İnsanlığın başlangıcı, yazının tarihçesi ve Kutsal kitapların yazılması? Gerçekten insanlar kabataş yontma veya cilalı devirleri yaşadılar mı; bu çağların evrim teorisi ile alakası var mıdır?..

Tarih: 13.03.2012 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Bunların nedeni, tarihi bilgilerin belli bir zamana kadar ulaşması, ondan öncesi hakkında kesin bir bilginin olmamasıdır. Resmi tarih de bu bilgilere göre yazılmaktadır. Peygamberlerden ve onların hayatından bahseden eserler ise, insan bilgisine değil vahye dayanmaktadır. Bu bilgileri Allah elçilerine bildirmesi sayesinde öğrenmekteyiz. Bu açıdan resmi tarih ile dini kaynaklı bilgiler arasında farklılıklar olabilmektedir. Bir Müslüman bu bilgileri beraber değerlendirmeli ve ona göre anlatmalıdır.

Allah Hz. Adem (as)'e bütün varlıkların ismini dünyaya göndermeden önce öğretmiştir. Cennet lisanın Arapça olduğunu hadislerden anlıyoruz. (Feyzü'l-Kadîr, 1, 178 Hadis no: 225; Mevâhib-i Ledünniye, 1, 276) Bu bakımdan Hz. Adem (as) de ilk olarak cennette yaşadığı için Arapça konuşuyordu denilebilir. Başka meslek erbabı olmadığına göre Hz. Adem (as) ihtiyacı olan her mesleği icra ediyordu. Allah Hz. Adem (as)'i dünyada yaşayabilecek bilgi ve becerilerle donattıktan sonra dünyaya göndermiştir.

İnsanların ilk devri, vahşet değil, aksine ilk medeniyetti. Bu ilk medeniyet dersini de insanlara hak peygamberler vermişti. İnsanlara ilk din dersini verenler (yani tek Allah inancını öğretenler), nasıl peygamberler olduysa, ilk medeniyet dersini de insanlara, bu peygamberler vermişlerdi.

Şu kadar var ki, peygamberlerden bu ilk medeniyet dersini almış bulunan insanlar, sonra bu medeniyetten uzaklaşa uzaklaşa ilk dersi unutarak vahşi olmuşlar, daha sonra tekrar medeniyete girmişlerdir.

Cevap 2:

Yazı, söylenen sözcüklerin kayda geçirilmesi yöntemidir. Çoğu tarihçiye göre insanlık tarihinin en önemli buluşu olan yazının, ilk olarak M.Ö 3000 yıllarında Sümerliler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Hatta bilenen tüm yazı türlerinin Sümer yazısından kaynaklanmış olması kabul edilmektedir. Ancak, bu günkü şekliyle olmasa bile, yazının, ilk insan Hz. Adem (as) tarafından kullanılmış olması da ihtimalden uzak değildir. Bu ihtimali destekleyen bazı rivayetler de vardır.

Ayrıca, Allah Teâlâ'nın kullarına yol göstermek ve aydınlatmak üzere peygamberine vahyettiği sözleri yazılı bir metin olarak sunmamaktadır. Dolayısıyla, yazının ilk olarak Sümerliler tarafından kullanılmaya başlaması Hz. Adem’e (a.s.) gelen ilahi vahye tezat teşkil etmemektedir.

Bununla birlikte, İlâhî kitaplar Allah kelâmı olmak bakımından aralarında farklılık bulunmamasına rağmen, hacimleri ve hitap ettikleri kitlenin büyüklüğüne göre, suhuf ve kitap olmak üzere ikiye ayrılırlar.

Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. İbrâhim (as) ve Mûsâ (as)'ya indirilen sayfalardan bahseden iki âyet vardır (Necm, 53/36-37; A‘lâ 87/14-19). Bunun dışında Kur'an'da ve mütevâtir hadislerde suhuf ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır.

Ebû Zer'den rivayet edilen bir zayıf hadise göre sayfaların sayısı yüz olup şu peygamberlere indirilmiştir: Hz. Âdem'e on sayfa, Hz. Şît'e elli sayfa, Hz. İdrîs'e otuz sayfa, Hz. İbrâhim'e on sayfa (bk. Süyûtî, ed-Dürrü'l-mensûr, VIII/489; Âlûsî, Rûhu'l-meânî, XV / 141-142). Bugün bu sayfalardan elimizde hiçbir şey yoktur.

Suhufa göre daha hacimli ve kitap şeklinde olan ve evrensel mesajlar içeren ilâhî kitaplar ise Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an olmak üzere dört tanedir.

Kur'ân-ı Kerîm, kendinden önceki kitapları tasdik etmiş, fakat onların koymuş olduğu bazı hükümleri ortadan kaldırarak yeni hükümler getirmiştir. Mümin olabilmek için, Hz. Peygamber (asm)'e ve ona indirilen Kur'an'a uymayı ısrarla vurgulamıştır (bk. Âl-i İmrân 3/31; Nisâ, 4/47; Mâide, 5/15; En‘âm, 6/153; A‘râf 7/3).

Kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamberlere kitaplar indirildiğine ve bu kitapların içeriğinin tümüyle doğru ve gerçek olduğuna inanmak demektir. Yüce Allah,

"Ey iman edenler, Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam mânasıyla sapıtmıştır." (Nisâ, 4/136)

buyurarak, kitaplara inanmanın bir iman esası olduğunu belirtmiştir. İslâm'da iman esasları birbiriyle bağlantılı ve birbirinden ayrılmaz olduğu için kitaplara iman diğer esaslardan ayrılmaz. Allah'a inanmak, bizi O'nun birer yol gösterici olan peygamberler gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Peygamberlere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarıdır.

Bizler bugün kitapların şu andaki şekillerine değil, Allah'tan gelen bozulmamış şekillerine inanmakla yükümlüyüz. Çünkü ilâhî kitaplara inanmadıkça kişinin imanı gerçekleşemez. İlâhî kitaplardan bir kısmı tamamen kaybolmuş, bugün için elimizde ondan hiçbir şey kalmamıştır. Hz. İbrâhim (as)'in sahifeleri böyledir. Tevrat, Zebur ve İncil ise zamanla insanların iyi veya kötü niyetli müdahaleleri sonucu değişikliğe ve bozulmaya uğramıştır. Allah'ın vahyettiği şekilde varlığını korumuş, hiçbir bozulma ve değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da bu özelliğini sürdürecek olan yegâne kitap Kur'ân-ı Kerîm'dir:

"Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik. Elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr, 15/9)

ayetiyle Allah, insanlara Kuran'ın ilâhî koruma altında bulunduğunu ve kıyamete kadar değişikliğe uğramadan kalacağını bildirmektedir.

İlave bilgiler için tıklayınız:

İnsanlığın ilk devri vahşi miydi? İlk insan Hz. Adem okur-yazar mıydı?

İnsanlık tarihi ne kadardır?..

Evrim (Konuları Dosyası)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun