Evlenmek istiyorum demek terbiyesizlik olur mu?
- Evlenme çağındaki harama düşmek istemeyen bir genç kız ne yapmalı?
- Bunu ailesine, babasına söylemeli mi? Söylerse bu "terbiyesizlik" mi olur?
- Bildiğim kadarıyla hanım sahabilerden böyle bir talepte bulunan yok, bu yüzden söylenmesi doğru olur mu olmaz mı?
- Bir de söylemesi durumunda ailesi "daha küçüksün" "Okulun bitsin sonra" Gibi söylemlerle evlilik kapısını açmazlarsa ne yapmalı?
- Yaşadığımız dönem malum. Günümüzde her genç kızın mutlaka en az bir tane sevgilisi oluyor. Bu durumda kişi harama düşmeden helal yolla ihtiyacını gidermek isterken karşısına çıkan bu gibi durumlarla nasıl başa çıkmalı? Ne yapmalı?
- Elbette sabretmeli lakin herkes kollarında sevdiği ile gezerken sabretmesi epey zor bir durum. Böylesi bir halde yaşanan herhangi bir olayda aile kızı günaha sürüklemiş olur mu?
- Ah bir de, kızın ısrarla ailesine evlenme talebinde bulunması terbiye dışı bir davranış olur mu?
- Ne yapılmalı yol gösterirseniz çok sevinirim.
Değerli kardeşimiz,
Evlenmek bir insanın biyolojik, psikolojik, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayan çok değerli ve esaslı kurumdur. Bundan dolayı kişinin evlenmek istemesi ve bu isteğini yakın çevresine iletmesi gayet normaldir. Bu ne günahtır ne de ayıptır.
Evliliğin huzurlu devam etmesi ve ondan beklenen faydaları verebilmesi ancak uygun şartların yerine getirilmesi ile mümkündür.
Bu çerçevede size tavsiyemiz:
1. Uygun Bir Üslupla Ailenizle Konuşun
İslamiyet, Allah’ın helal kıldığı, dinimizin meşru kabul ettiği hiçbir konuda konuşmayı haram kılmamıştır. Dolayısıyla evlilik gibi dinimizin teşvik ettiği bir kurum için konuşmak da asla terbiyesizlik olamaz.
Ancak aile büyükleri ile herhangi bir konuyu konuşurken nasıl ki üslubumuza, ses tonumuza, seçtiğimiz kelimelere dikkat ediyorsak, evlilik konusunu da konuşurken aynı hassasiyeti, hatta daha fazlasını göstermemiz gerekir. Yani evlilik konusunu bir arkadaşımızla konuştuğumuz gibi, anne-babamızla konuşmayız.
Bununla beraber, dinimiz, kesin olarak helal veya haram şeklinde ifade edilmeyen birçok davranış şeklini, dinin temel felsefesine ters olmamak kaydıyla gelenekler, örf ve âdetlere bırakmıştır.
Burada sizin yaşadığınız çevrede evlilik konusunun açıkça konuşulması yanlış ve edebe aykırı görülüyorsa, konuyu anne-babanıza aile bireylerinden bir başkası aracılığı iletebilirsiniz. Mesela abla, abi, yenge, teyze, hala vb.
2. Evlilik İçin Uygun Yaşta Olmak
İslam dinine göre bir evliliğin gerçekleşmesi için olmazsa olmaz şartlardan en önemlisi kişinin akıl baliğ, yani ergenlik çağına girmiş olması gerekir. Ancak bu, sağlıklı bir evlilik için her zaman tek başına yeterli olmayabilir. Çünkü kız çocuğunun, evlilikten beklenilen faydaları sağlayabilmesi ve mutlu olabilmesi; ancak kocasının ve kendisine ait olan evinin, eşlik ve annelik sorumluluğundan tutun, misafir ağırlamaktan, mutfak işleri, evin her türlü bakım ve hijyeni vb gibi sorumlulukları ve ayrıca aile içinde ortaya çıkması muhtemel sıkıntılara çözümler üretecek olgunlukta ve bir çocuğun bakımını üstlenebilecek yetkinlikte ve donanımda olması gerekir.
Nitekim birçok genç, evliliğin sadece aşk ve cinselliğe bakan yönüne odaklanarak evlilik yaptıkları için evlendikten kısa bir zaman sonra tükenme sendromu yaşayarak maalesef boşanmanın eşiğine gelmektedirler.
Sizin durumunuzu bilmiyoruz. Ancak bu çerçevede size öncelikle kendinizi evlilik kurumuna maddi ve manevi hazırladıktan sonra, yani evli olmanın her türlü sorumluluğunu yerine getirecek bir olgunluğa geldikten sonra evlenmeyi düşünmenizdir.
3. Ailenizin Kaygılarını Anlayın
Anne-babalar, bazen yanlış düşünebilirler. Ancak çocukları söz konusu olduğunda takındıkları temel motivasyon, kaygıdır. Bu hiç değişmez. Bu kaygının altında, çocuklarının dünya ve ahiret saadetinin zarar görme ihtimali vardır.
Onlar evliliğinize karşı geliyorlarsa, kızmadan, inatlaşmadan onları anlamaya çalışın. Haklı olabileceklerini hesaba katarak itirazlarını tekrar tekrar gözden geçirin.
4. Kişinin Kaldıramayacağı Yük Yoktur
Karşı cinsten birisi ile beraber olmak ve mutlu bir yuva kurmak elbette insanoğlunun en doğal ihtiyaçlarından birisidir, ama ekmek, su ve hava gibi bir ihtiyaç değil. Yani karşı cinsten birisi olmadan da insan yaşayabilirsiniz, çünkü Allah hiç kimseye kaldıramayacağı bir yük yüklemez. Bu süreçte kendinize hakim olabilir, sabredebilirsiniz.
Burada size düşen şey, haramlardan kendinizi koruyarak sabırla beklemektir. Zorlanıyorsanız oruç tutabilir, sosyal medyadan uzak kalabilir, haramdan gözünüzü koruyabilirsiniz.
5. Harama Girenlere İmrenmeyin
Günümüzde bazı gençlerin karşı cins söz konusu olduğunda maalesef helal-haram çizgisine dikkat etmedikleri doğrudur. Ancak onlar bu halleriyle hem dünyalarına hem ahiret hayatlarına büyük zarar veriyorlar. Onlara imrenmek değil, belki kendi halimize şükredip onlara da acımak ve onlar için üzülmek gerekir.
Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, (kötülüğü hiç istemeyen kimse gibi) midir? (Fatır, 35/8)
Bu konuda Bediüzzaman Hazretlerinin sesine kulak verelim ve sık sık dinleyelim:
"Gençlik hiç şüphe yok ki gidecek. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi katiyyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek. Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata -istikamet dairesinde- sarfetse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semavî fermanlar müjde veriyorlar. Eğer sefahete sarf etse, nasılki bir dakika hiddet yüzünden bir katl, milyonlar dakika hapis cezasını çektirir. Öyle de gayr-ı meşru dairedeki gençlik keyifleri ve lezzetleri, âhiret mes'uliyetinden ve kabir azabından ve zevalinden gelen teessüflerden ve günahlardan ve dünyevî mücazatlarından başka, aynı lezzet içinde o lezzetten ziyade elemler olduğunu aklı başında her genç tecrübe ile tasdik eder."
"Meselâ, haram sevmekte bir kıskançlık elemi ve firak elemi ve mukabele görmemek elemi gibi çok ârızalar ile o cüz'î lezzet, zehirli bir bal hükmüne geçer. Ve o gençliğin sû'-i istimali ile gelen hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere ve kalb ve ruhun gıdasızlık ve vazifesizliğinden neş'et eden sıkıntılarla meyhanelere, sefahethanelere veya mezaristana düşeceklerini bilmek istersen, git hastahanelerden ve hapishanelerden ve meyhanelerden ve kabristandan sor."
"Elbette ekseriyetle, gençlerin gençliğinin sû'-i istimalinden ve taşkınlıklarından ve gayr-ı meşru keyiflerin cezası olarak gelen tokatlardan eyvahlar ve ağlamalar ve esefler işiteceksin. Eğer istikamet dairesinde gitse, gençlik gayet şirin ve güzel bir nimet-i İlahiye ve tatlı ve kuvvetli bir vasıta-i hayrat olarak âhirette gayet parlak ve bâki bir gençlik netice vereceğini, başta Kur'an olarak çok kat'î âyâtıyla bütün semavî kitablar ve fermanlar haber verip müjde ediyorlar. Madem hakikat budur. Ve madem helâl dairesi keyfe kâfidir. Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazan bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir. Elbette gençlik nimetine bir şükür olarak, o tatlı nimeti iffette, istikamette sarfetmek lâzım ve elzemdir." (Şualar, On Birinci Şua, Beşinci Mesele)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Biz bu hayata seyirci olmak için mi geldik?
- Cinselliği doğru kullanmanın ve zinadan korunmanın yolları nelerdir?
- Meşru daireden ve kabalıktan kasıt nedir?
- Bir erkeğin, hanımının rızası olmaksızın ilişkiye girmesi günah mı?
- Zulüm gören Müslümanlara neler yapılmalı?
- Cinselliği yanlış kullanmanın ve fuhşun zararları nelerdir? Allah'ın gazabına sebep olur mu?
- Kabir ve sonrasının rahat olması için ne yapmalı?
- Kurbanlık hayvanlar kesilirken acı hisseder mi?
- İnsanın en çok zevk aldığı şey cinsellik mi?
- AİLE HAYATIMIZ