Bana itaat edersen, seni de benim gibi yaparım, sözünü nasıl anlamak gerekir?
- Abdulkadir Geylani’nin "Futuhu’l-Gayb" adlı eserinde geçen şu iki cümle ne demektir:
1. Allah-ü Taala hazretleri Peygamberlerine gönderdiği bazı kitaplarda şöyle buyurmuştur: “Ey ademoğlu! Ben öyle Allah’ım ki benden başka ilah yoktur; bir şeye ol dersem, olur. Bana itaat edersen, seni de benim gibi yaparım. Her neye ol desen olur!..” Burada ne kast edilmiştir ve peygamberimize sadece Kuran gönderilmedi mi burada kitaplar diyor.
2. Ve de velilere uymak bölümünde olan şu cümle ne demektir. Yer onların hürmetinde durur. Sema onların duası ile açılır. Ölüm, onların kararı ile olur. Bu salahiyeti onlara mevla vermiştir.
3. Son sorum def ile cehri zikir yapılır mı?
Değerli kardeşimiz,
1. Burada Peygamberimiz (asm)'e değil, “peygamberlerine gönderdiği kitaplar” diyor. Suhuflarla beraber yüz dört kitap peygamberlere gönderilmiştir. Burada kastedilen kitap, Kur’an’dan önce gönderilen kitaplardan veya suhuflardan biridir.
- “Bana itaat edersen, seni de benim gibi yaparım. Her neye ol desen olur!..” manasındaki ifade aslında bizi aşan bir durumu ifade etmektedir.
Bununla beraber, bu konuyu zihinlere yaklaştırmak için şu hadis-i şerifi hatırlatmakta fayda vardır:
“Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum nafile ibadetlerle bana öyle yaklaşmaya devam eder ki, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem." (Buhârî, Rikak 38)
Bu hadis-i kudsinin verdiği bilgiler çerçevesinde Geylanî Hazretlerinin ifadesini şöyle anlamak mümkündür:
Allah’a gerçek manada itaat eden veli kulları, öyle bir istiğrak halet-i ruhiyesine girerler ki, “Fena fillah” mertebesinde kendilerini sıfırlarlar. Onların yaptıkları, söyledikleri hep bir “Bismillah” hükmündedir. Her şeyi Allah namına yaparlar. Dolayısıyla, bir şey “Ol!” dedikleri zaman kendileri demiyor, bu söz onlar için bir Besmele çekmek manasına gelir. Asıl işi yapan ise Allah’tır. Yani bu mertebeye ulaşan velilerin kendileri yoktur, onların ehliyetleri de yoktur. Konuşan ve yaratan yalnız Allah’ın ilim ve kudretidir.
2. “Sema onların duası ile açılır…” ifadesini de bu manayı çağrıştıran şu hadisin -özet halde verdiğimiz- ifadesinde görmek mümkündür.
“Allah’ın mahlukları arasında üç yüz Ebdal denilen has veli kulları vardır. Allah onların vesilesiyle hayat verir, öldürür. Onların yüzü suyu hürmetine yağmur yağdırır, belaları def eder.” (bk. Aclunî, Keşfu'l-Hafa,1/33)
- Abdullâh b. Mes`ûd’a “Allah bunların vesilesiyle nasıl diriltir, öldürür?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir: “Çünkü onlar, aziz ve celil olan Allah’tan milletlerin çoğalmalarını dilerler. Onlar da çoğalırlar( bu diriltmenin / hayat vermenin örneğidir). Zorbaların aleyhlerine dua ederler, onların belleri kırılır (kahredilirler / bu da öldürmenin örneğidir). Yağmur yağması için dua ederler, onlara yağmur yağdırılır. Bitkilerin bitmesini isterler, yeryüzü onlara (Allah’ın inayetiyle) bitkilerini bitirir. Dua ederler, onların dualarıyla çeşitli belalar def edilir.” (bk. Aclunî, Keşfu'l-Hafa, a.y)
- Şah-ı Geylanî’nin yukarıdaki ifadeleri bu hadis rivayetinden mülhem olabilir.
3. Def ile zikir yapma konusu eskiden beri tartışmalıdır. Bazı alimler, ehl-i tesavvuf zatlar def ve ney çalmanın caiz olduğunu söylerken, diğer bir kısmı bunun caiz olmadığını söylemişlerdir. (bk.Gazali, İhya, 2/271-277, V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 3/573-575)
- İmam Gazali de şeriatta açıkça yasaklanan bazı aletler dışında, def gibi bazı aletlerin caiz olduğuna taraftardır. (bk. İhya, a.g.y)
- Hz. Peygamber (asm) bir gazveden dönmüştü. Siyahî bir cariye gelip “Ey Allah’ın resulü! Ben sizin sağ-salim geri dönmeniz halinde yanınızda def çalacağıma nezrettim/vadettim” dedi, Efendimiz “eğer nezrettiysen çal” dedi. Kadın onun yanında def çalmaya başladı. Sonra Hz. Ebubekir geldi o yine çalmaya devam etti. Sonra Hz. Ömer gelince, cariye defi altına alıp üzerine oturdu. Bu manzarayı gören Efendimiz: “Ya Ömer! Gerçekten şeytan senden korkuyor…” dedi. (bk. Kenzu’l-Ummal, h. no:35839)
- İbn Asakir’in, Hasan-ı Basri’den mürsel olarak rivayet ettiği bir hadiste, eski kavimlerin helak olmalarının sebeplerinden biri de “def çalmak” olarak yer almaktadır. (bk. Camiussğir, 2/99; Kenzu’l-ummal, h. no: 13014)
- Ancak, Fakihanî gibi bazı alimler, çalgılarla ilgili hiç bir rivayetin sahih olmadığını belirtmiştir. (Neylu’l-Evtar, 8/104)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ricâlu'l-gayb, yardımlaşarak kâinatı idare ederler, demenin hükmü nedir?
- Allah, evliyaların vesilesiyle nasıl diriltir, öldürür?
- Allah'ın yaratılanlar arasında üç yüzleri, beş yüzleri, kırkları vardır, hadislerinin kaynağı nedir?
- Tasavvuf ve tarikat bidat mı?
- Günahkar ile ibadet ehli arasındaki farkı neye yormalıyız?
- Sekeratta, ölüm anında evliya yardım ediyor mu?
- Mümin kulun en güzel eğlencesi mescitlerde def çalıp, zikr etmektir, sözü hadis mi?
- Ehl-i sünnet mezhep imamlarının, tasavvuf lehine veya aleyhine sözleri var mıdır?
- Harflerin bir ümmet olduğu doğru mudur?
- Bazı Âlimlere bu veli zâttır diye hediye verilmektedir, bu niyetle verilen hediyeler alınabilir mi?