Ölüleri vesile kılmanın yanlışlığına, Nahl suresi 20 ve 21. ayetler cevap olabilir mi?
- Bazı tasavvufi ekollerde:
1. Ölülerden medet umma,
2. Onların dünya hayatında tasarruf sahibi olduklarına inanma,
3. Onları duaya vesile etme gibi inanç ve uygulamalar görüyoruz.
- Bunlara Nahl suresi 20 ve 21. ayetler cevap olabilir mi?
- Vesile etme hususunda da İmam Azam'ın "Dua eden bir kimsenin 'Filanın hakkı için, nebilerin hakkı için veya beytül haram ve meşaril haram hakkı için senden istiyorum.' demesi haramdır." (Allame Alıyyül karı, şerhu fıkhı ekber s.198) diye bir cevabı var mıdır?
Değerli kardeşimiz,
İslam inancına göre, ölüp berzah alemine göçenler de diridirler, ruhları bakidir; berzah hayatına geçmişlerdir. Onları yok olmuş gibi kabul etmek ve buna göre hüküm vermek asla doğru değildir.
Nitekim bir ayette şöyle buyurulur:
"Nihayet onlara ölüm gelip çatınca tekrar tekrar şöyle diyecekler: 'Rabbım beni dünyaya geri gönder, tâ ki ben zâyi ettiğim ömrüm mukabilinde iyi amel ve harekette bulunayım.' Hayır onun söylediği bu söz hakikatte boş laftan ibarettir. Önlerinde ise diriltilip kaldırılacakları güne kadar (dönmelerine mani) bir engel (berzah) vardır." (Mû'minun, 23/100)
Bu ayetten anlamaktayız ki ruhlar ölmemekte, cesedin ölümünden sonra, İslâmî ıstılahta berzah denilen bir âlemde yaşamaktadırlar.
Ayrıca Nahl Suresinin ilgili ayetleri, soruda geçen konulara bir reddiye değildir. Ayetlerin mealleri şöyledir:
"Onlann, Allah'ın dışında taptıkları varlıklar hiçbir şey yaratamazlar, onların kendileri yaratılmıştır. Onlar canlı değil ölüdürler; insanların ne zaman diriltileceklerini bilmezler."(Nahl, 16/20-21)
Bu ayetler, soruda geçen konuya bir reddiye olmaz.
Putperestlerin taptıkları varlıklar hakkında, aslında genellikle canlı varlıklar için geçerli olan "ölü" kelimesinin kullanılması, ayrıca onların diriltilmelerinden söz edilmesi bu iki âyet hakkında farklı yorumlar yapılmasına yol açmıştır:
a) Eski tefsirlerdeki yaygın yorum bizim mealde tercih ettiğimiz şekildedir. Çünkü tanrılığın, temel niteliklerinin başında hayat sıfatı gelir; putperestlerin, kendisi canlı olmayan bir varlığı tanrı kabul edip ondan yardım beklemeleri, kurtuluş ummaları akıl kârı mıdır?
b) İkinci bir yorum da şöyledir: Bazı nesneleri yontarak, şekillendirerek bu putları insanlar yapar; oysa putlar böyle bir şey yapıp yaratmaya muktedir değildir; dolayısıyla bunlar, kendilerini yapan putperestlerden daha âciz birtakım cansız nesnelerden İbarettir. Canlıların (insanların) dahi bilemediği dirilme vaktini bu nesneler nasıl bilebilir?
c) Burada müşriklerin taptıkları veya dua ve niyazda bulunduktan şeylerin melekler olabileceği de düşünülmüştür. Çünkü müşrikler, melekleri Allah'ın kızları sayarak onlara tanrısal fonksiyonlar yüklerlerdi. Bu durumda "Onlar canlı değil ölüdürler" şeklindeki kısım, insanlar gibi meleklerin de ölümlü varlıklar olduğu anlamına gelir.(bk. Zemahşeri, ilgili ayetlerin tefsiri)
d) "Onlar canlı değil ölüdürler" ifadesi mecaz sayılarak, bundan inkarcıların kastedilmiş olabileceği de ileri sürülmüştür. Şu halde buradaki ölümden, cansızlıktan maksat inkâr sapkınlığıdır; çünkü inkâr, ölüm gibi bir şuursuzluk, akılsızlıktır.(İbn Atıyye, ilgili ayetin tefsiri)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Dua ederken vesile kılmak, evliyalardan medet istemek hakkında bilgi verir misiniz?
- Ebu Hanife tevessüle karşı mıdır? Onun, "Falanın hakkı için." diye dua etmenin mekruh olduğunu söylediği iddia edilmektedir? Eğer doğruysa biz Hanefiler neden halan dualarımızda 'falanca hakkı/hürmeti için...' diye dua ediyoruz?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah Peygamberimize kendisinden önceki kitaplara uymasını emretmiş midir?
- Kur'an'da put ismi olarak geçen isimler var mıdır?
- Münker ve Nekir melekleri hadiste geçiyor mu?
- Ebabil Kuşları, bir hastalık olarak tanımlanabilir mi?
- Zenciler, Hz. Nuh'un oğluna bedduasından dolayı mı yaratıldı?
- Hikmet Kur'an’ın bir ismi ise, Sünneti de içine aldığı nasıl açıklanabilir?
- Cin suresi 5. ayette geçen "Allah" ve "sanmak" arasında nasıl bir açıklama yapılabilir?
- Bütün peygamberlerin öğretileri, inanç esaslarında bir midir?
- Selmân-ı Fârisî gibi bazı sahâbîler, abdestsiz Kur'ân'ın tutulabileceği kanısında mıdırlar?
- Biz şüphe etmeye İbrahim'den daha layığız, hadisi ne manaya geliyor?