KUR’ANIN IŞIĞINDA TAHIL BİTKİLERİ

Prof. Dr. Hasan KILIÇ
Bingöl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, Bingöl/TÜRKİYE,
[email protected].

     Kur'an-ı Hakîm’in asıl gayesi fenni, tarihi vb malumatları vermek değildir. Kâinattan mana-yı harfi ile yani mevcudata mevcudat hesabına değil, Allah hesabına bahseder. İnsanların nazarını imana dair saadeti ebediyenin ve haşrin vukuuna ve netice olarak ehadiyet ve vahdaniyete, yani Allah’ın varlığına ve birliğine çevirir.

      Kur’an-ı Kerim Allah’ın varlığına, vahdetine ve büyüklüğüne delil olması cihetiyle mevcudattan bahsetmiştir. Külli olan her bir ayetin müteaddit manaları ve her asra bakan yönleri vardır. Yanı sıra birkaç maksat değil, belki mahiyeti ve camiiyeti itibariyle çok maksatları içine alan Kur’an’ı Hâkim,  her şeye kıymeti nispetinde bir makam verir. Kur’an’ı Hâkim’de çok hadisat-ı cüz’iye vardır ki, her birisinin arkasında bir düstur-u külli saklanmış ve bir kanun-u umuminin ucu olarak gösteriliyor[1]. Müfessirler ayetlerin bedihi (açık) olan asli manalarını vermenin yanında, remzi ve işari haberlere de ehemmiyet vermişlerdir. İlim mütehassısları bu nevi ayetlerden sahalarıyla alakadar çok sayıda keşiflerden işaretler çıkarmışlardır.

     Kur’anın ekser ayetleri, her biri birer hazine-i kemalatın anahtarı ve birer define-i ilmin miftahıdır (anahtarıdır)[2]. Meselâ, insanlığın terakkiyatında önemli bir yer tutan elektrik[3], uçak[4], ses, görüntü ve cisimlerin nakli[5] gibi harikalar ile nihai hudutlarından enbiyaların mucizeleri ile işaretler nev’inden; nebatatın erkek-dişi olma hususiyetleri[6] ve nebatatın telkihinde (tozlaşmasında) vazife alan rüzgâr[7] vb birçok ilmî düstur ve kanunlardan da sarihan (açık şekilde) bahseden Kur’an’ın, ekser insanların esas gıdası hükmünde olan tahıllara ne suretle bakmıştır?

     Bakara 261.ayette tahıl bitkilerinin verim cihetinden ileri hududunu tayin eden bire yedi yüz gibi bir hedefin işaretinden bahsedilmektedir. Geçmişten günümüze tahıllarla bilhassa buğday ile alakalı başta bitki başına başak ve başakta tane sayısı ile alakalı yapılmış araştırmalar esas alınarak tane veriminin nihai (son) sınırı ile ıslah stratejisi vb hususlar bu ayetin ışığında değerlendirilmeye çalışılmıştır.

    Tahılların Önemi

     Yeryüzünde insanoğlunun gıda maddesi olarak istifade edebileceği yaklaşık 50.000 bitki türü olmakla birlikte, beslenme amaçlı dünya enerji ihtiyacının %60’ı buğday, mısır ve çeltik türlerinin oluşturduğu tahıl mahsullerinden temin edilmektedir[8]. Öte yandan, dünya nüfusunun enerji ihtiyacının %20’si ve dünyada tüketilen tahıl kökenli proteinin %40’ı buğdaydan temin edilmektedir[9]. Bu derece önemli bir ürünün insanlığın tarihi gelişimi içerisinde önemli bir yer tutması kaçınılmaz olmuştur. Beşeriyetin ilk yıllarında buğdayın temel besin maddesi olarak kullanıldığı arkeolojik kazılardan da anlaşılmaktadır. Nitekim Fırat ile Dicle arasını oluşturan ve ilk tarım yapıldığına inanılan “Verimli Hilal” olarak tabir edilen bölgede yapılan kazılarda 10-12 bin yıllık buğday örneklerine rastlanmıştır.

     Bitki Gen Merkezleri

     Araştırıcılar bitki gen kaynakları yönünden dünyayı önce 8 sonraları ise 9 bölgeye ayırıp, bir türün kendi gen merkezinden dünyanın diğer kıta ve bölgelerine yayılma gösterdiği konusunda hem fikir olmalarına rağmen, gen merkezlerinin bir bitki veya bitki grubunun ilk yaratılma bölgesi olduğu gerçeğini ifade etmekten çekinmişlerdir[10]  (Şekil 1).

        

     Şekil 1. Kültürü yapılan bitkilere ait gen merkezleri[11].

     Failsiz bir fiil ve müsemmasız bir isim mümkün olmadığı gibi, mevsufsuz bir sıfat, san’atkarsız bir sanat dahi mümkün değildir[12]. Harika teçhizatlarla donatılmış sanat eseri canlıların meydana gelmelerini sonsuz bir kudret ve muhit bir ilim sahibine vermeyip şuursuz tabiat ve serseri tesadüfün eseri olarak kabul etmek muhaldir. Tabiatta cereyan eden hadiseleri tabii ve kendi kendine olduğunu savunmak adeta özel tasarlanmış canlı bir halı desenini “tesadüf sonucu ortaya çıkmıştır” ihtimalini kabul etmeye benzer.

     Kâinatta iki türlü yaratmadan söz edilebilir. Evet, kâdir-i Mutlak’ın iki tarzda, hem ibda’ hem inşa suretinde icadı var[13]. Hiçten yaratma olarak tarif edilen ibda ile binlerce bitki türü aniden yaratılmışlardır. Fosil keşiflerinde de türlerin mükemmel ve günümüz bitki türlerinin organizma yapılarıyla benzer olması ve türlerin birden bire yeryüzünde görülmeleri Allah’ın ibda suretinde yoktan var etmesinin bir delilidir[14]. Nobel ödüllü Crick bir anlamda hayat mucizevi bir şekilde ortaya çıkmış olup, bunun gerçekleşmesi çok fazla şartın bir araya getirilmesi ile mümkündür ifadesini kullanmıştır[15]. Türlerin yaratılması ve ortaya çıkmasına sonsuz ilim ve kudret sahibi bir sanatkârdan başka kimin haddi var ki karışsın. Nitekim Ulukan, günümüz bitkilerinin, yabani atalarından kültür formlarına ulaşana kadar geçirdiği aşamaları tam olarak aydınlatabilecek özellikteki agro-arkeolojik delillerin yeterli olmadığını bildirmiştir[16].

     Canlıların bulundukları yerde aniden ve kademeli olarak ortaya çıkmış oldukları, gerek ayet-i kerimelerde ve gerekse fosil kayıtlarından açık bir şekilde anlaşılmaktadır.       

     “O (Allah)’dur. Gökleri, yeri ve aralarında olanları altı günde (devrede) yarattı[17].

     Öte yandan, ilkbaharın başlangıcında yaklaşık 1.8 milyon farklı türün atomlarından başka iç ve dış özelliklerini hiçten var edip genetik yapılarında toplayan bir kudretin tezahürü her an işlemektedir. Bazı türler (poliploidi vb) terkip suretiyle yaratma olarak tarif edilen inşa ile meyana getirilmiştir. Belirli bir kromozom yapı ve sayısına sahip bir türün yakın akraba bir tür veya türlerle melezlenmesi ve kromozom katlamalarıyla yeni bir türün ortaya çıkması inşa suretiyle yaratmaya örnek verilebilir. Kültür buğdaylarındaki poliploidleşme bunun en bariz örneğidir. Canlı türlerinin meydana gelmesini izah etmeye esas geçmişe dönük fosil ve agro-arkeolojik buluntular ile günümüz sitogenetik incelemeleri vb her türlü ilmi araştırmaların ayrı ayrı değerleri vardır.

     Her ne suretle olursa olsun varyasyonun kaynağı olarak gösterilen melezleme, poliploidi, mutasyon ve seleksiyonlar kâinatta hükümferma bir kudrettin tasarrufundan ayrı düşünülemez. Gerek kâinatın umumunda ve gerekse dünyamız içinde bulunan unsurlar arasında muazzam bir yardımlaşma, dayanışma, kenetlenme, cevaplaşma hakikati vardır. Kâinattaki dayanışma ve yardımlaşmanın her şeyi gören, bilen ve her şeye kudreti yeten bir Allah’ın yaratması ile olduğunu kabul etmek en suhuletli yoldur. Örneğin canlılar ile onlara enerji temin eden güneş ayrı düşünülemez. Bir bitki türünü kim yaratmış ise güneşi ve bitkiyle alakadar tüm unsurları da yaratan aynı zattır.

      Dünya Tahıl Üretimi ve Rekor Verimler

     Birinci dünya harbi sonrası zirai araştırmalara daha fazla eğilen araştırıcılar tarım ürünlerinde bilhassa verim artışında önemli rol oynamışlardır. Genetik ilimlerindeki hızlı gelişmeler ve hibrid teknolojisinin kullanımı ile mısır bitkisinde beş katına varan verim artışları sağlanmıştır[18]. Kanada da 1940-2000 yılları arasında 250 kg/da olan mısır verimi 750 kg/da’a[19], Fransa’da 1950–1984 yılları arasında 150 kg/da olan tane verimi 600 kg/da’a çıkarılmıştır[20].

     Günümüzde ise hibrid mısır tane veriminde dekara 3 ton gibi rekor verimler alınabilmektedir[21]. Dekara atılan 3.5 kg gibi bir tohumluktan yaklaşık 900 katı tane ürünü alınmış olmaktadır. Hibrid mısırdaki bu artışlardan sonra II. Dünya harbini takiben merkezi Meksika olan Uluslararası buğday mısır araştırma merkezi (CIMMYT)’nin 1943 yılında kurulmasından sonra 1960’lı yıllarda CIMMYT araştırıcılarından Dr. Norman Borlaug uygun melezleme programı çerçevesinde kısa boylu, gün uzunluğuna hassas olmayan yüksek verimli buğday çeşitleri geliştirmiştir. “Yeşil Devrim” olarak vasıflandırılan bu hadise araştırıcıya 1970 Nobel barış ödülünü kazandırmıştır. Beş yıllık bir periyod içerisinde tane veriminde 2 kat bir artış sağlanmıştır[22].

     Günümüzde ise uygulanan melez programları ve uygun yetiştirme teknikleri ile İskoçya’da 1981 yılında elde edilen rekor verim 1399 kg/da iken, 2010 yılında Yeni Zelanda’da elden edilen rekor verim 1564 kg/da olarak rapor edilmiştir[23]. Ancak söz konusu verim rakamlarını her yerde elde etmek mümkün görülmemektedir.

     Benzer bir verim patlaması da çavdarda kaydedilmiştir. Kurağa ve soğuğa mukavemeti ile dikkat çeken çavdarda hibrid teknolojisinin uygulanması ile verimde %140’lara varan artışlar kaydedilmiştir[24].

    Tahılların Taksonomisi

     Poaceae (Buğdaygiller) familyası 777 cins altında 11.461 kadar türe sahip en büyük 5. familyadır[25]. Dünyada insanların esas besinini oluşturan çeltik (pirinç) (Oryza), mısır (Zea), buğday (Triticum L), arpa (Hordeum L.), yulaf (Avena L.), çavdar (Secale L.) ve darılar (Saccharum L.) gibi önemli türler bu familyaya dâhildir. Bu familyaya dâhil türler çiçekli bitkiler formunda olup tek veya çok yıllık olabilir[26]. Tohum kabuğu meyve kabuğu ile bitişik karyopsis durumunda olup, sapları boğumlu ve ekseriya içi boştur. Saçak köke sahip bitkiler kardeşlenir ancak dallanmazlar (Şekil 2).

     Serin iklim tahıllarında çiçek topluluğu (Şekil 3) başak (spica) veya karışık salkım (Panicula) şeklindedir. Çiçekler başakçık denilen azaların içindedir. Başak, başak eksenindeki boğumlara dizilmiş başakçıkları taşır.

   

     Şekil 2. Kardeşlenme ve başaklanma safhalarındaki buğday bitkileri

 

     Şekil 3. Serin iklim tahıllarının bazı türlerine ait başak yapıları

     Buğdayda temel kromozom sayısının 7 olduğunun tespit edilmesi ve tabiatta buğdayların 2n=14, 28 ve 42 kromozom sayıları gösteren üç grup oluşturmaları[29] Ayet-i Kerim’de Bakara 261’de belirtilen 7 sayısının üzerinde durulmasının önemini artırmaktadır. Beşeriyetin ilk mekânlarından olduğu kabul edilen Mezopotamya’nın, en önemli tahıl bitkisi olarak görülen buğdayın da ilk yaratılış bölgesi olması, bu bitkinin önemini doğrulamakla birlikte Allah’ın kelam sıfatından gelen Kuran’da bir yer tutması da aynı hikmettir.

     Başta buğday ve yabanileri olmak üzere tüm serin iklim tahıllarında temel kromozom sayısının 7 ve türlere göre farklılık göstermekle birlikte somatik kromozom sayılarının 7’nin katları şeklinde olması dikkate değerdir (Tablo 1). Zira genetik materyal ifade edildiğinde başta kromozom terimi akla gelmektedir. Ebeveyne ait irsi karakterlerin bir sonraki döle aktarılmasında kromozomlara vazife verilmiştir. Kromozomlar ilk kez hücre bölünmesi araştırmaları sırasında 1880‟li yıllarda Waldeyer tarafından keşfedilmiştir[27]. Serin iklim tahılları grubuna dâhil buğday, arpa çavdar ve yulafta temel kromozom sayısı 7’dir. Bunlardan buğday kromozomları daha komplike bir yapıya sahiptir. DNA’sı 17 milyar baz çiftinden oluşan 2n=42 kromozoma sahip bir ekmeklik buğdaydaki gen sayısı da 94.000-96.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir[28]. Bu tür kompleks genetik yapıya sahip bir üründe başta tane verimi olmak üzere stres şartlarına, hastalık ve zararlılara mukavemet gibi kalite özellikleri yönünden geniş bir varyasyon yakalama imkânı da yüksektir.

     “Allah yolunda mallarını harcayanların durumu, o bir danenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz dane bulunmuş olur. Ve Allah Teâlâ dilediğine kat kat artırır. Ve Allah Teâlâ geniştir, her şeyi bilir[30].

     Ayette bitki türü sarihan belirtilmemiştir. Bölgede insanların yakından tanıdığı ve temel gıda maddeleri hükmünde olan buğday, arpa ve çavdarın dâhil olduğu tahıllardan dane diye bahsetmesi Kuran’ın Câmiiyet-i harikulâdesindendir. Söz konusu bitkiler morfolojik olarak ayette de bahsedilen manalara muvafık olarak kardeşlenme ve başak yapıları itibariyle ortak özelliklere sahiptir. Ayette yedi başaktan bahsedilmiştir. Kur’an-ı Hâkim’de yedi, yetmiş, yedi yüz gibi tabiratlar, üslubu arabîde çokluğu ifade ettiği gibi, mutlak manada da kullanılabilmektedir. Ancak ayetin devamında;  “Ve Allah Teâlâ dilediğine kat kat artırır, Allah her şeyi kuşatandır, âlimdir” denmesi başak sayısının çokluğu ifade için değil de, muayyen bir miktar için kullanıldığını söyleyebiliriz.

     Buraya kadar, ayet-i kerimelerde geçen başağın tahıllar için kullanıldığını, yedi sayısının da çokluğu ifade etmekten ziyade muayyen bir rakamı ifade ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere kantitatif özelliklerin gen bölgeleri QTL (Quantitative Trait Loci) olarak adlandırılmaktadırlar.

     QTL Gen Haritalamaları

     Günümüzde DNA ya da moleküler markörler kullanarak QTL’lerin yerlerini tespit etmek ve genom içinde dağılımını ortaya çıkarmak ve haritalamak mümkündür. Bu genlerin genom içerisinde nerede olduklarını bilmek bitki ıslahı çalışmaları açısından oldukça önemlidir. Tarım önemi olan kalıtıma bağlı özellikler için QTL’lerin yerlerinin tayini, gelecekteki genetik manipülasyonlara (yönlü değişikliklere) ve organizmalar arasında gen transferlerine imkân tanıması açısından önemlidir[31]. Tahıl genomlarındaki kromozomlar numaralandırılarak her bir kromozomun kontrol ettiği kantitatif karakterler QTL gen haritalamaları ile belirlenmeye çalışılmaktadır. Bu itibarla 7 rakamının tahıllarda 7 kromozom sayısına tevafuk ettiği gibi, hangi kromozomun hangi özelliği tayin ettiği konusunda bilgilere ulaşmak ve 7 rakamı ile olan ilişkilerine bakmak önemli görülmektedir. Bununla alakalı çalışmalardan bir kaçını özetlemeye çalışacağız.

      Röder , buğdayda 7D kromozomunun tane ağırlığını kontrol ettiğini; Tian QTL haritalamada buğdayda başakta tane adedini 2D, 2B,3A,3B, 4A, 6A ve 7D numaralı kromozomların eklemeli olarak belirlediğini; Okamoto sentetik hekzaploid buğdayda QTL haritalamada dane ve başakçık şekli ile başakçık yoğunluğunun 7D kromozomunun aynı bölgesinde olduğunu; Shahinnia arpada da başak yoğunluğunun 7H koromozomun sentromerik bölgesi tarafından kontrol edildiğini, Okamoto bu gözlemler gerek 7D ve gerekse 7H sentromerik bölgelerin hem arpa hem de buğdayda başak, başakçık ve tane morfolojisi bakımından tür içi varyasyonun kaynağı olabileceğini belirtmişlerdir[32],[33],[34],[35],[36].

     Tohumun embriyo kısmının bir hücresinin bir çekirdeğinde cereyan eden bu hadiselerin kör, serseri ve sağır tabiata havalesi mümkün müdür? Zahirde basit görünen tohumlar batını (iç) fabrikalardan müteşekkil bir cihazat ambarı olduğu anlaşılmaktadır. Zira, herşeyin bâtını (içi) zâhirinden (dışından) daha âlî, daha kâmil, daha latif, daha güzel, daha müzeyyen olduğu gibi; hayatça daha kavî, şuurca daha tamdır[37].

     Tesadüfe havalesi hiçbir cihet-i imkânı olmayan kastî ve hakîmâne bir temyiz ve tefrik, ihtiyarî ve rahîmâne bir tezyin ve tasvir mânâsı ve hakikati, o hadsiz envâ ve efratta gündüz gibi âşikâre görünüyor ve bir Sâni-i Hakîmin eserleri ve nakışları olduklarını gösterir[38].

     Tablo 1. Serin iklim tahılları cins ve türlerinden bazılarının Türkçe ve Latince isimleri ile sahip oldukları kromozom sayıları[39].

Türkçe

Latince

Kromozom sayısı

Genom

Temel

Gametik (haploid)

Somatik (diploid)

Siyez  (Kaplıca) buğdayı

Triticum monococcum L

X=7

x=n=7

2n=2x=14

AA

Gernik

Triticum dicoccum L

X=7

x=n=14

2n=4x=28

AABB

Durum (sert) buğdayı

Triticum turgidum ssp.durum

X=7

x=n= 14

2n=4x=28

AABB

Ekmeklik (yumuşak) buğday

Triticum aestivum L

X=7

x=n=21

2n=6x=42

AABBDD

Arpa

Hordeum vulgare L

X=7

x=n=7

2n=2x=14

HH

Diploid çavdar

Secale cereale L

X=7

x=n=7

2n=2x=14

RR

Tetraploid çavdar

Secale cereale L

X=7

x=n=14

2n=4x=28

RRRR

Sorguçlu (diploid) yulaf

Avena hirtula L

X=7

n=7

2n=2x=14

AA

Sorguçlu (tetraploid) yulaf

Avena barbata

X=7

n=14

2n=4x=28

AABB

Dişli (hexaploid) yulaf

Avena sativa

Avena fatua

X=7

n=21

2n=6x=42

AACCDD

     Buğday Taksonomisi

     Tetraploid ve hekzaploid buğdayların meydana geliş şeklini ortaya çıkarmak üzere çok sayıda araştırmacı tarafından yapılan sitogenetik incelemelerde B genomu konusunda bazı tartışmalar olmakla birlikte 2n=14 kromozoma sahip türlerden Triticum urartu (AA genomu) ve Aegilops speltoides (BB genomu)’in melezlenmesi sonucu Triticum dicoccoides (AABB), bunun da Aegilops tauschi (DD) ile melezlenmesi sonucu da kromozom katlanmasıyla AABBDD genomuna sahip günümüzdeki ekmeklik buğday olarak bildiğimiz hekzaploid 2n=42 kromozoma sahip Triticum aestivum türünün ortaya çıktığı bildirilmektedir[40].

     Triticum aestivum’daki genomların DNA analizleri sonucu yukarıda belirtilen türlerin genom kaynaklarıyla benzerlik gösterdiği, çok sayıda araştırıcı tarafından bildirilmiştir. Bu tür poliploidleşme ile ekmeklik buğdayın ortaya çıkması nihayetsiz bir kudret ve muhit bir ilim sahibinin inşa suretiyle bir yaratmasının sonucudur.

     “Tabiî melezleme” tabirinin sonsuz kudret ve ilim sahibi bir sanatkârın müdahalesi ve yönetimi şeklinde izah ve tarif edilmesi hadiselerin izahını daha da kolaylaştıracaktır. Yaklaşık 17 milyar baz çiftinden oluşan buğday DNA’sının doğal yollarla bir araya gelip aralarında şuurlu bir entegrasyon meydana getirmelerini kabul etmek, elektronik bir cihazın çalışmasında rol alan ve yüzlerce elemandan oluşan bir entegrenin oluşumunu şuursuz tellere isnad etmek ve mükemmel bir fiili failsiz kabul etmek kadar uzak bir ihtimaldir. Dolayısıyla sonsuz bir ilim ve kudrete sahip bir sanatkâr tarafından inşa suretinde 2n=42 kromozoma sahip ekmeklik buğdayın yukarıda sayılan hadiseler neticesinde meydana gelmesini kabul etmek en akılcı yoldur.

               

   Şekil 3. Buğday yabani formlarının yoğun görüldüğü Mezopotamya bölgesi.   

 

        

   Şekil 6. Buğday tarımını temsil eden tarihi figürler.

 

        

Şekil 4. Temel kromozom sayısı 7 olan buğdayın A, B ve D genomları 

                         

          Şekil 5. Tahıllarda tane verimi ve başlıca üç verim unsuru.

    Buğday Araştırmaları

     Yeşil devrimin esası olarak kabul edilen 1970’li yıllarda buğdayda yakalanılan verim potansiyeli sonrası buğday ile alakalı araştırma merkezleri dünyanın birçok yerinde kurulmaya başlanmış ve verimi artırmaya yönelik ilmi araştırmalar hız kazanmıştır. Tane verimi ile alakalı parametreler belirlenmiş ve bu konuda araştırmalar yoğunluk kazanmıştır.

     Türkiye’de de buğdayda üretim patlaması 1970’li yıllarda Meksika orijinli çeşitlerin yetiştirilmesi ile mümkün olmuştur. Türkiye’de 1931-1991 yılları arasında buğday veriminde sağlanan genetik ilerleme %74 olarak tespit edilmiştir[41]. Bu günkü rakamlara baktığımızda dünya buğday arzında bir fazlalık olduğunu görüyoruz. Dünyada 221 milyon hektar ile en fazla ekim alanına sahip buğdayın üretimi 752 milyon ton, tüketim 738 milyon, dünya stoklarında arz fazlası da 252 milyon ton olarak tespit edilmiştir[42].

     Dünyanın farklı bölgelerinde gıda arzında yaşanan problemler, rakamlardan da anlaşılacağı üzere ürünlerin yetersizliğinden ziyade dengesiz ve adil olmayan dağılımdan kaynaklanmaktadır[43],[44]. Dünyada kişi başına buğday tüketiminin yaklaşık 100 kg civarında olması bu sahada çalışan ilim adamlarını daha çok araştırmaya sevk etmiştir. Islahçılar, uygun yetiştirme tekniği paketleri ile birlikte biyoteknolojik yöntemleri kullanarak kısa boylu, yatmaya, hastalıklara, kurağa ve soğuğa mukavim; fertil (verimli) kardeş kapasitesi yüksek, başakta tane sayısı fazla vb verime direk etkili unsurların kombine edilmesi ile yüksek verimli çeşitleri geliştirmeye çalışmaktadırlar. Şimdiye kadar buğdayda temel verim parametreleri olan birim alanda başak sayısı, başakta tane sayısı ve tane ağırlığı esas alınarak seleksiyonlar yapılmıştır. 

     Günümüze ıslah programlarında da söz konusu 3 verim unsuru seleksiyonda hala esas parametre olarak göz önünde bulundurulmaktadır. Dolayısıyla sağlanan verim artışlarının temelinde bu 3 verim unsurunun payı büyüktür. Perry ve D'Antuono, Avustralya’da 1860 ile 1982 yılları arasında geliştirilmiş 28 yazlık buğday çeşidi üzerinde, genetik ilerlemeyi belirlemek amacıyla 20 farklı lokasyonda yürüttükleri denemelerde, yıllar itibariyle buğdayda verimin arttığını, buna en fazla metrekarede başak sayısı ve hasat indeksindeki artışların sebep olduğunu bildirmişlerdir[45],[46].

     Austin ve ark., İngiltere’de çok eski, eski, orta ve modern grupları temsil eden 13 kışlık ekmeklik buğday çeşidiyle yürüttükleri çalışmalarda çok eski çeşitler ile karşılaştırıldığında; modern çeşitlerin tane veriminde %58, metrekarede başak sayısı bakımından %14, başakta tane sayısı bakımından ise %30 daha fazla artış gösterdikleri ve aynı zamanda yeni çeşitlerin, eski çeşitlere göre 6 gün erken başaklandığı ve daha fazla biyokütle verdiklerini bildirmişlerdir.

     Araştırma sonuçlarından da anlaşılacağı üzere Bakara 261. ayette de verimi artırmada veya nihai verimi elde etmede vurgusu yapılan bitki başına fertil başak sayısı ve başakta tane sayısının esas verim parametreleri olduğu işarı olarak anlaşılmaktadır. 

