Neden tek Tanrı’ya inanamıyorum? 

Tarih: 08.03.2017 - 01:07 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Çünkü Tanrı’nın insan aklının erişemeyeceği kadar yüce bir varlık olduğunu ve Tanrı’nın bu dünyadaki mantık kurallarından bağımsız olduğunu biliyorum. Bu durumda Tanrı’nın kaç tane olduğunu tartışmanın veya düşünmenin doğru olmayacağı fikrindeyim. 
- Daha iyi anlaşılmak için biraz daha yazayım. Birden fazla Tanrı’nın olmasını saçma bulan görüş ‘’Tanrı birden fazla olsaydı ortada düzen kalmazdı.’’ diyerek Tanrı’yı dünyadaki bir ülke idarecisine benzetiyor. Ben ise Tanrı’nın aklımızı aşmasından ve bu dünyadaki mantık kurallarından bağımsız olması nedeniyle O’nu kendi mantık kurallarımızla tek ilan etmenin doğru olmayacağı fikrindeyim.
- Mesela ‘’Her şeyin bir sanatkarı varsa Tanrı’nın sanatkarı kimdir?’’ sorusu Tanrı’yı bu dünyadaki mantık kurallarına bağlı olarak gösterdiğinden yanlıştır. O halde Tanrı’yı tek ilan eden düşünce de Tanrı’yı bu dünyadaki mantık kurallarına bağlı olarak gösterdiğinden yanlıştır. 
- Tatmin edici bir cevap yazarsanız fikirlerim değişebilir.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Anlama ve inanma süreçleri birbirleriyle ilişkili olmakla beraber birbirinden bağımsız iki alana tekabül etmektedir.

Mantık kurallarına dayalı bir anlama sürecinden inanma sürecine geçiş "via affirmativa" olarak adlandırılan olumlu yoldur. Bu işlemde analojik bir akıl yürütme ile inançla ilgili hususlar temellendirilir.

Bu süreç mantık temelli olduğu için antropomorfik (insanbiçimli) olmakla eleştirilir. Teşbih olarak da isimlendirilir.

"Via negativa" olarak adlandırılan yolda ise, inanç alanına ait nitelik ve tanımlamalar inkâr edilir. Bu yolda yapılan salt olarak tenzih denilen yaklaşımdır. Bu doğrultuda tamamen inancın doğasına ait sezgisel ve dolayımsız bilginin varlığı söz konusu edilir.

Orta yol olarak teklif edilen ise, teşbih ve tenzihin birlikteliğinden doğan mistik teoloji ya da via eminantiae’dir. Bunda ise inancın doğasında ait ilim, irade, kudret, iyilik ve varlık gibi nitelikler var kabul edilmekle birlikte, bunların özleri itibariyle tanımlanamaz, bilinemez ve mutlak oldukları ortaya konur.

Sonuçta sorun mutlak ve sınırsız olanın bilgisi ile sınırlı ve parça olan insan bilgisinin ayrımından kaynaklanmaktadır.

Aynı şekilde sonsuz, sınırsız, mutlak gibi kavramlar da algının ve zihinsel süreçlerin tanımlayamadığı, yalnızca mantıksal olarak varlıklarına hükmettiği tanımlardır.

Ancak bu tanımlanamaz doğaya ait kavramlar, günümüz bilimi itibariyle kuantum mekaniğinde sıklıkla kullanırız. Bu kavramları fiziki anlamda kullanmamız böylesi bir sürecin rasyonel alan dışında geçerli olduğunu ve bu geçerliliğin sınırlı akıl yürütme ile de ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır.

İnanca ait mutlak ve sınırsız alanlar bildiğimiz şeyler gibi kavramanın konusu olduklarında nesneleşir ve indirgenmiş bir başkalaşıma uğrarlar.

Bu nedenle yapılması gereken akıl yürütme süreçlerini inancın kendi özel doğası ile vahye ait bilgi aracılığı ile birleştirmektir.

Sonuçta evrende algıladığımız düzen ve buna karşılık gelen zihinsel düzen anlayışı, bizim apriori denilen verili bulduğumuz süreçlerdir. Bu nedenle bir düzen koyucunun varlığına ulaşmak mümkün olmakla birlikte, bu düzen koyucunun kimlik ve neliği problemi ancak bu doğadan gelen bilgiyi ifade eden vahy ile aydınlanabilecektir.

Evrende bir düzen olmadığını ve kaosun hakim olduğunu algılasak bile, bu kaos da kompleks ilişkiler bütününden açığa çıkan aşkın bir düzen olarak kendisini göstermektedir.

Yine tesadüf ve olasılıksal düzlemde düşünmek de bu tesadüflerin ve olasılıkların anlamlı sonuçları göz önüne alındığında düzen anlayışına doğru evrilecektir.

"Tanrı’nın tekliği" onun sayılabilir bir düzlemdeki tekliği anlamına gelmemektedir.

Buradaki tevhid özellikle tevhid anlayışında vurgulandığı gibi kendine özgü, benzersizlik, eşsizlik, mutlak tekillik anlamında bizim gözlemlemediğimiz ve tecrübe edemediğimiz sayısal bağlamın dışındaki tekilliktir.

Sayısal teklik gözlemimiz ise sadece bu mutlak sürecin ipucunu ya da haberini veren bize özgü bir ölçü birimi olmaktadır.

Mutlak gerçeklikler, sınırlı insan zihninin onların önünde eğilmesini ve teslim olmasını gerektirecek bir kapsam ve güçtedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Allah tek olmak zorunda mıdır?
Allah'a İman (Sesli görüntülü videolar).
Birden fazla ilah olsaydı sonuç ne olurdu?
DNA'da Tanrı'yı görmek mümkün mü? Zihin okunabilir mi ...
Allah'ın birliğinin delilleri nelerdir? Tevhid delilleri... Eski ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun