Yük olmadan cennet yoksa, bize yükleme demek çelişki olmaz mı?

Tarih: 12.11.2024 - 11:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bakara suresi 214 ve 286 ayetleri birbirinin zıddı değil mi?
- Amener resulü okurken Allah’ım bizi öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme diyoruz. Bakara 214’te ise sizden öncekilerin çektiklerini çekmeden cennete giremezsiniz deniyor. Bu birbirinin zıddı gibi, iki durum arasındaki bağ nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, Allah kelamında bir çelişki yoktur ve olmaz. Her bir ayetin maksadı, gayesi ve konusu farklıdır.

İlk ayet, başa gelen bela ve musibetlerde teselli söz etmek vardır, zira imtihan gereği herkesin başına bunların gelmesi normaldir, Allah’ın kanunlarından bir kanundur.

İkinci ayette ise, dörtte bir zekat, necaset bulaşan elbisenin kesilip atılması, domuz ve maymun şekline çevrilmek gibi çok özel ve çok ağır yüklerin yüklenmemesi için dua edilmesidir.

Demek ki konu, maksat ve gaye bakımından ayetler farklıdır.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

“Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, 'Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?' demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214)

mealindeki ayette, Müslümanların başına gelmiş sıkıntılara karşılık onları teselli etmek babından daha önceki ümmetlerin başına da benzer belki daha şiddetli sıkıntıların geldiği bildirilmiştir.

Bu ayetin nüzul sebebi olarak tefsir kaynaklarında şu olaylara işaret edilmiştir.

- Müslümanların Mekke devrinde müşriklerden çektiği açlık, sefalet işkence gibi eziyetler… Medine’ye hicretten sonra da Yahudilerden çektiği eziyetler yanında, Mekke’de bırakmak zorunda kaldıkları mal-mülkleri, yakın akrabalarının da sıkıntılı bir hayat sürmeleri gibi olaylar...

- Hendek savaşında gerek bazı Yahudi kabileleri gerekse diğer bazı gayrimüslim grupların Medine’yi işgal etme teşebbüsleri sebebiyle çektikleri sıkıntılar. Ve daha başka rivayet ve yorumlar gibi. (Misal. bk. Razi, İbn Kesir, Kurtubi, İbn aşur, ilgili yer)

“Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri boynumuza borç kılma! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!” (Bakara, 2/286).

Bu ayetin açıklaması “ISR” kavramının açıklaması ile mümkündür. Onun için burada kaynaklarda yer alan “ISR” sözcüğünün ne anlama geldiği ve onunla ne kastedildiği hususu önem arz etmektedir:

“ISR” kavramı, lügat bakımından “ağır yük”, “ağır sorumluluk”, “ağır mükellefiyet”, “ağır sözleşme” manasına gelir. (Msl. bk. İbn Atıye, Fahreddin Razi, Kurtubi, İbn Kesir, İbn Aşur, Meraği, ailgili yer)

Bu ayetteki duaların hepsi Allah tarafından kabul edildiği / edileceği için bu duaların kulları tarafından seslendirilmesi tavsiye edilmiştir.

Örneğin; unutkanlık-hata eseri yanlış yapmaktan sorumluluk altına girmemeleri, daha önceki ümmetler, özellikle de İsrailoğulları için söz konusu olan “ISR = ağır mükellefiyetlerden” muaf tutulmaları gibi dualarla Bakara suresi gibi en uzun bir surede miraçta nazil olan bir ayette bu dualara yer verilmesi, İslam dininin kolay ve Hanif bir din olduğuna, İslam ümmetinin diğer ümmetlerden daha üstün olduğuna, peygamberi olan Hz. Muhammed’in (asm) âlemlere rahmet olarak gönderildiğinin tereddütsüz bir hakikat olduğuna dikkat çekmeye yöneliktir. (krş. a.g.y)

Hülasa: bu iki ayet arasında bir çelişki yoktur. Çünkü:

a) 214 numaralı ayette, gayrimüslimler tarafından türlü türlü sıkıntı ve işkenceye tabi tutulmuş olan Müslümanların geçmişte hem Mekke hem Medine dönemlerindeki yaşamlarında ve ileride çekecekleri sıkıntıların bir sünnetullah olduğu, eski ümmetler için de söz konusu olduğuna dikkat çekilmiştir. (bk. a.g.y)

Yani burada Müslümanların, somut vakıalarla çektikleri sıkıntıları hafifletmek ve bir imtihanın gereği olan bu gibi sıkıntılara karşı sabretmek gereğine işaret edilmiştir.

b) Surenin 286 numaralı ayetinde ise, Müslümanların mükellef olmadığı fakat daha önceki ümmetlerin, özellikle İsrailoğullarının sorumlu tutulduğu ve “ISR” denilen ve elbisenin kirlenmiş yerinin kesilip atılması, günlük farz namazların 50 vakit olarak belirlenmesi, mallarının dörtte birini zekat olarak vermekle mükellef tutulmaları, Tîh çölünde 40 yıllık sürgün hayatına mahkum edilmeleri, domuz ve maymun kılığına sokan cezaların verilmesi gibi ağır sorumlulukların yüklenmesi gibi..

Bu açıklamalardan anlaşıldığı gibi, ilk ayet ile ikinci ayet muhteva, amaç ve maksat bakımından çok farklıdır ve bir çelişkiye de mahal yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 73
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun