Niye daha yakışıklı yaratılmadım?

Tarih: 12.05.2020 - 14:41 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah bazı insanları yakışıklı, güzel, bazılarını çirkin yaratıyor, kimine sağlık verirken, kimi ömür boyu hastalık çekiyor. Kimi insanlar rahat, zengin ve refah içinde ömür sürerken; kimileri, fakirlik, sıkıntı ve meşakkat içinde yaşıyorlar.
- Madem her şey kaderle takdir edilmiş, bu takdirle kader bazı insanlara zulmetmiyor mu, böylece Allah (hâşâ) adaletsizlik yapmış olmuyor mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Problemi aşağıdaki örnek olay ışığında çözümlemeye çalışalım:

1) Çok zengin ve pek maharetli bir terzi vardı. Birbirinden güzel, birbirinden değerli elbiseler dikerdi. Onun iş yapma ve çalışma tarzı şöyleydi: Bir ceket, palto, gömlek vb. dikerken canlı model kullanırdı. Bunun için işsiz güçsüz, fakir adamları seçer, onların günlüklerini peşin verir ve yüksek tutardı. Canlı modeller o istediği zaman bir gömleği giyerler,  sanatkâr model üzerinde gömleği uzatır, kısaltır, gerekirse makasla keserdi. Canlı model üstünde elbiselere farklı şekiller verirdi. Bu meşhur sanatkâr modellere; “eğil, otur, kolunu uzat, yat, kalk” gibi emirler verir, böylece elbiselerde sanatını yansıtmak isterdi.

Bir gün ücretini ve günlüğünü peşin ve dolgun ödediği canlı modellerden biri üzerinde, bir gömleği kesip kısaltıyor, ona farklı şekiller veriyor, kimi yerini söküp, kimi yerini iğneliyordu. O sırada model kendisine şöyle dedi:

“Bana ‘eğil, kalk, otur, ayakta dikil’ gibi emirler veriyorsun, böylece beni sıkıntı ve meşakkate atıyorsun. Hem bana giydirdiğin gömleği kesiyor, biçiyor, uzatıp kısaltıyorsun, böylece beni çirkinleştiriyorsun. Senin bu yaptığın merhametsizlik ve insafsızlıktır.”

Sanatkâr şaşırmıştı. Bu adam nasıl böyle konuşabiliyordu? Çünkü ücretini dolgun ve peşin almıştı. Ücretini peşin alan adamın “Bana sıkıntı veriyorsun?” demeye hakkı yoktu. Hem o sadece bir modeldi ve gömlek ona giydirilse de onun değildi. Gömleğin sahibi; kumaşın sahibi olan, onu diken, onda sanatını yansıtan sanatkârdı.

Bu misalde olduğu gibi; Sani-i Hakîm olan Allah (CC), insanlara göz, kulak, akıl, kalp, hayal, sevgi, korku ve benzeri duygularla ince ince işlediği birer beden gömleği giydirmiştir. O, beden gömleğinde esmâ-i hüsnâsının (güzel isimlerinin) nakışlarını göstermek istemektedir. Bundan dolayı insanları halden hale getirir, evirir, çevirir, bazen oturtur, bazen kaldırır, bazen yorar ve bazen de rahatlatır. İnsan açlıkla onun “Rezzak=Besleyen, Rızık veren” ismini tanıyıp anladığı gibi, hastalıkla da “Şâfi=Şifa veren” adına mazhar ve ayna olur.

Burada model durumundaki insana düşen şikâyet değil, sabır ve şükürdür. Çünkü ruhun elbisesi olan vücut ve organlar aslında insanın mülkü değildir. Beden gömleği ona, canlı modele giydirilen gömlek gibi emaneten verilmiş ve giydirilmiştir. İnsan bedenini ve organlarını kendi yapmadığı gibi, bir başkasına bedel ödeyerek de satın almış değildir. Bütün bunların sahibi ve mâliki Allah’tır (CC). Böyle olunca mülk sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf eder. (bk. Nursi, B. S. Sözler. Diyanet Vakfı Yayınları-600, Ankara, 2. baskı, 2016, s. 581-582.)

Bu açıdan insan, “Ben niye daha yakışıklı ve güzel yaratılmadım, başkaları sağlıklı iken Allah beni niye hasta etti, niye zorluklar, sıkıntılar içindeyim?” diye şikâyet etmemelidir. Çünkü şikâyete hakkı yoktur. Ama beden ona emaneten verilmeseydi, bedeninin gerçek sahibi o olsaydı, bedenini kendi yapsa veya bedeliyle başkasından satın alsaydı, belki şikâyete hakkı olurdu.

2) Hem hastalıklar, musibetler zorluklar, olumsuzluk gibi görünen haller; dinimiz açısından günah kirlerini yıkayıp temizlerler, günahlara kefaret olurlar. Bu açıdan, onlardan şikâyet değil, aslında bizi temizledikleri için şükretmek gerekir. Bu tür durumları bir zulüm ve adaletsizlik olarak değil, Allah’ın (CC) bir rahmeti, nimeti, armağanı ve hediyesi olarak yorumlamak gerekir.

Çünkü Cenab-ı Hak (CC) en büyük musibetleri, en sevdiği kullarına vermiştir. Hz. Peygamber (sav) bunu şöyle açıklar:

“Belâ bakımından en şiddetli kimseler, önce peygamberler, sonra veliler, sonra da (mertebe mertebe) bunlara benzeyenlerdir.” (bk. Hâkim, el-Müstedrek, 3/343; Müsned, 1/172, 174, 180, 185, 6/369)

Bu insanlar, hastalıkları, musibetleri birer halis ibadet ve rahmet hediyesi olarak görmüşler, sabırla şükretmişlerdir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun