Çok sevap kazandıran amel hangisidir?

Tarih: 22.08.2024 - 14:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ahiretimiz kazanmak için manevi ticaret yapıyoruz bu dünyada. Acaba hangi işimiz, amelimiz daha çok ahiret kazancı getirir, sevap kazandırır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ebedi hayat yanında kısacık olan şu dünya ömrünü iyi değerlendirmeliyiz. Ebedi hayat sermayesini daha çok kazandıracak amellere, işlere öncelik vermeliyiz. Acaba hangi ameller daha çok kâr getirir?

Her konuda olduğu gibi burada da yanıltmaya rehberimiz Peygamber Efendimiz (asm)'dir. Bakalım bize neler tavsiye ediyor?

Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde (ra) şöyle dedi:

: قلت يا رسولَ اللَّه، أيُّ الأعْمالِ أفْضَلُ ؟ قال :
« الإِيمانُ بِاللَّهِ ، وَالجِهَادُ فِي سَبِيلِهِ » .
قُلْتُ : أيُّ الرِّقَابِ أفْضَلُ ؟ قال :
« أنْفَسُهَا عِنْد أهْلِهَا ، وأكثَرُهَا ثَمَناً »
. قُلْتُ : فَإِنْ لَمْ أفْعلْ ؟ قال :
« تُعينُ صَانِعاً أوْ تَصْنَعُ لأخْرَقَ »
قُلْتُ : يا رسول اللَّه أرَأيتَ إنْ ضَعُفْتُ عَنْ بَعْضِ الْعملِ ؟ قال :
« تَكُفُّ شَرَّكَ عَن النَّاسِ فَإِنَّها صدقةٌ مِنْكَ على نَفسِكَ »

- Ey Allah’ın Resûlü! Hangi amel daha üstündür, dedim.

“Allah’a iman ve Allah yolunda cihaddır.” buyurdu. Ben:

- Hangi (esir veya) köle (yi azat etmek) daha faziletlidir, dedim.

“Sahiplerine göre en kıymetli ve bedeli en yüksek olanı.” buyurdu.

- (Cihad ve köle azadını) yapamazsam, dedim.

 “(Bir) iş yapana yardım edersin veya işini beceremeyenin işini görürsün.” buyurdu.

- Ey Allah’ın Resûlü! Bunlardan hiçbirini yapamazsam, dedim.

“İnsanlara zarar vermezsin. Zira bu da kendi kendine iyilik etmen demektir.” buyurdu. (Buhârî, Itk 2; Müslim, İman 136)

İnsana en büyük sevabı kazandıracak amel, hiç şüphesiz merak edilecek bir konudur. Ebû Zer Hazretleri bu merakını Resûlullah’a arz etmiş, aldığı cevap “Allah’a iman ve Allah yolunda cihad.” olmuştur. Allah’a iman, her hayrın başıdır. O olmadan hiçbir işin kıymeti yoktur. İman, “kalp ile tasdik” anlamında kalbin; “dil ile ikrar” anlamında da dilin amelidir. Bu sebeple imana amel denilebilir. Bu hadis-i şerif bunun delilidir.

“Allah yolunda cihad”ın iman ile birlikte zikredilmesi, onun, hayırlı işlerin ve amellerin en başında, imandan hemen sonra geldiğini göstermektedir. “İ’lây-ı kelimetullah” (İslam’ı yaymak) niyetiyle yapılacak her türlü faaliyet bir nevi cihad olduğuna göre, bu en üstün amelden herkesin nasip alma imkânı bulunduğu anlaşılır.

Azat etmek, hürriyetine kavuşturmak için hangi esir, köle ve câriyenin daha üstün olduğu sorusuna Hz. Peygamber’in (asm) verdiği, “sahiplerine göre en değerli ve fiat olarak en pahalı olanı” cevabı,

“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe büyük hayra ulaşamazsınız.” (Âl-i İmrân, 3/92)

ayetini hatırlatmaktadır. “Her işin en kıymetlisi, en kalitelisidir.” mesajını vermektedir. Nitekim “Efdalü’l-a’mâl ahmezühâ” yani “Nefse en ağır gelen amel, amellerin en üstünüdür.” buyurulmuştur. Değerli ve fiyatı yüksek olan köle veya esiri azat etmek pek öyle kolay iş değildir. Bu yapılırsa üstün nitelikli bir iş yapılmış olur. İnsanları hürriyetlerine kavuşturmak, haklarına sahip kılmak aslında başlı başına büyük bir hayırdır. Bu hadis-i şerif, en üstün hayrın hangisi olduğunu bize öğretmektedir. Bugün belki köle-cariye yok ama, esir ve esir muamelesine tabi tutulan hür görünümlü insanlar hatta milletler vardır. O hâlde onların gerçek hürriyet ve haklarına kavuşturulmaları en kıymetli hayırlardandır.

Hürriyete kavuşturmada sayı mı, kalite mi önde gelir? Bu tartışılmıştır. Bu biraz da duruma göre değişir. Zira bir insan vardır, bir kabileye veya bir alaya bedeldir. Onun kurtarılması bir topluluğu kurtarmak yerine geçer. Normal hâlde ise ne kadar fazla insan, hak ve hürriyetlerine kavuşturulursa, o kadar büyük hayır işlenmiş olur.

Cihada, köle veya esir azadına gücü yetmeyenler için de bir sanatkâra yardım etmek veya beceriksiz bir kimsenin işini görmek bir başka hayır yoludur. Hadiste geçen sâni’, zâyi’ (fakir, garip) olarak kaydedilmektedir. Her iki hâlde de böylesi kişilere yardımcı olmak elbette bir hayırdır. Ancak hadisin bu ifadesinden, belli bir mesleği ve sanatı olanlara yardımın, sanat sahibi olmayanlara yardım etmekten daha önde geldiği, daha üstün bir iyilik olduğu anlaşılmaktadır. Bu da Hz. Peygamber’in (asm) sanat ve meslek sahibi olmaya teşvik ettiğini gösterir.

Son olarak hadisimiz insanlara ve topluma zarar vermemeyi, hiçbir iyilik yapamayanlar için başlı başına bir iyilik olarak önümüze koymaktadır. İnsan iyilik yapamıyorsa, bari kötülük yapmamalıdır. Bu da neticede kendisi için bir iyiliktir. Kötülük yapmamayı bile bir iyilik olarak değerlendiren dinimiz, hayır ve iyilik idealine ne kadar önem verdiğini ortaya koymaktadır. Bütün bunlar gösteriyor ki, Müslüman toplumu iyiler ve iyilikler toplumudur. Ondan da önce zararsızlar toplumudur. Artık hem iyilik yapmayıp hem de kötülük işlemekten geri durmayanlar düşünsünler...

Özet olarak;

1. Dinimizde Allah’a imandan, insanlara kötülük yapmamaya kadar uzanan binlerce hayır ve iyilik yolu bulunmaktadır.

2. Yardıma muhtaç olan herkesin yardımına koşmak iyilik ve hayırdır.

3. Her türlü amel ve iyiliğin temeli Allah’a imandır. İman olmadan yapılacak hiçbir işin kıymeti yoktur.

4. İslam toplumu iyiler ve iyilikler toplumudur.

5. Hadiste sayılan hususların her biri “iyilik” olarak başlı başına birer değerdir. Herkes durumuna göre bu iyiliklerden bir veya bir kaçını yapmaya çalışmalıdır. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., Hadis No: 118)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun