Allah'ın sıfatlarda yazılmayan her şeyi kabul etmemek mi gerekir?

Tarih: 25.06.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah'ın sıfatlarını okuyup, sadece o sıfatları tasdik edip, sıfatlarda yazılmayan her şeyi kabul etmemek mi gerekir?
- Örneğin, Allah akıllıdır, düşünür, demek caiz midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah’ın kitap ve sünnette geçen isim ve sıfatlarının dışında, ona başka isim vermenin caiz olup olmadığı konusunda âlimler arasında farklı görüşler vardır. Bazılarına göre, bu isimler tevkifidir; kitap ve sünnette geçen isim ve sıfatlarının dışında, herhangi bir isim kullanmak caiz değildir. Diğer bazı alimlere göre, İslam inancının ruhuna ters düşmeyen, Allah’a isnat etmekte yanlış bir mana ifade etmeyen, Allah’ın kutsiyetine yakışan vasıfları -Kitap ve sünnette açıkça bulunmasa da- kullanmakta bir sakınca yoktur.

Özellikle -Gazalî’nin de belirttiği gibi-, isimlerin tevkifî olması daha uygundur. Allah -doğrudan veya Resulünün diliyle- kendine hangi isimler koymuşsa o isimlerin dışına çıkmamak gerekir. Çünkü, isimler bizzat belirlenmiş lafızlarla Allah’a ad olmuştur. Bir insanı isminin dışında başka bir isimle çağırmak yanlış olduğu gibi, Allah hakkında da bu böyledir. Fakat sıfatlar böyle değildir. Örneğin adı Hasan olan bir kimsenin bazı vasıflarını çağrıştırmak için “üstad, mürşit, kâmil insan” gibi vasıflarla anmakta bir sakınca yoktur. Bunun gibi, Allah’ın zat-ı akdesinin kudsiyetine ters düşmeyen güzel sıfatları onun hakkında kullanmakta bir sakınca yoktur. Çünkü sıfatlar -sabit isim değil- bir unvan-ı mülahazadır.

Mesela, kitap ve sünnette geçmediği halde Allah’ı, “Mevcud/var olan, Mucid / var eden, Muzhir / açığa çıkaran, Muhfi / gizleyen, Mus’id / saadete erdiren, Muşki / şakavete sevkeden, Mubkî / bakileştiren, Mufnî / yokeden” vasıflarıyla anmakta bir sakınca yoktur. (bk. Gazalî, el-Maksadu’l-Esna, Üçüncü faslı / bölüm). Bediüzzaman’ın Allah’ı “Şems-i Ezelî” olarak anması da bu kabildendir.

- Allah’ı “Âkıl, Ârif, Fetin, Zekî (akıllı, bilgili, ferasetli, zeki) olarak vasıflandırmak caiz değildir. Çünkü bu kelimeler, insanların zihninde yanlış manaları; daha önce olmayıp sonradan meydana gelen bilinci, feraseti, idraki çağrıştırır. Kitap ve sünnette de bunlara izn-i şer’î çıkmadığına göre, bunları yasaklar listesine almak ihtiyata uygundur.  “Sabur, Halim, Rahim” gibi vasıflarda da bu yanlış çağrışım söz konusu olmasına rağmen bunlara cevaz verilmesinin sebebi, bunların kitap ve sünnette yer almalarıdır.(bk. a.g.e.)

- Ehlisünnet alimlerine göre, Allah’ın ezelî ilmi, olmuş, olmakta olan ve olacak olan her şeyi birden kuşatmıştır. Bu görüşü destekleyen bir çok ayet vardır. Allah’ın “Alimu’l-ğaybi ve’ş-şahadeti = Görünen, görünmeyen her şeyi bilen” vasfı, bu gerçeğe işaret etmektedir.

Buna göre, Allah’ın düşünüp daha sonra bir şeye karar vermesi düşünülemez. Kaynaklarda, Nesih konusu işlenirken, özellikle vurgulanan “Beda = sonradan bir şeyi fark etme/yeni bir düşünceye sahip olma” da bunun gibi bir şeydir ki, Allah hakkında bunun tasavvur edilmesinin caiz olmadığı kesin bir dille ifade edilir. Allah’ın Zat-ı Akdesi gibi, isim ve sıfatları da ezelîdir, onlara “sonradan olan / hâdis” bilgiler müdahale edemez.

- Az önce de ifade edildiği gibi, Allah için “Âkil, Fetın, Ârif” gibi sözcüklerin kullanılmasının caiz olmadığını vurgulayan alimlerin gerekçesi de “farkına varma, düşünüp idrak etme, daha sonra öğrenme” gibi Allah’a yakışmayan manaları çağrıştırması olarak gösterilmiştir.(bk. Gazalî, el-Maksadu’l-Esna).

"Allah her şeyi ezelî ilmiyle çepeçevre kuşatmıştır.” (Cin, 72/28) mealindeki ayette, Allah’ın kuşatıcı ilminin dışında kalan bir şeyin olmadığı ifade edilmektedir. Düşünmek ise, var olan bir cehaleti ortadan kaldırmaya yönelik bir çabadır. Sonsuz ilim ile cehaletin bir arada olmasının mümkün olmadığı bedihî bir hakikattir/ açık bir gerçektir. İmam Gazalî, “Allah, bazı cüzi şeyleri bilmeyebilir” şeklindeki düşüncelerinden ötürü bazı İslam filozoflarını tekfir etmiştir.

İlave bilgiler için tıklayınız:

Allah'ın bütün isimleri güzeldir. Allah'ın isimleri neye dayanır?

Yüce Allah hakkında, Neşe, Sevinç, Ferah, Memnuniyet gibi isimler söyleyebilir miyiz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun