Uydurma olsa bile, faziletli olduğu yazılan namazları kılabilir miyiz?

Tarih: 06.03.2020 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Her kime kendisinde Allahu Teala tarafından faziletli olan bir şeyle alakalı bir rivayet ulaşır da Allah Teala'ya inanarak ve sevabını umarak onunla amel ederse o öyle olmayıp onunla ilgili rivayet gerçek dışı olsa da o haberi ulaştıran kişi yalancı olsa da Allah Teala o kuluna bu inancından dolayı o sevabı verir. (Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs, no:5757, 3/559-560, Ebu Muhammed el-Hallâl, no:19 sh:78 ; Hasen İbni Arefe sh:63; Hatîb, Tarîh-u Bağdât, 8/293)
- Enes bin Malik (R.a)' dan nakledilen: Kime Allah-u teala' dan faziletli bir şeye dair rivayet ulaşır da ona inanmazsa o fazilete erişemez. (Ebû Ya'lâ, el-Müsned, n:3443, 6/16; Taberâni, el-Mu'cemü'l Evsat, no:5125, 6/60; İbni Adiyy, el-Kâmil, no:6919, 2/59; Deylemî, Müsnedü'l Firdevs, no:5758, 3/560; Heysemî, Mecma'u'z-zevâid, no:660, 1/375)
- Enes bin Malik (R.a)'dan rivayetle: Kime Allahu Teâlâ'dan veya benden bir fazilet ulaşırsa bu haber gerçekte benden olsun veya olmasın o kişi sevabını umarak bunu tatbik ederse Allahu Teala ona onun sevabını verir. (İbni Hıbban, Kitâbu'l-mecrûhîn, 1/199; Ali el-Muttakî, Kenzü'l-ummâl, no: 43132, 15/791)
- Bu hadislere dayanarak uydurma da olsa faziletli olduğu yazılan namazları kılabilir miyiz?
- Bir tarafta bu hadisler varken diğer tarafta;
“Kim, yalan olduğu bilinen bir sözü benim hadisim olarak naklederse o da yalancıların biridir.” (Müslim, Mukaddime, 1; Tirmizî, İlim, 9/2662; İbn-i Mâce, Mukaddime, 5/39; Ahmed, I, 112)
“Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnâd ederse Cehennem’deki yerine hazırlansın!” (Buhârî, İlim, 38)
- Bu gibi birbirine zıt görünen hadisi şerifler var o halde en baştaki hadislerin şerhi nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Kim, yalan olduğu bilinen bir sözü benim hadisim olarak naklederse o da yalancıların biridir.”,

“Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnad ederse cehennemdeki yerine hazırlansın!”

şeklindeki hadis rivayetleri sahihtir.

Bu iki rivayet de “bir hadisin uydurma olduğunu bildiği halde onu hadis olarak nakleden kimse” ile alakalıdır. Çünkü uydurma olduğu tespit edilen bir rivayetin Hz. Peygamber (asm)’in sözü olmadığı kesin olarak bilinmektedir. Buna rağmen, onu Resulullah’a isnat etmek, bile bile bir yalanı ona isnat etmek manasına gelir ki, onu ancak cehennem temizler.

- Bu noktada öncelikle şunu belirtelim ki, sorunun başındaki rivayetlerden hiçbirini sahih hadis kaynaklarında bulamadık. Bu haliyle bile onları zayıf kabul etmekte bir beis yoktur.

Kaldı ki, İbni Hıbban gibi bazı alimlerin kaynağı “Kitâbu'l-mecrûhîn, 1/199” adını taşımakta ve bu kitap, hadis ilmi kriterleri bakımından cerh edilmiş kimselere tahsis edilmektedir.

Soruda verilen kaynaklardan biri de Heysemi’nin "Mecmau’z-zevaid” adlı eseridir. Bu eserde rivayetin yer alması onun sahih olduğu anlamına gelmez. Nitekim orada bir ravinin zayıf olduğu belirtilmek suretiyle rivayetin zayıf olduğuna işaret edilmiştir. (bk. Mecmau’z-zevaid, h.no: 661)

“​Her kime kendisinde Allahu Teala tarafından faziletli olan bir şeyle alakalı bir rivayet ulaşır da Allah Teala'ya inanarak ve sevabını umarak onunla amel ederse o öyle olmayıp onunla ilgili rivayet gerçek dışı olsa da (o haberi ulaştıran kişi yalancı olsa da) Allah Teala o kuluna bu inancından dolayı o sevabı verir.”

Deylemi’nin rivayet ettiği hadiste (h.no: 5757), meal verirken parantez içine aldığımız “o haberi ulaştıran kişi yalancı olsa da” ifadesi geçmemektedir. 

Soruda yer alan bu gibi rivayetlerden anlaşılması gereken şudur:

Bir kimse bir hadis rivayetinde amellerin faziletine dair bir bilgi ulaşsa, o da Allah’a inandığı ve sevabını beklediği için o ameli işlerse -o rivayet gerçekte sahih olmasa da- sevap kazanır.

Burada şu noktalara dikkat etme gerekir:

a) Bu rivayette kişi rivayetin uydurma olduğunu bilmiyor ve sahih olduğunu sanıyor, onun için onunla amel ediyor. 

b) Fazilete dair zayıf rivayetlerle amel edilebileceğine dair fetva, alimlerin büyük çoğunluğunun görüşüdür.

Buna göre, kim hadis kriterleri bakımından -uydurma olmamak şartıyla- zayıf olduğunu bildiği halde fazilete dair amel işleyebilir. Çünkü burada helal-haramla ilgili bir hüküm söz konusu değildir. 

c) Fazilete dair de olsa, uydurma olduğunu bilen kimsenin o rivayete dayanarak amel etmesi caiz değildir. Çünkü, bu durumda  ilgili sözlerin Hz. Peygamber (asm)’e ait olmadığını bildiği halde yine de onun sözüymüş gibi bir tavır sergilemek, bu konudaki tehdit edici hadislerin kapsamına girmiş olur. 

d) Şayet uydurma olduğunu bildiği bir hadis rivayetindeki fazilete dair tavsiyeleri -hadis olmadığını bilerek- yerine getirirse, bunda bir sakınca yoktur. 

Mesela, “Öğle namazından sonra yüz defa İhlas suresini okuyana... bu kadar sevap verilir.” şeklinde, hadis diye biz söz uydurulmuş olsa, bir kimse bu uydurma sözü değil de sırf fazileti düşünerek, böyle bir amelde bulunursa -günah değil- sevap kazanır.

e) Bu konuda ilgili rivayetlerin yer aldığı hiçbir kaynakta, yalnız sahih hadisler bulunmamakla beraber, sahih olduğu kabul edilse bile söz konusu maddeler çerçevesinde değerlendirilmesinin isabetli olacağını düşünüyoruz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun