Dinde zorlama olmadığı hâlde ve herkes kendi inancını yaşamakta serbest bırakılmışken, neden Hz. İbrahim putperestlerin putlarını kırmış, Hz. Muhammed Kâbe’deki putları kırdırmıştır?

Tarih: 24.04.2011 - 10:32 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam dininin en öncelikli hedefi, Allah’ın birliğini ders vermek, insanlık camiasında bu inancı hâkim kılmak ve dolayısıyla her türlü şirki reddetmektir. Cahiliye döneminde müşriklerin şirke dair inançlarını ortaya koyan ve kendi bölgelerinde şirkin hâkimiyetini simgeleyen en büyük unsurlar, her türlü heykellerdi. Bu heykellerin şirk propagandasında, cahil halk kesimini aldatmada çok önemli fonksiyonları vardı:

a. Her türlü mantıktan uzak bir anlayış içerisindeki cahil insanlar -babalarından kalma bir gelenek olarak- tevarüs ettikleri bu şirk inancını, gözlerinin önünde olan heykellerle devam ettiriyorlardı. Akılları gözlerine inmiş bu klasik materyalistlerin sahte dayanak noktalarını ortadan kaldırmak büyük önem arz ediyordu.

b. Tarih-Siyer kayaklarından anlaşıldığı üzere, bu heykellerin bir kısmında cinler cirit atıyordu. Bunların hatiften/gaipten/o heykellerin içinden gelen ve söz konusu heykellere tapmaya davet eden seslerini kesmek gerekiyordu. Bu heykellerin ortadan kaldırılması, bu şeytanların telkinlerine son veriyor ve insanların daha sağlıklı düşünmelerine imkân sağlıyordu.

c. İlah olarak kabul edilen ve çok eski bir gelenek olarak insanların iliklerine kadar işlemiş -akıldan ziyade duygusal hareket etmeye alışık- bir toplumda, putperestlik düşüncesini yok etmek için bizzat “ilah” diye anılan nesnelerin yok edilerek, onların ilah olmadıklarını göstermek çok kestirme bir yoldur.

Bu ve benzeri nedenlerden ötürü, tevhit inancını hâkim kılmak için gönderilen İslam dininin bu davasını anlatmak için, insanların özgürce düşünebilecekleri, -göz önünde olmakla akılları esir almış- tapılan heykelleri ortadan kaldırarak, sağduyularıyla hareket edebilecekleri bir ortamı sağlaması gerekiyordu. Bu bir zorlama değil, bir fırsat eşitliği sunmak anlamına gelir.

d. Nitekim, İslam’ın akla hitap eden telkinleriyle daha sonra Müslüman olmuş Amr b. As, Halid b. Velid vb. büyük şahsiyetlerin daha önce taptıkları heykellerle alay ettikleri, dünya hayatı bakımından ne zararı ne de yararı olmayan bu yapmacık ilahların ne kadar utanç vesilesi olduğunu görmüş ve eski hâllerine gülmüşlerdir..

Keza Hz. Ömer -İslam’dan sonraki aklıyla, İslam’dan önceki aklını muvazene ederken- şu tarihî ve  ibret verici sözler söylemiştir:

“Biz helvadan putlar yapar, onlara tapardık, sonra acıkınca da o tanrılarımızı yerdik... Bunları hatırladıkça, bu ahmaklığa gülmekten kendimi alamıyorum...” 

Bunun manası şudur: Biz İslam gelmeden önce öyle bir aptallığın girdabına girmiştik ki, tam manasıyla mantık dışı bir düşüncenin esiri hâline gelmiştik. İslam dini gelip de akıl basiretimiz ve gönül gözümüzün üzerindeki perdeyi kaldırınca, “Kendini akıllı kabul eden bir insan bu kadar da mı aldanır?" diye şok olduk...

e. Konuyu açıklayıcı bir kaç nokta:

- Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere, gece ile gündüzün, kış ile baharın, siyah ile beyazın bir arada olması imkansız olduğu gibi,  küfür ile imanın, şirk ile tevhidin, putlar ile Kâbe’nin bir arada olması imkânsızdır.

- Mescitler, mabetler ve benzeri İslam dininin nişaneleri/alametleri olan ve her an göze hitap ederek pozitif sinerjinin yayılmasına vesile olan simgelerin varlığı ne kadar önem arz ediyorsa; İslam’ın ruhuna ters düşen ve negatif enerji yayan heykel ve benzeri putçuluk unsurlarının yok edilmesi de o kadar önemlidir.

- Fikir özgürlüğüne aykırılık, akıl ve kalbin baskı altına alınması manasına gelir. Yanlış seçilen putçuluk şeytan ve nefsin bir tuzağı ve bir esaret prangasıdır. Tevhit inancı ise, insanları kendileri gibi yaratılmış olan âciz varlıkların kulluğundan kurtarıp, yalnız hakiki  mâbud olan Allah’a kul yapmaktır.

- İslam akla kapı açar, fakat hiç bir zaman özgür iradesini elinden almaz. Akla bütün kapıları kapattığı çok açık bir gerçek olan şirkin zihinsel ve nesnel boyutunu çürütmek, dogmalara hapsedilen akla kapılar açmak, kelepçeli olan iradisini kelepçeden kurtarmak ve ona özgür bir ortam hazırlamak anlamına gelir.

“Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir. Yoksa sen kimseyi zorlayacak değilsin.”(Ğaşiye, 88/21-22)

mealindeki ayette bu gerçeğe  işaret edilmiştir.

Ayrıca, Hz. İbrahim (as) putları kırmasıyla, kavmine, tapmakta oldukları putların ne derece zayıf, güçsüz ve savunmasız varlıklar olduğunu göstermeyi hedefliyordu. Bunun yanında onlara tapmaktan vazgeçmeleri hâlinde kendilerine bir zararlarının dokunmayacağını, putlara tapmaya devam etmeleri hâlinde ise onlara fayda vermeyeceğini onlara göstermek istiyordu. Çünkü her hangi bir meseleyle ilgili sunulan pratik deliller, insanın benliğinde daha büyük etkiler bırakacağı gibi, daha kolay kabul edilecektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun