Cennet veya cehennem için ibadet eden zalim mi olur?

Tarih: 12.05.2024 - 10:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İmam-i Gazzâlî'nin İhyâ'u Ulmû'id-Din kitabında geçen ibare ne anlama gelmektedir?
- İmam-i Gazzâlî'nin İhyâ'u Ulmû'id-Din kitabında geçen "Zebûr'da şöyle vârid olmuştur: 'Bana cennet veya cehennem için ibadet edenden daha zalim bir kimse var mıdır? Eğer ben ne cenneti ne cehennemi yaratmasaydım acaba itaat olunmaya layık değil miydim?" ibaresi Zebûr'un kendisinde direkt olarak geçmemektedir.
- İmam-ı Gazzâlî neye dayanarak bu sözü kitabına yazmıştır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, ibadetler Allah için yapılır, cennet sevdası veya cehennem korkusu için değil. Cennet Allah’ın lütfu, cehennem ise adaletidir.

Muhtemelen soruda geçen açıklamalar bunu anlatmak için söylenmiş olabilir.

Soruda geçen ifadeler, İhya isimli eserde geçer. (bk. Gazali, İhyau Ulumiddin, 4/306)

İmam Gazali’nin bu bilgiyi nereden nasıl aldığını bilemiyoruz. Arapça Zebur kitabına baktık biz de o bilgiyi göremedik. Gazali, bunu başka bir Zebur nüshasından veya İsrailiyattaki ilgili şerh ve tefsirlerden almış olabilir. Bir yerde görmeden böyle bir şeyi yazdığını düşünemiyoruz. İslami Literatürde, tasavvuf ehlinden de buna benzer ifadeleri kullanan insanlar da vardır.

Hz. Aişe’nin, ayakları şişinceye kadar ibadet eden Hz. Peygambere (asm),

"Ey Allah'ın Resûlü, geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı hâlde niçin bu kadar yoruluyorsunuz?" deyince, Allah’ın Elçisi:

“Ya Aişe, Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?!.” diye cevap vermiştir. (Buhari, Teheccüt, 6; Müslim, Kitabu Sıfati'l-Müsafirine ve Kasrihim, 18)

İslam ümmetinde bu vicdanı taşıyan pek çok insan vardır. Bunlar Allah’a kulluğu yalnız cennet sevdası veya cehennem korkusuyla yapmazlar. Kendilerini yoktan var eden, bin-bir nimetlere gark eden yaratıcılarına karşı kulluk yapmayı bir şükran borcu olarak telakki ederler.

Bu mutlu ve üst seviyedeki vicdanları temsil edenlerden biri de asrın müceddidi Bediüzzaman Hazretleridir. Onun bu konudaki şu sözleri meşhurdur.

“...Gözümde ne cennet sevdası var, ne nehennem korkusu. Kur'anımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.” (Tarihçe-i Hayat, s. 630)

“Şahsıma değil bir makam-ı şan u şeref ve şöhret vermek ve uhrevî ve manevi bir mertebe kazandırmak, belki bütün kanaat ve kuvvetimle ehl-i imana bir hizmet-i imaniye yapmak için, değil yalnız dünya hayatımı ve fâni makamatımı, belki -lüzum olsa- âhiret hayatımı ve herkesin aradığı uhrevî bâki mertebeleri feda etmeyi; hatta cehennemden bazı bîçareleri kurtarmağa vesile olmak için -lüzum olsa- cenneti bırakıp cehenneme girmeyi kabul ettiğimi hakikî kardeşlerim bildikleri gibi, mahkemelerde dahi bir cihette isbat ettiğim halde, beni bu ittihamla Nur ve iman hizmetime bir ihlassızlık isnad etmekle ve Nurların kıymetlerini tenzil etmekle milleti onun büyük hakikatlarından mahrum etmektir.” (Şualar, s. 387)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun