Günahkar ile ibadet ehli arasındaki farkı neye yormalıyız?

Tarih: 08.12.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İnsanları kibirden de nankörlükten de kurtaracak Kur’an ve sünnetin ortaya koyduğu ölçülerdir.

“Ey insan! Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Başına gelen her fenalık ise nefsindendir.” (Nisa, 4/79)

mealindeki ayette açıkça bu husus ders verilmiştir.

Buna göre, şuurlu bir mümin olarak bu ayetin verdiği mesaj doğrultusunda şöyle düşünebiliriz:

“İbadet etmeye muvaffak olmayanlar, günah işleyenler nefislerinin heva ve heveslerine kapıldıkları için böyle bir konuma düşmüşlerdir. Onlar bunu istediler, Allah da onlara günahların, sapıklığın kapılarını açık bıraktı. Bu Allah’ın adaletinin bir tezahürüdür.”

“Eğer biz ibadete muvaffak olduysak, günahlardan bir derece uzak durabildiysek, bu bizim çok akıllı, çok zeki, çok becerikli, çok mümtaz bir kimse olduğumuzdan değil, Allah’ın bir lütuf ve ihsanıdır.”

Allah, hiç kimseye haksızlık etmez. Bu adaletinin gereğidir. Bazı kullarına fazladan ihsan ve ikramda bulunması, diğerlerine haksızlık anlamına gelmez. Çünkü onların zayi olan bir hakları söz konusu değildir.

Bize düşen, günaha bulaşmış mümin kardeşlerimiz için dua etmek, bizi o tür günahlardan koruduğu için şükretmektir. Zaten, hangimiz kusursuz veya günahsızdır ki!

“Allah bir kuluna hayır dilerse, onu kendi kusurlarıyla meşgul eder.” (bk. Münavi, Feyzü’l-Kadir 1/ 272 (419); Aclunî, Keşfu'l- Hafa 1/ 78)

mealindeki hadisten öğreneceğimiz çok şey vardır.

Gerçekten kendi kusurlarıyla meşgul olan, başkasının kusurunu görmeye vakit bulamaz.

İlave bilgi için tıklayınız:

İyilikleri Allah'tan, kötülükleri nefisten bilmek, ne demektir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun