Şehitler öldüklerini bilmiyorlar diye biliyorum, öyle değil mi?
“Keşke, derler Cennette hayatta olup, rızıklandırıldığımızı biri dünyadaki kardeşlerimize haber verse. Ta ki, cihaddan geri kalmasınlar, savaş esnasında kaçmasınlar." (Cenab-ı Hak)
Değerli kardeşimiz,
İlgili ayetin meali şöyledir:
“[Kavmi onu (Habib-i Neccar’ı) öldürdüler de kendisine:] 'Cennete gir!' denildi. (O da:) 'Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrâm edilenlerden kıldığını bilselerdi!' dedi.” (Yasin, 36/26-27)
Burada cennetlik olduğu müjdesi verilen veya bizzat cennete konulan kimsenin (öldüğünü bildiğini ima eden) sözlerine yer verilmiştir. (Taberi, Zemahşeri, Razi, Kurtubi, ilgili yer)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilakis onlar diridirler. Rablerinin katında rızıklanmaktadırlar.” (Al-i İmran, 3/169)
mealindeki ayette ise, şehitlerin ölmeyip diri olduklarına işaret edilmiştir.
Bu iki ayet arasında -ayetlerin zahir ifadelerine göre- bir çelişki var gibi görünüyor. Ancak, tahkik edildiğinde bu çelişkinin olmadığı görülür, şöyle ki;
- Yasin suresinde, şehidin “ölüp ölmediğine” dair açık bir ifade yoktur. Çünkü, ileride / kıyamet günü cennete gideceği bilgisiyle müjdelenmesi veya doğrudan Berzah âlemindeki cennet-misal bir yere yerleştirilmesi (krş, adı geçen tefsirler), öldüğünü hissetmeden başka güzel bir diyara naklettirildiğini düşünmesi mümkündür. “Keşke kavmim bilseydi...” ifadesinden ölümü değil, Allah yolunda yaptığı cihadın bir mükâfatı olarak başka bir yere (Berzah alemindeki cennet-misal bir hayata) yerleştirildiğini... anlamak da mümkündür.
- Al-i İmran suresindeki ayette ise, şehitlerin “bilinen normal ölüler gibi ölmediklerine” işaret edilmiştir. Şehitlerin de öldürülmekle öldüklerini gözle görüyoruz. O halde ayette “ölüler sanmayın” mealindeki ifadeyi, diğer ölülerden farklı bir berzah hayatını yaşadıklarını kabul etmek zorunluluğu vardır.
- Kuvvetli ihtimalle Bediüzzaman Hazretleri bu ayetin ifadesine dayanarak “şehitlerin diğer ölülerden farklı olarak öldüklerini bilmediklerine” dair gerçeğin altını şu ifadelerle çizmiştir:
“Nass-ı Kur'anla şühedanın, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarîk-ı hakta feda ettikleri için, Cenab-ı Hak kemal-i kereminden onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı Âlem-i Berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar... yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar... kemal-i saadetle mütelezziz oluyorlar... ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar. Ehl-i kuburun çendan ruhları bâkidir, fakat kendilerini ölmüş biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saadet, şühedanın lezzetine yetişmez.” (bk. Mektubat, s. 6)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Şehitlerin öldüğünü bilmemesi, Al-i İmran 170. Ayete aykırı olmaz mı ...
- Allah Teala şehitler için, "Onlara ölü demeyin, çünkü onlar ölü ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- What are the frequently asked questions about zakat and fitrah and their answers?
- What can be done as charity, prayer and favor for a dead person? What supplications and chapters along with the chapter of Yasin should be read to decrease a dead person’s penalty in the grave?
- Frequently asked questions about Zakat and their answers
- Is the money a person spends for his parents, wife, children, brothers and sisters regarded as infaq (charity)?
- What is the importance the religion of Islam gives to solidarity/helping others?
- How can I increase my love of Allah and the Prophet in me? I want my love toward them to be bigger.
- How did the Prophet spend his twenty-four hours? What was his daily life like?
- Can it be proved that Islam is a religion of love, peace and tolerance? Can you give examples about it?
- Abu Talha (r.a.)
- Salman al-Farisi (r.a.)