Suhufların içinde hangi bilgiler vardı?

Tarih: 24.03.2016 - 07:20 | Güncelleme:

Soru Detayı

- 104 kitap nedir?
- Ebu zer’den rivayet edilen 100 suhuf yani 104 kitap hadisi sahih mi?
- Suhuf ne demektir?
- Suhuflar hakkında bilgi verir misiniz? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kaynaklarda yer alan ve zayıf olduğu kabul edilen bir rivayette Ebû Zer el-Gıfârî’nin Allah’ın resullerine kaç kitap gönderdiği sorusuna Hz. Peygamber (asm) 104 cevabını vermiş, bunlardan on sahifenin Âdem’e, elli sahifenin Şît’e, otuz sahifenin İdris’e, on sahifenin İbrahim’e verildiğini, ayrıca Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an’ın indirildiğini belirtmiştir. (bk. Taberî, Târîħ, I, 312-313; Suyutî, ed-Dürrü'l-mensür, VIII, 489; Alusî, Rühu'l-meani, XV, 141-142; Zemahşerî, VI, 360)

Sahife kelimesinin çoğulu olan suhuf, dar bir çevrede, küçük topluluklara, ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde indirilen birkaç sayfadan oluşmuş küçük kitap ve risalelere denilir.

Kur’an-ı Kerîm'de Hz, İbrahim ve Hz. Musa'ya indirilen sayfalardan bahseden iki ayet vardır. (Necm 53/36-37; el-A'lâ 87/14-19) Bunun dışında Kur'an'da ve mütevatir hadislerde suhuf ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır.

Kur’an’da suhuf kelimesi önceki peygamberlere Allah tarafından gönderilen kutsal metinleri (Tâhâ 20/133; Necm 53/36-37; A‘lâ 87/18-19), Kur’an’ın kendisini (Abese, 80/13; Beyyine, 98/2-3) ve insanların amellerinin ilâhî kayıtlarını (Tekvîr, 81/10) ifade etmek için kullanılmıştır.

Önceki peygamberlere indirilen kutsal metinler “ilk sahifeler” (Tâhâ 20/133; A‘lâ 87/18) veya “İbrâhim ve Mûsâ’nın suhufu” (Necm 53/36-37; A‘lâ 87/19) diye isimlendirilmiştir.

Kur’an’da geçen “zübür” kelimesi (Âl-i İmrân, 3/184; Şuarâ, 26/196; Fâtır, 35/25) “kitap” manasındaki zebûrun çoğulu olup, suhuf ile aynı anlamdadır. Ancak zebur kelimesinin Hz. Davud’a indirilen kitabın ismi olarak kullanımı yaygınlık kazanmıştır. (Lisânü’l-Arab, “zbr” md.)

Hz. Şît’in kendisine ve babasına gönderilen suhufu bir araya getirerek bunlarla amel ettiği (İbnü’l-Esîr, I, 54), kendisine indirilen suhufta hikmet, kimya, simya, riyazi ilimler ve bazı sanatlardan bahsedildiği nakledilmiştir.

Hz. İdris’e indirilen suhufta semavî sırların, ruhanîlere hükmetme yöntemlerinin ve yıldızlar ilminin açıklandığı belirtilmiştir. (Nişancızâde, I, 121, 124-125)

 Ebû Zer el-Gıfârî’nin Hz. İbrâhim’e gönderilen suhufun içeriği hakkındaki sorusuna Resûl-i Ekrem bunun dinî-ahlâkî mesellerden ibaret olduğu cevabını vermiştir. (Taberî, Târîħ, I, 312-313; Süyûtî, ed-Dürrü’l-menŝûr, XV, 378)

Hz. Musa’ya Tûr’da verilen ilâhî emir ve öğütleri içeren levhalar (elvâh, A‘râf, 7/ 145, 150, 154) bazı ayetlerde kendisine verildiği ifade edilen suhufla (Necm, 53/ 36; A‘lâ, 87/19) eş anlamlı olmaktadır. (Fahreddin er-Râzî, XXIX, 14)

Bu levhaların sayısının on, yedi veya iki olduğu rivayet edilmiştir. Bunların malzemesinin Cebrail’in getirdiği ve zümrüt yahut kırmızı yakuttan olduğu veya sert kayalar olup Allah’ın emriyle Musa’nın Allah’ın kelamını bunların üzerine kendi elleriyle oyduğu yahut üzerinde Tevrat’ın yazıldığı, gökten inen ve 10 arşın uzunluğunda tahtalar olduğu görüşleri ileri sürülmüştür. Levhaların içeriğine dair ayette geçen “her şey hakkında öğüt ve açıklama” ifadesi (A‘râf, 7/145), İsrailoğullarının dinî bakımdan ihtiyaç duydukları öğütler ve hükümlerin açıklanması şeklinde tefsir edilmiştir.

Yine bu levhalarda, “Ben rahman ve rahim olan Allah'ım. Bana hiçbir şeyi ortak koşmayın. Yol kesip eşkıyalık yapmayın. Adımı anarak yalan yere yemin etmeyin … Öldürmeyin, zina etmeyin, ebeveyninize itaatsizlikte bulunmayın.” ifadelerinin yer aldığı aktarılmıştır. (Zemahşerî, II, 508)

Necm ve A‘lâ surelerindeki ilâhî mesajın Hz. İbrâhim’in ve Hz. Musa’nın suhufunda yer aldığını bildiren ayetlerle (Necm, 53/36-37; A‘lâ, 87/ 18-19) ilgili olarak İbn Abbas’a dayanan bazı rivayetlerde bu iki surenin adı geçen peygamberlerin suhufunda mealen bulunduğu kaydedilmektedir. Ayrıca Hz. Muhammed’e indirilen bazı ayetlerin (Tevbe, 9/112; Müminûn, 23/1-11; Ahzâb, 33/35; Meâric, 70/23-33) Hz. İbrahim’e de indirildiği rivayet edilmektedir. (Süyûtî, el-İtkān, I, 125-126)

Bir kısım hadisçiler tarafından zayıf bulunmakla birlikte birçok kaynakta yer alan bazı hadislerde Hz. İbrâhim’e verilen suhuf ile Tevrat, İncil, Zebûr ve Kur’an’ın ramazan ayında indirildiği bildirilmektedir. (Taberî, Câmiu’l-beyân, III, 189; Süyûtî, ed-Dürrü’l-menŝûr, II, 231-232)

Kur’an’da Mekke’nin ileri gelenlerinden bazı müşriklerin, iman etmek için Allah tarafından özel olarak kendi adlarına düzenlenmiş mesajlar içeren, açılmış (okunmaya hazır) sahifeler gönderilmesini talep ettikleri ve bunun kabul edilemez olduğu anlatılmaktadır. (Müddessir, 74/52)

Yine kıyamet günü vuku bulacak olaylar anlatılırken “amel defterleri” anlamında suhufun açılıp ortaya konulacağına dikkat çekilmektedir. (Tekvîr, 81/10)

Kur’an’da değerli, yüce ve tertemiz vasıflarıyla nitelenerek övülen suhufla (Abese, 80/13-14) kastedilenin ise Kur’an veya önceki peygamberlere gönderilen suhuf ya da levh-i mahfûz olduğu şeklinde farklı tefsirler yapılmıştır. (Taberî, Câmiu’l-beyân, XXIV, 108; Zemahşerî, VI, 315; Fahreddin er-Râzî, XXXI, 59)

Kur’an’ın tertemiz suhuf şeklinde nitelendirildiği bir başka ayette ise (Beyyine, 98/2) tertemiz vasfının “yalan, nifak, şüphe ve sapkınlıktan uzak olma” anlamına geldiği belirtilmiştir. (Kurtubî, XX, 142; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Suhuf md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun