eğer düzeltilecekse, Allah hata yapmasına neden izin veriyor?

Tarih: 16.08.2013 - 11:48 | Güncelleme:

Soru Detayı

-Tüm insaları canlıları ve sistemleri Allah yaratmıştır. DNA kopyalanmaya başlar. DNA kopyalanırken hatalar oluşur. DNA'daki hataların çoğu enzimlerce düzeltilir.

- Allah'ın bu tasarımdaki amacı nedir? Eğer düzeltecekse neden hata yapmasına izin verir ki? Tanrı yapboz mu oynamaktadır ki önce bozup sonra düzeltir?

- Allah Âdemi, ondan da Havva'yı yaratır. Âdem ve Havva'nın çocukları olur; kardeş kardeşe ilişkiye girerek nesiller devam eder.

- Allah başka bir çift de yaratıp insanları kardeş kardeşe ilişkiye zorlamayabilirken, neden bu yolu seçmiştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah canlı sistemleri yaratırken, ölebilir, hastalanabilir bir mekanizmayı öngörmüştür. Bunun pek çok hikmetleri vardır. Bu hastalıkların olması için canlılarda bozulabilir bir sistemi öngörmüştür. Bozulabilen bir sistemin tamiri için de düzeltme mekanizmalarını devreye sokmuştur. Kainat baştan başa hareket ve sakinliği ile değişken ve değişmez prensipleriyle, karanlık ve aydınlığıyla, gece ve gündüzüyle, mevsimleriyle bir yazar- bozar tahtası gibi işlemler görmektedir. DNA sistemi de bunlardan farklı değildir.

Allah, kâinatı hareketli, değişken, tahrip ve tamire maruz bir biçimde yaratmakla, kendi varlığını, isim ve sıfatlarını nazara vermek, sonsuz ilim ve kudretinin her an devrede olduğunu göstermek istemiştir. Akan bir ırmağın güneş karşısına gelen damlacıklarının parlaması, güneşin varlığına delalet ettiği gibi, ışığın hizasından çıkanların sönmesi de güneşin varlığını gösterir. Bu manzarayı bir yazar-bozar tahtası gibi düşündüğümüzde, yazılması da bozulması güneşin varlığının göstergesi olduğunu görürüz. Çünkü, eğer bu akan su damlalarının gösterdiği parıltının kaynağı güneş olduğu kabul edilmezse, bu takdirde her damla suda gerçek bir güneşin bulunduğunu kabul etmekle gerekir ki, bu bir safsatadır. 

İşte bunun gibi, bu kâinatı yaratmakla kendini tanıtmak isteyen yaratıcı, özellikle canlılarda tahrip ve tamir mekanizmalarını yaratarak işin arka planındaki sonsuz ilim, hikmet ve kudretini göstermek istemiştir. Örneğin, bir insan hayat kazanmakla Allah’ın Muhyi ismine, ölmekle de onun Mümit ismine şahitlik eder.  Bir DNA’nın tahribinden sonra tamir edilmesi, onun sonsuz ilim, hikmet ve  kudreti yanında Şafi ismine de şahadet etmektedir. 

Hülasa mevcut mekanizmalar, hikmet açısından birer perdedir; asıl iş yapan ilahi kudrettir. Binbir çeşidiyle canlıların bünyelerini tamir eden gıdaların varlığı, kâinatı yaratan ile canlıların bünyesini yaratan aynı kudret olduğunu gösterir. Demek ki her şey lisanıhâliyle Allah diyor, onu hamd ile tesbih ediyor.

İnsanların bir tek Âdem ve Havva’dan yartılması, bir yandan birliğiyle Allah’ın vahdaniyetine işaret eder, bir yandan da insanlık camiasını sosyal çalkantılardan korumaya yönelik bir tedbir olabilir. Çünkü, fiilin birliği failin birliğini gösterir. İnsanlık ailesinin birliği ise, sosyal hayatta pek çok ırkçılığa dayalı çalkantıları önlemiştir. Bugün aynı Âdem ve Havva’dan gelmiş olmalarına rağmen, insanlar kabilecilik, bölgecilik, dilcilik üzerinde ırkçılık yapabiliyorlar. Şayet ayrı Âdemlerin çocukları olsalardı, insanlar canavar gibi birbirini yerdi.

Hülasa: İlahi hikmet, insanlık ailesinin birlikteliği gibi bazı sebeplerden dolayı, tek bir anne-babadan gelmeyi tercih etmiş olduğu için, ilk zamanlarda kardeşlerin evlenmesine izin verilmiştir. Kaldı ki, daha sonra kardeşlerin evliliğini Allah yasakladığı için çirkin görülmüştür. Yasaklanmadan önce böyle bir çirkinlik algısı da yoktu. Nitekim, bazı şeriatlarda yasak olan bazı şeyler diğer bazılarında yasak değidlir. Örneğin Yahudi şeriatında SEBT gününde avlanmak yasaktır ve bu onlarca pek çirkin bir algıyı da beraberinde getirmiştir. Hristiyan ve İslam şariatında böyle bir yasak olmadığı için, bu din mensupları için böyle çirkin bir algı da yoktur.

Son söz olarak şunu kaydedelim ki, sorunumuz Allah’ı gereği gibi tanımamaktan kaynaklanıyor. Gözümüz önünde olan bu harika evreni yaratan Allah’ın sonsuz bir ilim, hikmet ve kudret sahibi olduğu gün gibi ortadadır. Buna rağmen, kendi cehaletimizi Allah’ın sonsuz ilmiyle yarıştırmaya kalkışmak ayrı bir cehaletin göstergesidir. Evet, bazı şeylerin hikmetini öğrenmeye çalışmak insan olarak hakkımızdır. Ancak, hikmetini bilmediğimiz hususları Allah’ın aleyhine fatura etmeye kalkmak, telafisi mümkün olmayan zararlara davetiye çıkarmak anlamına gelir. Bu iki şey arasında farkı fark edelim inşaallah!..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun