Transpozanlar evrime delil mi?

Tarih: 09.07.2024 - 19:35 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Transpozonlar (zıplayan genler) nedir?
- Transpozonlar dediğimiz "zıplayan genler" evrim'in delili midir?
- "Zıplayan genler" ehli-sünnet inancı ile çelişir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, gerek rekombinasyon çalışmaları gerekse varyasyon çalışmalarını destekleyen tür içi çeşitliliğin mayoz bölünme sonucundaki krosing-over ile canlı türünün gen havuzu sınırları içerisinde kaldığı ve farklı bir tür meydana gelmediği yapılan çalışmaların sonuçlarından anlaşılmaktadır.

Canlıların eşeyli üremesi ve gelişip büyümesinde Allah’ın koyduğu büyüme ve üreme kanunları vardır. Bu kanunlar hem bitkilerde hem hayvanlarda ve hem de insanlarda hemen hemen aynıdır.

Bilindiği gibi her canlı türünün kendine özel kromozom sayısı ve buna bağlı genetik yapısı vardır. Mesela normal biyolojik bir yapıya sahip her insanda 46 kromozom bulunur.

Canlılardaki büyüme ve gelişme kanununa göre hücreler bölünerek bu gelişme ve büyüme sağlanır. Bu sırada hücrelerin bölünmesi mitoz adı verilen bölünme kanununa göre olur. Yani hücrenin bölünmesi sırasında 46 kromozomun da eşi yapılarak ikiye ayrılır. Böylece meydana gelecek iki hücrenin kromozom sayıları yine 46 olur.

Canlıların eşeyli üremesi sırasında ise üreme hücreleri belirli bir devrede mitoz bölünmenin yanında mayoz bölünme kanununa göre bölünür. Bu bölünmenin bir safhasında kromozomların eşi yapılmaz. Mevcut 46 kromozomun yarısı hücrenin bir kutbuna, diğer yarısı da diğer kutba gider. Daha sonra ikiye bölünen bu hücrenin her birisine hücre denmez. Çünkü kromozom sayısı normal hücrelerin yarısı kadardır. Bunlara gon veya gamet denir. Bu erkekte ise meydana gelen gametler sperm, kadında ise yumurta adını alır.

Her kromozom iki parçadan meydana gelir. Bu parçalara kromatit adı verilir. Bunların üzerinde genler vardır. Kromatitler DNA dizilerinden meydana gelmektedir.

Kromozomların yarılarını temsil eden bu kromatitler birbirinden ayrılırken aralarında parça değişimi olabilir. Bazı parçalar kromatitten kopup ters dönerek koptuğu yere yapışabilir. Buna inversiyon denir. Kromatit veya kromozomdan kopan parça kaybolabilir. Buna delesyon denir. Aynı kromatitin kopyası ilave edilebilir. Buna da duplikasyon denir.

İşte kromozomların yarı parçaları olan kromatitler, bir başka ifade ile DNA dizileri arasında bu şekilde parça kaybolması ya da eklenmesi ile o canlının genetik yapısında varyasyon adı verilen bir takım değişiklikler meydana gelebilir. Bu değişiklikler genelde transpozanlar veya atlayan genler olarak ifade edilmektedir.

Transpozonlar genom (canlının genetik yapısının tamamı) içinde yer değiştirerek mutasyonlara ve genomdaki DNA miktarlarında değişikliklere sebep olan DNA dizileridir.

Transpozonlar mayoz bölünmede gametlerin teşkili sırasında duplikasyon (bir kromozomun iki defa bulundurulması), delesyon (kromozom ucundan parça kaybolması) ve insersiyon (kromozomdan kopan parçanın ters dönerek aynı kromozoma yapışması) gibi kalıcı genetik mutasyonlara neden oldukları için döllenme ile sonraki nesillere aktarılarak yeni allellerin ortaya çıkmasına sebep olurlar.

Transpozonlar farklı yapı ve transpozisyon mekanizmasına göre iki gruba ayrılmaktadır.

1. DNA Transpozonları

Bunlarda bir RNA ara ürün kullanılmaz. Bu tranpozonların bazıları kendi içinde kopyalanır. Bazıları da kendini çevreleyen DNA'dan kesip çıkarılarak başka bir yere taşınarak kullanılır.

DNA transpozonlarının hareketi transpozaz enzimi ile gerçekleşir. DNA transpozonlarının bazıları "kes yapıştır" yoluyla, bazıları ise "kopyala yapıştır" yoluyla devreye sokulur.

Transpozonların hareketlerine dayanan polimorfizmler (çok şekillilik) genellikle genetik haritalamada ve DNA parmak izi çalışmalarında belirleyici bir role sahiptir. (Demirkiran et al. 2013; Kidwell 2002)

Ayrıca transpozonların, embriyonik gelişim sürecinde hücre farklılaşması ve organ gelişimi olaylarında görev aldıkları belirtilmektedir. (Okamoto and Hirochika 2001; Moran and Malik 2009)

2. Retrotranspozonlar

Bunlar bir RNA ara ürünü aracılığıyla kopyalanırlar, Retrotranspozonlar bitki genomlarında transkripsiyon ve entegresyon düzeyinde aktivite gösteren en yaygın genetik elementlerdir.

Retrotranspozonların, transkripsiyonel, translasyonel ve insersiyonel düzeylerde hareket mekanizmaları aydınlatılarak bitkilerde verim artışı ve çeşitli stres faktörlerine dayanıklılığa dolaylı etkileri olduğu yapılan çalışmalarda belirtilmektedir.

Retrotranspozonlar, genomik DNA ve onların korunmuş uç bölgeleri arasında yeni eklentiler oluşturduklarından, belirleyici olarak kullanılabilmektedir.

Transpozonlar transpozisyon olarak adlandırılan hareket mekanizmalarıyla taşınabilen ve DNA dizilerinde değişikliklere neden olan elementlerdir. Bu değişiklikler mutasyonlara ve genomdaki DNA miktarının değişmesine neden olurlar. Transpozonların genomda bulunan diğer transpozonların transpozazları aracılığıyla hareket ettikleri düşünülmektedir. (Teramoto ve diğ., 2014)

Retrotranspozonlar insersiyonel polimorfizmler oluşturduklarından polimorfizm tespitinde kullanılabilmektedir.

Tür içi çeşitliliğe sebep olan polimorfizm “bir popülasyonda veya popülasyonlar arasında bir genin allelleri ya da kromozumun homologlarıyla birleşen çeşitli fenotipik formların varlığı yani bir lokusta bir allelden fazlasının bulunması” olarak tanımlanmaktadır.

Bir popülasyondaki bir lokusta bulunan alleller en az %5 farklılık gösterirlerse polimorfik olarak tanımlanırlar.

Polimorfizm Tek Nükleotid Polimorfizmi (SNP) ile olabileceği gibi DNA transpozonları ve retrotranspozonlar gibi büyük diziler halinde de gerçekleşebilmektedir. SNP’lerin çoğu, tek bir nükleotidin bir başka nükleotidle yer değiştirmesi şeklindedir. Polimorfizm mutasyon veya rekombinasyonla meydana gelmektedir ki bu durum varyasyon olarak bilinmektedir.

İntraspesifik (tür içi) ve interspesifik (türler arası) ilişkiler ve popülasyonlar incelendiğinde varyasyonlarla birçok canlının yeni karakterler kazandığı ve bunun sonraki nesillere iletildiği bilinmektedir. Yani bu değişimlerin tür sınırını aşamadığı ve sadece tür içi varyasyondan ibaret kaldıkları gözlenmiştir.

Başta da ifade ettiğimiz gibi, gerek rekombinasyon çalışmaları gerekse varyasyon çalışmalarını destekleyen tür içi çeşitliliğin mayoz bölünme sonucundaki krosing-over ile canlı türünün gen havuzu sınırları içerisinde kaldığı ve farklı bir tür meydana gelmediği yapılan çalışmaların sonuçlarından anlaşılmaktadır. Bu sonuçlar genetik ve moleküler kurallar ile de uyuşmaktadır.

Transpozonların genetik yapıya tesirini araştırmak için ülkemizde yapılan bir araştırmada yerli çeltik çeşidi olan Kızıltan ve bunun mutasyona uğratılmış çeşidi olan Kızıltan mutant çeltik tohumları tuz stresine maruz bırakılmıştır.

Deneyler sonunda görüldü ki, retrotranspozonların tür içi çeşitliliği desteklediği ancak türler arası evrim görüşünü desteklemediği ve türler arası evrime karşı biyolojik engellerin aşılması için yeterli olmadığı görüldü. 

Retrotranspozonların genler ve diğer etmenler gibi sadece birer tür içi çeşitlilik aracı oldukları ve başta sınırlılık kanunu olmak üzere diğer bütün yaratılış kanunlarına muvafık bir şekilde hareket ettikleri kanaatine varıldı.

Tür içi çeşitliliğin varlığı iddia edilen evrimle değil, varlığı kesin olan varyasyonlarla meydana geldiği anlaşıldı.

Yapılan deneylerde retrotranspozonların tür içi çeşitliliği destekleyebileceği ancak ortam şartları ne kadar değişirse değişsin türe özgü genetik sınırların aşılamadığı anlaşılmıştır. (Kocaçalışkan ve Arvas, 2023)

Sonuç olarak;

Moleküler biyolojide transpozonlar bir mutasyon aracı olarak kullanılır. Transpozon içine girdiği geni hem çalışmaz hale getirir hem de çalışmaz hale gelmiş genin kolayca bulunmasını sağlar.

Aşırı transpozisyon bir genomu çalışmaz hale getirebileceğinden çoğu organizma transpozisyonu dayanılır bir seviyede tutacak tarzda bir mekanizmaya sahip olarak yaratılmıştır.

Bir başka ifade ile Allah her canlı türünün genetik yapısını çok korunaklı yapmıştır. Herhangi bir sebeple genetik yapının değişerek bir başka canlıyı vermesi mümkün değildir.

Dışarıdan müdahale ile bir canlının genetik yapısını büyük oranda değiştirecek tarzda bir değişiklik yapılsa bile o canlı anne karnında embriyo safhasında ölüyor. Yeni ve farklı bir canlı meydan gelmiyor.

Kaynaklar:

- Arvas, Y. E., Kocaçalışkan, İ., Ordu, E., & Erişen, S. (2022). Comparative retrotransposon analysis of mutant and non-mutant rice varieties grown at different salt concentrations. Biotechnology & Biotechnological Equipment, 36(1), 25-34.
- Demirkiran A, Marakli S, Temel A, Gozukirmizi N (2013) Genetic and epigenetic effects of salinity on in vitro growth of barley. Genetics and molecular biology 36:566-570.
- Kidwell MG, Lisch DR (2000) Transposable elements and host genome evolution. Trends in ecology & evolution 15 (3):95-99.
- Kocaçalışkan, ve Yunus Emre Arvas, Y. E. (2023). Retrotranspozonlar Evrime Değil Tür İçi Çeşitliliğe Sebep Olabilir: Çeltik Bitkisi Üzerinde Bir Araştırma. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi 7. İçinde. Editörler: Köksal, K., Özdemir, A., Özbeyaz, K. Bitlis, s.89-107.
- Moran JV, Malik HS (2009) Diamonds and rust: how transposable elements influence mammalian genomes: Conference on Mobile Elements in Mammalian Genomes. EMBO reports 10 (12):1306-1310.
- Okamoto H, Hirochika H (2001) Silencing of transposable elements in plants. Trends in plant science 6 (11):527-534.
- Teramoto S, Tsukiyama T, Okumoto Y, Tanisaka T, (2014) Early embryogenesis- specific expression of the rice Transposon Ping enhances amplification of the MITE mPing, PLOS Genetics, 10(6): 1-12.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun