Neml suresi 88. ayetin öncesi ve sonrası kıyametle ilgili ise, 88. ayet de kıyametle ilgili olması gerekmez mi?

Tarih: 01.05.2018 - 00:37 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Neml 88’in birkaç ayet öncesi (87. ayet ve öncesi) ve bir sonraki ayet kıyametle ilgili. Bu durumda o ayetin de kıyametle ilgili olması gerekmez mi?
- Yoksa anlatış bozukluğu oluyor, bu ilahi bir metinde olamaz. Varsa mucize özelliği kalmıyor. Buna bir açıklık getirebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir.

“Sen dağları görürsün de yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.” (Neml, 27/88)

Bazı müfessirler bu ayeti Dünya'nın Güneş etrafındaki dönüşüne işaret olarak değerlendirmişledir. (bk. Celal Kırca, Kur'ân-ı Kerim'de Fen Bilimleri, s. 76)

Yine bazı tefsircilere göre bu olay, kıyametin ilahî kudretle kopacağının delilidir. Dünya gibi büyük bir kütleyi uzay boşluğunda yaratılış amacına uygun, düzenli bir şekilde ve bulutlar gibi yürüten sonsuz kudret, zamanı geldiğinde bu dünyayı başka bir aleme dönüştürebilecek bilgi ve kudrete sahiptir ve bunu yapacaktır. Nitekim müfessirler sûrun üflenmesinden sonra Allah Teâlâ'nın dağları yok ederek yeryüzünü başka bir aleme dönüştüreceğini ifade etmişlerdir. (bk. İbn Âşûr, ilgili ayetin tefsiri)

Elmalılı Hamdi, bu ayetle ilgili farklı görüşleri verdikten sonra, ayetin kıyametle ilgili olduğunu, dolayısıyla yorumların ona göre yapılması gerektiğini belirtir ve şöyle der:

Bizim görüşümüze göre bu ayet, şimdiki halin her an oluş ve yok oluşunu göstererek kıyamet ve yeniden dirilmeyi düşündürmek için bir nevi delil göstermek üzere ifade edilmiştir.

Dağların aslında gezici gazlardan meydana gelmiş olup zerrelerinde bulut buharlaşır gibi olmak ve yok olmak, kimyasal değişim ile her an yeni yaratılışın devam edip durduğunu ve bu suretle yoğunluklarının da bir tek hacimde sabit kalmayıp her an değişmek ve yeniden meydana gelmek üzere bulunduğunu ve bu sebepten alemin en sabit görülen şeylerinin bile böyle her an değişme ile bir kıyamete doğru gittiğini ve şu halde günün birinde bir üfürme ile o koca dağların yerinden bütün yoğunluklarıyla yürütülüp yeryüzünün başka bir yeryüzüne değiştirilebileceğini anlatıyor.

Hem bu gidişin nizamsız bir değişiklik ile sadece bir tahrip için değil, bulutun rahmete gidişi gibi hikmet ve intizam ile daha yüksek bir hayata geçirmek için olduğuna işaret de ediyor. Bu işareti özellikle açıklamak için buyuruluyor ki:

Her şeyi itkan eden, yani ilim ve hikmeti ile her şeyi yerli yerinde sağlam ve muntazam yapan Allah'ın sanatıdır! Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır. Her kim bir iyilikle gelirse ona ondan daha hayırlısı var, hem onlar o iyilikle gelenler o günkü bir feza'dan, yani o üfürülme günü veya tekrar dirilme günü dehşetli bir korkudan emin kalırlar. (bk. Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)

Ayette geçen "Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır." cümlesi, sadece dünyanın ve dağların değil evrendeki her şeyin Allah'ın ilmi, kudreti ve sanatıyla mükemmel bir şekilde yaratıldığını ve yaratılış amacına uygun, düzenli bir şekilde idare edildiğini, hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmadığını ifade etmektedir.

"Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır." mealindeki son cümle ise, bu değişimin meydana geldiği kıyamet gününde Allah Teâlâ'nın insanları dünyada yaptıklarından hesaba çekeceğine işaret etmektedir. Nitekim bundan sonra gelen ayetler de bu yorumu destekler mahiyettedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun