Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür?
- Sevabı en büyük sadaka ile ilgili bir hadis var mı?
Değerli kardeşimiz,
Sadaka, gönüllü olarak veya dini bir görevi yerine getirmek üzere ihtiyaç sahiplerine yapılan her türlü yardımdır.
Kur'an kişinin edindiği malı kendi başarısının ürünü diye görmemesi gerektiğini, bunun gerçek sahibinin Allah olduğunu ve kendisine imtihan amacıyla bir lütuf ve emanet olarak verildiğini hatırlatır.(1)
Hadislerde sadaka kavramının Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya vesile olan her türlü hayırlı söz ve eylemi içine alacak geniş bir kapsamda kullanılmasından, özveri ve yardım duygusu ile yapılabilecek işlerin maddî imkanla sınırlı olmayıp samimiyet ve dürüstlük temeline dayalı her davranışla sevap elde edilebileceği anlaşılmaktadır.
Nitekim kişinin kendi ailesinin nafakasını temin etmesi, misafirlerine ikramda bulunması, eşiyle birleşmesi, meyvelerinden başkalarının faydalanacağı ağaç dikmesi, kötülüklerle mücadele edip iyilikleri tavsiye etmesi, din kardeşine selâm vermesi, güzel söz söylemesi, güler yüz göstermesi, özürlü kişilere yardım etmesi, cemaatle namaza katılmak için yürümesi, insanlara zarar veren bir nesneyi yoldan kaldırması gibi iyi davranışlar sadaka olarak nitelenmiştir.(2)
Sevabı en büyük sadaka konusuna gelince, bununla ilgili bir hadis rivayeti şöyledir:
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle rivayet etmiştir:
يا رسولَ اللَّهِ، أيُّ الصَّدقةِ أعْظمُ أجْراً ؟ قال:
«أنْ تَصَدَّقَ وأنْت صحيحٌ شَحيحٌ تَخْشى الْفقرَ، وتأْمُلُ الْغنى، ولا تُمْهِلْ حتَّى إذا بلَغتِ الْحلُقُومَ. قُلت: لفُلانٍ كذا ولفلانٍ كَذَا، وقَدْ كان لفُلان »
Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme bir adam geldi ve şöyle dedi:
- Ey Allah’ın elçisi! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür?
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu:
“Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de 'falana şu kadar', 'filana bu kadar' demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.”(3)
Birtakım beşerî duygu ve düşünceler, sosyal ve iktisadî beklentiler, endişeler ve umutlar insanın iyilik yapmasını etkiler. Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, işte bütün bu duyguların canlı ve diri olduğu sırada yapılan iyiliğin “en üstün sadaka” olduğunu belirtmektedir. İyilik yapmayı hayatın son demlerine bırakmanın doğru olmadığına dikkat çekmektedir. İyilikte acele davranmanın gereğine ve isabetine işaret etmektedir.
Şartlar zorlaştıkça duygular aleyhte yoğunlaştıkça yapılacak iş ve iyilik daha da kıymet kazanır. Hadisimiz en üstün sadakayı bu çerçevede tarif etmiştir.
O halde hayırda ve hayırlı işlerde acele davranmak demek, bir anlamda bu tür amelleri en son ana tehir etmemek demektir. Ölümünden sonra hayır yapılmasını vasiyet etmek, hukukî bir müessese olarak bazı ihmallerin telâfisine imkan verse bile, “üstün” nitelikli bir iş yapmış olma anlamına gelmez. “Üstün” nitelikli ameller, bizzat yükümlüsü tarafından yerine getirilenlerdir. Başkalarının takdir ve merhametine havale edilenler değil...
Bu yüzden kim ne iyilik yapacaksa, tam bir niyet ve irade ile yapmalıdır. “Ne verirsen elinle o gider seninle” sözü bu açıdan oldukça yerindedir. Geridekilerin geçmişleri adına yapacakları iyilikler, kendi iyilikleridir, geçmiştekilerin iyiliği değildir. O halde adımıza başkalarının yapacağı iyiliklere bel bağlamak yerine, bizzat kendimiz için nasıl bir iyiliği lâyık görüyorsak onu kendimiz yapmalıyız.
Sadaka ve iyiliklerin önündeki en büyük engel, “fakir düşme endişesidir.” Onu da insana telkin eden şeytandır.(4)
Buna göre:
- Hayatta, sıhhat ve afiyette iken verilen sadaka, yapılan iyilik; hastalıkta ve hele hele ölüm döşeğinde yapılacak iyilikten üstündür.
- Hayır işlerinde acele etmeli, işi yarınlara bırakmamalıdır.
- Halkımızın ifadesiyle “elin ermediği, gözün görmediği” bir zamanda iyilik yapmaya kalkmak, isabetli bir hareket değildir.(bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., Hadis No: 91)
Kaynaklar:
1) Al-i İmrân 3/26; Enfal 8/28; Nur 24/33.
2) örnekler için bk. Müsned, V, 154, 167, 178; Buhârî, “Meẓâlim”, 24, “Cihâd”, 72, 128, Sulḥ”, 11, “Edeb”, 34; Tirmizî, “Birr”, 36; Ebû Dâvûd, “Teṭavvuʿ”, 12.
3) Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92.
4) bk. Bakara, 2/268.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Nelerin sadaka olduğunu bildiren hadisi açıklar mısınız?
- Hatayı bağışlamak, şerefi artırır mı?
- Zenginler bütün sevapları alıp götürüyorlar mı?
- Zikrin önemini ayet ve hadislerle açıklar mısınız?
- Sadaka yerine ulaşmaz ise yeniden mi verilmelidir?
- Sadaka nedir, nelerden verilir ve nasıl yapılır?
- Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde zikir konusu nasıldır? Detaylı bilgi verir misiniz?
- Akrabayla ilişkiyi kesen cennete giremez mi?
- SADAKA
- Temizlik imanın yarısı mı?