Ricâlu'l-gayb, yardımlaşarak kâinatı idare ederler, demenin hükmü nedir?
- Tasavvuf’ta "Ricâlu'l-gayb, yardımlaşarak kâinatı idare ederler." itikadının anlamı ve diyenin hükmü nedir?
Değerli kardeşimiz,
- Böyle bir itikat küfürdür. Fakat bazı sözler var ki küfür olduğu halde sahibi onunla kâfir olmaz, çünkü onun niyeti başkadır. Örneğin maksat, bu zatlar bir araya gelip bir konu için dua ederler de Allah da onların duasını kabul eder, şeklinde ise bir sakınca olmayabilir.
- Mesela, özet halde vereceğimiz şu hadisin ifadesinde bu söylediklerimizin doğruluğunu görmek mümkündür.
“Allah’ın mahlukları arasında üç yüz Ebdal denilen has veli kulları vardır. Allah onların vesilesiyle hayat verir, öldürür. Onların yüzü suyu hürmetine yağmur yağdırır, belaları def eder.” (bk. Aclunî, Keşful-Hafa,1/33)
- Abdullâh b. Mes`ûd’a “Allah bunların vesilesiyle nasıl diriltir, öldürür?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir:
“Çünkü onlar, aziz ve celil olan Allah’tan milletlerin çoğalmalarını isterler. Onlar da çoğalırlar (bu diriltmenin / hayat vermenin örneğidir). Zorbaların aleyhlerine dua ederler, onların belleri kırılır (kahredilirler / bu da öldürmenin örneğidir). Yağmur yağması için dua ederler, onlara yağmur yağdırılır. Bitkilerin bitmesini isterler, yeryüzü onlara (Allah’ın inayetiyle) bitkilerini bitirir. Dua ederler, onların dualarıyla çeşitli belalar def edilir.” (bk. Aclunî, Keşful-Hafa, a.y)
Bu sebeple, bu sözü dillendirenler böyle bir ifadeyle ne demek istiyorlar.. maksatları nedir, onu bilmek önemlidir.
Ayrıca bu konuyu zihinlere yaklaştırmak için şu hadis-i şerifi hatırlatmakta fayda vardır:
“Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum nafile ibadetlerle bana öyle yaklaşmaya devam eder ki, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem." (Buhârî, Rikak 38)
Her ne kadar tasavvuf alanında uzman olmayan kişiler tarafından ricâlu’l-gayb anlayışına birtakım eleştiriler getirilse de tasavvuf alanında önder olan, Gazâlî, İbnü’l-Arabî, Mevlânâ, İmâm-ı Rabbânî, İsmail Hakkî-i Bursevî, Ahmed Ziyâuddîn-i Gümüşhânevî gibi sûfi müellifler başta olmak üzere ricâlu’l-gayb telâkkîsinin sûfi ve mutasavvıflar tarafından benimsendiği ve savunulduğu görülmektedir.
Özellikle ricâlu’l-gaybın varlıklar üzerinde tasarruf edişi, iyi anlaşılması gereken temel noktalardan biridir. Tasavvufta uzman olmayan alandışı kişiler, tasavvuftaki kozmik yetki ya da tasarruf konusunu tam olarak anlayamadıkları için, başta kutub olmak üzere ricâlu’l-gaybı ilâh olarak algılama yanlışına düşmekte ve böylelikle de ricâlu’l-gayb telâkkîsine karşı çıkmaktadırlar. Hatta bazen de eleştirilerin dozunu kaçırmaktadırlar.
Halbuki varlıkta mutlak tasarruf sadece Allah’a ait olup, ister melek ister kutub olsun, hiçbir mahlûkât ilâh olamaz. Zaten tasavvufta da böyle bir iddia asla görülmemiştir. Fakat Allah, tasarruf için melek ve insan dâhil çeşitli vasıtalar kullanır.
Dolayısıyla ricâlu’l-gayb, evrendeki düzenin işleyişinde vasıta konumundadırlar.
Anlaşılan o ki, ricâlu’l-gayb ve benzeri konuların tam olarak idrak edilebilmesi, ancak aklın ve duyuların ötesinde birtakım manevî mertebelere ulaşmakla ve tasavvufî tecrübeye sahip olmakla mümkündür.
Bu nedenle konunun en doğru şekilde anlaşılması, bu manevî tecrübeleri bizzat yaşamaya bağlıdır. Bu yüzden bu konuda yorum ve değerlendirmeler yaparken, meseleye kısır bir bakış açısıyla yaklaşmak yerine, daha geniş bir perspektiften bakılması gerektiği kanaatindeyiz. (bk. Atlı, Ahmet, Tasavvufta Ricâlu’l-Gayb, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011, Yayınlanmamış Doktora Tezi)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Üçler, yediler, kırklar şeklinde söylenen şeyin anlamı nedir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah'ın yaratılanlar arasında üç yüzleri, beş yüzleri, kırkları vardır, hadislerinin kaynağı nedir?
- GAVS, GAVSU'L-ÂZAM
- Allah, evliyaların vesilesiyle nasıl diriltir, öldürür?
- Hakikat-i Muhammediye için ezeli denmesini anlayamadım?
- Bana itaat edersen, seni de benim gibi yaparım, sözünü nasıl anlamak gerekir?
- Ehli sünnet tarikatler hangileridir?
- Sufizm'in dinimizdeki yeri nedir?
- Ehl-i sünnet mezhep imamlarının, tasavvuf lehine veya aleyhine sözleri var mıdır?
- İşimiz Seyda'ya Sofi olmak, demek sakıncalı mı?
- Bazı Âlimlere bu veli zâttır diye hediye verilmektedir, bu niyetle verilen hediyeler alınabilir mi?