     Günümüzde dünyada buğdaya olan talep artışı yıllık %1’in üzerinde seyrederken, yıllık verim artışı ise %1’in altına düşmüştür[47]. Artan nüfus yoğunluğu ile birlikte atmosferdeki sıcaklık artışı ve buna bağlı olarak bitkiler için stres şartlarının artması ile mevcut geliştirilen çeşitlerin verimlerini sürdürülebilir olmayacağı dikkate alındığında ikinci bir yeşil devrimin ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

         Bire Yedi Yüz Gibi Bir Verime Ulaşmak Mümkün mü?

     Genetik yapılarında Allah tarafından konulan verim potansiyelinin âdetullah kanunlarına riayet edilerek keşf edilip ortaya çıkarılması araştırıcıların vazifesidir. Ayeti kerime ile nihai (son) hudutlarına işaret edilen söz konusu bire yedi yüz gibi bir verime ulaşmak mümkün mü? Bu çalışmamızda yalnızca buğday bitkisi esas alınarak ayeti kerimeden işari mesajlar çıkarılmaya çalışılmıştır. Bakara 261. ayetinden potansiyel hedefleri yakalamak için arayınız bulunuz ikazı remzen anlaşılmaktadır. Son yıllarda genetik ilmindeki biyoteknolojik gelişmeler söz konusu gayeye ulaşmada kolaylık sağlamıştır. Fıtrata uygun kullanılması, insan ve hayvan sağlığına menfi bir etkisi olmaması kaydıyla gen teknolojisi verimi artırmada mühim bir rol oynayabilir. Moleküler tekniklerin ıslah programlarına entegre edilmesi, yetiştirme tekniğindeki yeni teknolojiler hedefe ulaşmada önemli vasıtalar olacağı beklenilmektedir. Yüksek verim hedefine ulaşmada araştırıcıların üzerinde önemle durduğu birim alanda başak ve başakta tane sayısının artırılmasının önemli bir unsur olduğu, söz konusu iki unsurun artırılmasına etkili diğer karakterlerin üzerinde durulması gerektiğini Bakara süresi 261. ayet müjdelemektedir. Bu ayet ayrıca ulaşılabilecek en nihai hedefi de tayin ediyor.

     Burada  سَنَابِلَ taneye ait başağı (sümbül) nazara vermesi çiçeği başak şeklinde olan başta buğday olmak üzere yakından tanıdığımız arpa, çavdar vb başak yapısına sahip bitkilerin dâhil olduğu grubu ifade etmektedir (Şekil 3). Arapça’da buğday (Hınta) (حنطه) veya Kamah (قمح) olarak isimlendirilmektedir. Ancak müfessirlerin (Hak Dini Kur’an Dili), binlerce yıldır insanlığın temel besin maddesini oluşturan buğdayı nazara vermelerinde haklılık payı vardır. Nitekim Kur’an’da bununla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:

     “Yedi sene bermu'tad ekeceksiniz, biçtiklerinizi başağında bırakınız, biraz yiyeceğinizden ma'ada (başka)”[48].

     Olayın geçtiği Mısır’da eski imparatorluk zamanından kalma buğday silolarındaki zahire artıkları ile duvarlarda buğday kabartmalarının bulunması[49] sümbül kelimesinin buğday için kullanılmış olduğu tezini kuvvetlendirmektedir.

     Ayette ektiklerinizden (bermu’tad) denmesi ve yalnızca buğday ile tâhdit edilmemesi buğday ve buğday grubunun dâhil olduğu (tahıllar) ürünler için de bu tavsiyenin cari olduğunun manası da çıkmaktadır. Zira, başta buğday olmak üzere başağında kavuzuyla birlikte saklanabilen ürünlerden çavdar, arpa, yulaf gibi serin iklim tahılları da murad edilmiş olduğu önceki başlıkta bahsedilmişti. Nhira ve arkadaşları[50], 40 farklı ekmeklik buğday genotipi ile ilgili yaptıkları denemelerde, bitki başına en az 3 en fazla 9 kardeş başak tespit ettiklerini bildirmişlerdir.  

     Elmalı, Hak Dini Kur’an Dili tefsirinde; “Dane dendiğinde daha çok buğday anlaşıldığını, modern tarım teknikleri ile bire yedi yüz mahsul elde etmenin mümkün olduğu müjdesinin yer aldığına” işaret etmektedir. Nitekim buğday veriminin artırılmasına yönelik ıslah çalışmalarında çok sayıda araştırıcı da hedeflenen verim potansiyeline henüz ulaşılamadığını belirtmektedirler.  

     Ayet-i kerimede belirtildiği üzere araştırıcılar da verimi artırmada ele alınması gereken temel unsurların birim alanda başak ve başakta tane sayısı olması gerektiği üzerinde hemfikirdirler (Şekil 5). Bitki başına fertil (verimli) başak sayısı, başakta tane sayısı ve ağırlığı gibi ana komponentler ile besin elementleri, sulama, ekim sıklığı vb agronomik yöntemlerle bir dereceye kadar artırılması mümkündür. Önemli olan genotiplerin genetik yapılarında var olan potansiyeli yakalamaktır. Hz. Muhammed (sav)’ın bir hadisi şerifi de Bakara 261. ayeti teyid etmektedir.

     ”Kişi bir ölçek buğdayı alıp öküzsüz ve sapansız ekecek, karşılığında yedi yüz ölçek buğday alacak[51].

     Hadisi şerifi hedef gösterilen verim potansiyelini yakalamaya yönelik yetiştirme tekniklerine işaretler olarak anlamak gerekir.

     Geçmişte beşeriyet birim alandan alınan mahsul verimi yerine, hasat esnasında aldığı mahsulün miktarını birim tarlaya attığı tohum miktarı ile kıyas ederek ölçüyordu. Günümüz akademik çalışmalarda ise ekilen tohum miktarı mukayese edilmeden birim alandan elde edilen mahsul miktarı esas alınmaktadır. Bununla birlikte her iki hesaplama türü de konuyu açıklamaya engel değildir. Kılıç ve Gürsoy, hadis-i şerifte belirtilen sisteme uygun toprak işlemeden doğrudan ekim sistemi ile buğdayın ekim normu verim ilişkisini belirlemeye yönelik Diyarbakır’da yürüttükleri bir çalışmada 2.3 kg/da tohum normundan, 2004-2005 üretim sezonu sulanır şartlarında 486 kg/da verim aldıklarını bildirmektedirler[52]

     Atılan tohumluk miktarı ile mukayese edildiğinde 486/2.3= 211 katı bir ürün elde ettikleri anlaşılmaktadır. Bire 700 gibi bir verimin Kuran-ı kerim’de ulaşılabilecek bir verim potansiyeline işaret ettiği anlaşılabilir. Bununla birlikte gerek ülkemizde ve gerekse dünyanın farklı ülkelerinde yapılan gerek ıslah ve gerekse yetiştirme tekniği çalışmalarında belirtilen rakama henüz ulaşılmadığı anlaşılmaktadır.

     Bu gaye ile araştırıcılar verim üzerinde etkili olan birim alanda fertil başak ve başakta tane sayısı yüksek çeşitleri geliştirip üretime kazandırma gayreti içerisinde olmalıdırlar. Başakta tane sayısını azaltmadan birim alanda başak sayısının artırılmasına yönelik ıslah çalışmaları yoğunluk kazanmalıdır. Söz konusu hedefe ulaşmak, bitki moleküler genetiğinde elde edilen bilgiler ile birlikte moleküler markör teknolojisine dayalı uygun ıslah stratejileri mümkündür. 

     Ulaşılan hedefi uygun yetiştirme teknikleri (sulama, bitki besin element takviyesi, uygun ekim yöntemleri vb) ile sürdürülebilir hale getirilmelidir.


[1] Nursi, Bediüzzaman. S. Sözler. Türkiye Diyanet Vakfı yayınları-600.  Üçüncü baskı, Ankara, 2016, s. 291.
[2] Nursi, Bediüzzaman. S. Lem’alar. Envar Neşriyat, İstanbul, 1996, s. 127.
[3] Furkan Suresi, 35.ayet.
[4] Enbiya Suresi, 81. ayet.
[5] Neml Suresi, 41. ayet.
[6] Rahman Suresi, 52. ayet.
[7] Hicr Suresi, 22. ayet.
[8] FAO, 2011. FAOSTAT. Food and Agriculture Organization of the United Nations. http://faostat.fao.org/default.aspx
[9] Anonim (2011). Buğdayla ilgili Genel Bilgiler. Tarım Bakanlığı Resmi internet Sitesi (Erişim tarihi, 11.12.2011).; Elgün A. 2017 Buğday genomu ve kalitesine endüstriyel yaklaşım.
[10] Vavilov, N.I. 1935. The phytogeographical basis for plant breeding. Theor. Basis Plant Breeding, Moscow (in Russian). 1: 17–75.
[11] Harlan JR.1971. Agricultural Origins.Centers and non centers. Science 174:468-74
[12] Nursi, Bediüzzaman. S. Şuâlar. Envar Neşriyat, İstanbul, 1995, s.145.
[13] Nursi, Bediüzzaman. S. Asa-yı Musa. s. 176.
[14] Wells J. 2000. Icons of Evolution (Science or Myth, Why Much of What We Teach About Evolution is Wrong?), Regnery Publishing, s. 37.
[15] Crick F. 1981. Life Itself: It'sOriginand Nature, New York, Simon&Schuster, , s. 192. ISBN0671255622 / 9780671255626
[16] Ulukan H. 2007. Klasik Bitki Islahı ve Genetik Mühendisliği ile Oluşturulan Değişimlere Genel Bakış. U. Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi, 21(2): 27-40.
[17] Furkan Suresi, 59.ayet.
[18] Gummadov N. 2012. kışlık ekmeklik buğdayda verim ve kalite özellikleri yönünden genetik ilerlemenin belirlenmesi doktora tezi. Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Konya.196 sayfa
[19] Bruulsema et al., 2000.
[20] Derieux, M., Darrigrand, M., Gallais, A., Barriere, Y., Bloc, D., and Montalant, Y. (1987). Estimation du progre`s gene´tique re´alise´ chez le maı¨s grain en France entre 1950 et 1985. Agronomie 7, 1–11..
[21] Hula D. 2015. National corn grovers assoiciation. NCGA announces 2015 yıeld contest winners http://www.ncga.com/news-and-resources/news-stories/article/2015/12/ncga... Erişim tarihi:11.11.2017.
[22] Evans LT.1998. Feeding the Ten Billion: Plant and Population Growth.Cambridge, UK: Cambridge University Press;.
[23] Guinness World Records, 2013.
[24] Rolf H. J. Schlegel. 2013. Rye: Genetics, Breeding, and Cultivation CRC Pres s:387.
[25] Anonim, 2017. The Plant List, Erişim tarihi. 16.11.2017.
[26] Cabi E., Çıngay B. ve Karabacak E. 2014. Tekirdağ ilinde doğal olarak yetişen buğdaygiller (poaceae barn.) familyası üzerine floristik. 22. Ulusal Biyoloji Kongresi, 23-27 Haziran 2014, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir, Türkiye Bildiri özet Kitabı..
[27] Cremer T. ve Cremer C. 1988. Centennial of Wilhelm Waldeyer's introduction of the term "chromosome" in 1888 Cytogenet Cell Genet 48:66-67..
[28] Brenchley R, Spannagl M, Hall N. 2012 Analysis of the bread wheat genome using whole-genome shotgun sequencing. Nature.491:705–710.
[29] Kihara H. 1944.Discovery of the DD-analyser, one of the ancestors of Triticum vulgare. Agric Hort 19:889–890
[30] Bakara Suresi, 261.ayet.
[31] İşçi B. 2008. Asmada QTL (kantitatif karakter lokus) analizi. Anadolu journal of AARİ, 18 (2):11–37.
[32] Röder MS, Huang XQ, Börner A 2008. Fine mapping of the region on wheat chromosome 7D controlling grain weight. Funct Integr Genomics. 2008 Feb;8(1):79-86. Epub 2007 Jun 7.
[33] Tian J, Chen J, Chen G, Wu P, Zhang H, Zhao Y 2015.  Conditional  QTL mapping of wheat  main yiedl traits. Genetic Analyses of Wheat and Molecular Marker-Assisted Breeding. Volume 2 Springer, 25 Kas 2015. 321 sayfa.
[34] Okamoto Y. and Takumi S. 2013. Pleiotropic effects of the elongated glume gene P1 on grain and spikelet shape-related traits in tetraploid wheat. Euphytica 194: 207–218.
[35] Shahinnia F., Druka A., Franckowiak J., Morgante M., Waugh R. and Stein N. (2012) High resolution mapping of Dense spike-ar (dsp.ar) to the genetic centromere of barley chromosome 7H. Theor. Appl. Genet.124: 373–384..-
[36] Okamoto Y, Nguyen AT,Yoshioka M, Iehisa JCM, and  Takumi S. 2013. Identification of quantitative trait loci controlling grain size and shape in the D genome of synthetic hexaploid wheat lines Breed Sci. 2013 Dec; 63(4): 423–429
[37] Nursi, Bediüzzaman. S. Mesnev-i Nuriye, 62.
[38] Nursi, Bediüzzaman. S. Şualar, 115
[39] Poehlman J.M. 2013. Variation in chromozome number..Breeding Field Crops Springer Science & Business Media, 17 Nis 2013 - 724 sayfaSayfa.87
[40] Özberk İ., Atay S., Altay A., Cabi E., Özkan H., Atl A.2016 Türkiye'nin Buğday Atlası / Wheat Atlas of Turkey (Edit. Kalem S ve Dural B)  WWF-Türkiye  ISBN: 978-605-9903-07-3. Sayfa 85.
[41] Zencirci N ve Baran İ. 2015. Kuru tarım alanları için geliştirilen ekmeklik buğday çeşitleri ile sağlanan genetik ilerleme üzerine bir araştırma Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü, 1 (1), Ankara.
[42] TMO, 2016. 2016 Yılı hububat raporu. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü. http://www.tmo.gov.tr..
[43] Erbas M. ve Arslan S.2012. Açlığın Önlenmesi ve Gıda Güvencesinin Sağlanması Gıda Mühendisliği Dergisi 36:5059.
[44] Güneş E. 2017. Gıda sanayii ve açlık sorunsalı. Dünya Gıda. E dergi. Dünya Süper Veb Ofset "Globus" Dünya Basınevi Sayı 10. http://www.dunyagida.com.tr/kose-yazisi/gida-sanayii-ve-aclik-sorunsali/....
[45] Perry, M. W. and D’antuono, M. F., 1989. Yield ımprovement and associatedç characteristics of some australian spring wheat cultivars ıntroduced between 1860 and 1982. Australian Journal of Agricultural Research, (Australia), 40 (3): 457-472.
[46] Austin, R. B, Margaret A. F and Morgan C. L., 1989, Genetic improvement in the yield of winter wheat: a further evaluation, The Journal of Agricultural Science (1989), 112: 295-301.
[47] Reynolds, M. P., Rjaram, S. and Sayre, K.D., 1999, Physiological and genetic changes of irrigated wheat in post-green revolution period and approaches for meeting projected global demand. Crop Sci., 39, 1611-1621.
[48] Yusuf süresi 47. Ayet.
[49] Gürbüz, A. 1992. Hz. Yusuf Mısır’da. Zafer İlim Araştırma Dergisi sayı 187.
[50] Nhira C., Mapiki A.,Rankhumise P. 2008.Wheat productivity in Swaziland. Land and Water Management in Southern Africa:Towards Sustainable Agriculture. proceedings of the inaugural scientific symposium of the SADC Land and Water Management Applied Research and Training Programme, held in Lilongwe, Malawi, on 14-16 February 2006 668.p
[51] İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, Seda yayınları, s. 184. Nuaym bin Hammad. El Fiten, cilt 2 sayfa 579 Hadis no:1619
[52] Kılıç H ve Gürsoy S. 2010. Effect of seeding rate on yield and yield components of durum wheat cultivars in cotton-wheat cropping system Scientific Research and Essays, 5(15):2078-2084.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun