Akla ve mantığa aykırı olduğu bahanesiyle, Buhari gibi güvenilir hadis kaynaklarındaki bazı hadisleri temizleme cüretinde bulunanlara ne dersiniz?

Tarih: 01.05.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sahih-i  Buharî, Kur’an’dan sonra İslam’ın en sahih bilgi kaynağı olduğu ümmetçe kabul edilmektedir. Bu hükme varanlar, hadis konusunda en büyük otorite kabul edilen alimlerdir.

Bununla beraber, Buharî’de az da olsa birkaç hadisin zayıf olduğu konusunda eskiden beri alimler arasında oluşan bir yargı vardır. Bazıları bunların sadece üç hadis olduğunu söyler.

Fakat Buharî’de velev ki birkaç zayıf hadis mevcut olsun, bunu bahane ederek bu kaynak hakkında genel bir tashih operasyonuna girişmek, son derece riskli ve de zararlı bir tutumdur.

Her şeyden evvel, İslam dininin üçte birini teşkil eden hadis kaynakları hakkında -ehl-i tahkik olmayan- halk kesiminde bu kaynaklara karşı şüphe uyandırmak oldukça veballi bir davranıştır.

İkincisi; aklının yetmediği her şeye hurafe diyenler gibi, aklının ermediği her hadise zayıf veya mevzu deme cüretini göstermek de dinî düşünce bakımından büyük bir risk taşımaktadır.

Üçüncüsü; Hz. Peygamber (a.s.m)’e bilerek bir yalan isnat etmek ne kadar sorumluluk getiriyorsa, O Hazretin (a.s.m) söylediği bir sözü -mantık dışı, çirkin bularak- onun olmadığını iddia etmek de o kadar sorumluluk getiren bir husustur.

Dördüncüsü, bir hadisin zayıf veya mevzu olduğunun tespit edilmesi için gerek kriterlerin değerlendirilmesi, çok büyük bir ilim yanında bir takvayı gerektirmektedir. Bu çağdaki özellikle bazı insanların en büyük hedefi dünyevî maslahatı ve de mevcut -çağdaş- insanların heva ve hevesini tatmin etmek olduğundan, kafaları istikametli düşünme potansiyelinden yoksundur.

Beşincisi, “zayıf hadis” demek, bu sözün Hz. Peygamber (a.s.m)’e ait olup olmadığını kesin olarak bilmemek demektir. Yoksa Resulullah (a.s.m)’ın asla böyle bir şey demediği anlamına gelmediği gibi, manasının da mutlaka yanlış olduğu anlamına da gelmez. İlgili sözü söylemediği ihtimali ne kadar ise, söylediği ihtimali de o kadardır, hatta -öyle rivayet edilip geldiğine göre- söyleme ihtimali daha da kuvvetlidir.

Altıncısı, hadisleri tümden inkâr eden kimselere karşı şeriatın ikinci kaynağı kabul edilen sünneti desteklemek gerekirken, bu tür şaşalı şayialarla onların ekmeğine yağ sürmek, sünnete hizmet değildir.

Yedincisi, niyet ve nazar / bakış açısı öyle bir iksirdir ki, elması kömüre, kömürü elmasa çevirir. Buna göre, maddeci bir gözle meselelere bakıldığı zaman, manevî alanlardaki elmasları kömür olarak görme ihtimali olduğu gibi, hakikati kavramaya çalışmak yerine ön yargılı ve eleştirel bir bakışla konuya yaklaşmak halinde, altını bakır gibi algılama ihtimali de çok kuvvetlidir.

Sekizincisi, İslamî meselelerin bir kısmı akılla kolayca kavranabildiği halde, bir kısmı akıldan ziyade kalbe bakar, teslimiyet gerektirir. Bu durum, imtihanın bir yansımasıdır. Evet, çok açık bir şekilde akıl ile nakil arasında bir çelişki olursa, bu takdirde akıl esas alınıp nakil ona göre tevil edilebilir, fakat aklın da akıllı olması gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun