İslam’ın hak dini olmaması ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekir, tezi ne kadar makuldür?

Tarih: 04.09.2015 - 06:13 | Güncelleme:

Soru Detayı

Bir ateistin iddiası:
- İnsan sağlıklı düşünmek istiyorsa eğer, bir yanılgı payı bırakmalı her zaman. Ne kadar inançlı olursa olsun İslam’ın hak dini olmaması ihtimalini göz önünde bulundurmalı insanlar. Size ne kadar şüphe ile imanın bir arada var olamayacağı öğretilirse öğretilsin yine de özen göstermelisiniz buna. Çünkü İslam ya hak dinidir ya da değildir.. Aynı anda ikisinden yalnızca biri doğru olabilir ve sizin inancınızdan da ikna olmuşluğunuzdan da tamamen bağımsızdır bu gerçek.
- Ve İslam hak dini değildir. Annemiz, babamız, yakın çevremiz, devletimiz, din görevlilerimiz, okuldaki öğretmenlerimiz, bakkalımızdaki hacı amca ve basılı bulunan hangi kitap bunun aksini söylerse söylesin bu durumu değiştiremez.
- Aynen "İslam hak dini değildir" dememin yanılıyor olma durumumu değiştirmeyeceği gibi..

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuda birkaç noktaya işaret etmekte fayda vardır:

a) İslam körü körüne inanılan bir din değildir. İslam literatüründe; dini veya dinin bir hakikatini kabul edip etmeme konusunda; “Akla kapı açılır fakat özgür iradesi tamamen elinden alınmaz.” ilkesi, müminlerin her zaman başka ihtimalleri düşünmelerini teşvik etmektedir.

- İslam dini kadar akla önem veren başka hiçbir dini ve felsefi doktrin yoktur. Kur’an’da defalarca “aklı kullanmayı, düşünüp  tefekkür etmeyi” emretmesi bu gerçeğin açık göstergesidir.

“Kur'an'ı tedebbür/tefekkür etmiyorlar mı? Allah'tan başkasının olsaydı onda birçok çelişki bulacaklardı.” (Nisâ, 4 / 82)

mealindeki ayet bu konudaki onlarca ayetlerden biridir.

b) Kur’an hakkında düşünürken, şeytanın tuzağına düşen ateistler gibi yanlış bir düşünce tarzının ağına takılmamak büyük önem arz etmektedir.

Bu tuzak, özellikle “tarafsız/objektif düşünme” adı altında Kur’an’ı baştan Allah’ın sözü olmadığını düşünmeye sevk etmektir.

Halbuki, “Kur’an’ın Allah sözü olmadığını” düşünmek, “onun insan sözü olduğunu” kabul etmek anlamına gelir. Bu ise tarafsız ve objektif bir bakış açısı değil, tam karşı taraf denilen karşıt tezi esas almak manasına gelir.

Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle:

“Ey Şeytan! Bîtarafane muhakeme, iki taraf ortasında bir vaziyettir. Halbuki hem senin, hem insandaki senin şakirdlerin (ateist ve benzeri dinsizlerin), dediğiniz bîtarafane (tarafsız) muhakeme ise; taraf-ı muhalifi iltizamdır. Bîtaraflık değildir, muvakkaten bir dinsizliktir. Çünkü Kur'ana kelâm-ı beşer (insan sözü) diye bakmak ve öyle muhakeme etmek, şıkk-ı muhalifi esas tutmaktır. Bâtılı iltizamdır, bîtarafane muhakeme değildir. Belki, bâtıla tarafgirliktir.” (Geniş bilgi için bk. Sözler, s. 184)

- Bir defa Kur’an’ı insan sözü olarak düşüncesine aldıktan sonra, bir kimsenin onu yerden alıp arşa yüceltmesi için yüzlerce delilden meydana gelen bir deliller bileşkesini bulup onunla vesveseli nefsini ikna etmesi lazımdır. Buna muvaffak olmak ise çok zordur.

İşte birçok dinsiz, şeytanın bu tuzağının kurbanıdır.

c) Onun için bu konuda en makul ve adaletli muhakeme şudur:

Kur’an Allah’ın kelamı olduğu baştan kabul edilir. Daha sonra onun Allah’ın sözü olduğunu gösteren yüzlerce delili tek tek çürütmek mümkün olduysa, artık bu kimse onu çürüttükten sonra şeytanın safına geçebilir.

“Heyhat! Binler berahin-i kat'iyyenin mıhlarıyla Arş-ı A'zam'a çakılan bu muazzam pırlantayı hangi el bütün o mıhları söküp, o direkleri kesip (onu) düşürebilir?” (bk. age., s. 184)

d) Bu konuyu tahlil ederken iki tarz analitik metot kullanılabilir.

Biri: Gittikçe kişiyi aydınlatır, hak ve hakikate ulaştırır.

Bu analizde kişi örneğini pek çok cetvellerle dal budak salan bir suyun asıl kaynağının başına gider ve tatlı olup olmadığı durumuna bakar.

Bu kaynağın başındaki suyun tatlı olduğunu gördükten sonra, -hepsini tatmazsa bile- buradan fışkıran diğer su cetvellerinin de tatlı olduğuna hükmeder.

Şayet bir cetvelde kesin bir bulanıklık, bir tat bozukluğu görürse, o zaman bu cetvele başka maddelerin karıştığını; bunun asıl su kaynağına bir zararının olmadığını düşünür..

Diğeri: Gittikçe kişiyi vesvese ve evhamın karanlığına sokar.

Bu analitik tarzda kişi işi suyun kaynağından değil de teferruat kısmı olan cetvellerden başlar. Bazıları tatlı da olsa bazılarının tadının bozuk olduğunu görebilir. Asıl kaynağı görmediği için, gerçek su kaynağının arı-duru, tatlı bir su olup olmadığına karar veremez.

Yüzlerce cetvellerden bazılarının tadı -yabancı maddeler karıştığı için- bozuk olabilir. O da tadı bozuk olanlara baktıkça suyun asıl kaynağının tatlı olduğu hakkındaki şüpheleri artmaya başlar ve vesveselerin karanlığına gömülmeye devam eder.

- İşte bu misal gibi;

- Verdiği onlarca gaybi haberleri doğru çıkan,
- Dünya ve ahiretle ilgili ortaya koyduğu prensiplerinin hak ve hakikat olduğu işin uzmanları tarafından tasdik edilen,
- İşaret ettiği ontolojik gerçeklerin, müspet ilimlerin ortaya koyduğu yeni keşiflerle gerçekliği onaylanan,
- Kırk yönden mucize olan Kur’an gibi bir vahiy kaynağını anlamadan, füruat kısmı olan bazı cetvellerin/meselelerin durumuna aklı ermediği/hikmetini bilmediği zaman, hemen Kur’an’ın gerçekliği hakkında şüpheye düşerler. Gittikçe şüphelerin karanlığında boğulmaya yüz tutarlar.

Buna mukabil, Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu göstermeye bir tek delil yeterlidir. Çünkü, Kur’an’ın bir tek ayeti Allah’ın sözü ise, Kur’an’ın hepsinin onun sözü olmak durumundadır. Çünkü, bir tek ayeti vahiy alan zat peygamberdir. Bir peygamberin Allah’a iftira etmesi mümkün değildir.

Öyleyse bir tek ayetin mucizeliği bütün Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğunu göstermektedir.

 “Eğer peygamber bize bir söz uydursaydı, onu bütün kuvvetimizle yakalardık ve onun şah damarını koparırdık.” (Hakka, 69/44-46)

mealindeki ayet ve benzeri ayetlerde bu gerçeğin altı çizilmiştir.

- İşte iki düşünce analizi; işte iki analitik düşüncenin sonuçları; işte doğru ve yanlış sonuçlara sebep olan doğru ve yanlış düşünce analizi... (bk. Nursi, Asar-ı Bediiye, s. 81-82)

İlave bilgi için tıklayınız:

İslam Dini ve ur'an-ı Kerim´e -gerçekten hak din olup olmadığını anlamak için- tarafsız gözle bakmak...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun