Neden Kuran’ın çoğunluğu insanlara hitap ediyor?

Tarih: 22.03.2012 - 08:51 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an-ı Kerim insanlara ve cinlere (gelen) hitap eden bir kutsal kitaptır. Neden çoğunluğu insanlara hitap ediyor?
- Bunun bir hikmeti var mıdır?      

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kur’ân-ı Kerim’de “Ya eyyuhe’n-nâs / Ey insanlar!” ifadeleriyle daha çok insanlara hitap edilmektedir.

Kanaatimize göre bunun sebebi, Peygamberimizin (asm) bir insan olması ve öncelikle insanlara hitap etmesidir. Cinler ise bu hitaplardan dolaylı olarak ve ikinci derecede istifade etmektedirler…

Bu durumun insanlara verilen değeri ifade ettiği de düşünülebilir… Keza bazı âyetlerde “Ey cin ve ins topluluğu” diye ifade edilmesi, Rahman suresinde otuz bir defa (Ey cin ve insanlar) artık Rabbinizin hangi nimetini inkâr edersiniz!?” buyrulması, surelerden birinin isminin Cin olması, cinlerin de ihmal edilmediklerini, zaman zaman insanlarla birlikte onlara da hitap edildiğini gösteriyor.

Bu durumda şöyle diyebiliriz:

Ya kadınlara hitapta olduğu gibi (bazen bizzat, bazen de tağlip yoluyla erkekler topluluğu içinde oldukları düşünülerek), cinlere de bazen bizzat, daha çok ise tağlip yoluyla insanlara hitap etmek suretiyle (onlar da insanlarla birlikte farz edilerek) hitap edilmiştir.

Bununla bareber bütün Kur'an ayetlerinin cinlere de geldiğini ve onlara da hitap ettiğini bildiren ayetler vardır. Bu nedenle Kur'an cinlere de gelmiş ve onlara da hitap etmektedir:

Kur'an'da, cinlerin yaratılışları, insanlarla olan ilişkileri, nasıl yaşadıkları ve Kur'an'ı dinleyip ona inadıkları gibi pek çok konuda bilgi yer almaktadır.

Kur'an'da cinlerin ateşten yaratıldıkları bildirilir. Konu ile ilgili ayetler şu şekildedir:

"Cannı (cinni) da yalın / dumansız bir ateşten yarattı." (Rahman, 55/15)

"Ve Cannı da daha önce nüfuz eden kavurucu ateşten yaratmıştık." (Hicr, 15/27)

Kur'an ayetleri incelendiğinde, cinlerin de aynı insan toplulukları gibi bir hayatları olduğu anlaşılmaktadır. Ayetlerde cinlerin de gelmiş ve geçmiş ümmetleri olduğundan bahsedilmektedir. Onların da soyları, ataları bulunmaktadır. (bk. Araf, 7/38; Kehf, 18/50) Ancak cinler insanlardan daha farklı bir boyutta yaşamakta, insanları görüp izleyebilmekte, konuşmalarını dinleyebilmektedirler.

Allah cinlerin yaratılış amacını,

"Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat, 51/56)

ayetiyle bildirmiştir. Onlar da elçiler ve elçilere indirilen kitaplar vasıtasıyla uyarılıp korkutulmakta, dünya hayatında nasıl davranışlarda bulunacaklarıyla denenmekte, ibadet ve itaat etmekte, bunun sonucunda da Allah'tan bir karşılık bulmaktadırlar. Allah Kur'an'da şu şekilde bildirmektedir:

"Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar, 'Nefislerimize karşı şehadet ederiz.' derler. Dünya hayatı, onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler." (Enam, 6/130)

Ayette de bildirildiği gibi, cinlerle insanların imtihanları birbirine çok benzemektedir. Onların bazıları da dünya hayatının geçici süslerine aldanmakta, uyarıldıkları halde hidayet yolundan uzaklaşmaktadırlar. Yine ayetlerden, cinlerin peygamberlerin tebliğlerini dinledikleri, Kur'an okunurken ona kulak verdikleri ve öğrendikleriyle kendi kavimlerini uyardıkları anlaşılmaktadır. Allah Ahkaf Suresinde cinlerin Hz. Muhammed (asm)'in tebliğini dinlediklerini şöyle bildirir:

"Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: Kulak verin; sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler. Dediler ki: 'Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan bir kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip-iletmektedir.' " (Ahkaf, 46/29-30)

Allah, birçok Kur'an ayetinde cinlere ve insanlara birlikte hitap etmekte, çeşitli öğütlerde bulunmakta ve onları cehennem azabıyla korkutmaktadır. Araf Suresinin 38. ayetinde Allah cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin... şeklinde buyurmaktadır. Hz. Muhammed (asm)'e bir hidayet rehberi olarak indirilen Kur'an'ı yalanlayan cin ve insan topluluklarının durumu ise İsra Suresinde şöyle bildirilmektedir:

"De ki: Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler." (İsra, 17/88)

Allah'ın cinlere ve insanlara birlikte hitap ettiği ayetlerden bazıları şu şekildedir:

"İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azab) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır." (Ahkaf, 46/18)

"Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır." (A'raf , 7/179)

İMAN EDEN CİNLER

Ayetlerde cinlerden bir kısmının Allah'a iman edip, hidayet yoluna uyduklarından bahsedilirken, bir kısmının da iman etmediklerinden bahsedilir. Müslüman cinler Kur'an okunurken dinlemektedirler:

"De ki: Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: Doğrusu biz (büyük) hayranlık uyandıran bir Kur'an dinledik. O (Kur'an,) gerçeğe ve doğruya yöneltip iletiyor. Bu yüzden ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimiz'e hiç kimseyi ortak koşmayacağız. Elbette Rabbimiz'in şanı yücedir. O ne bir eş edinmiştir ne de bir çocuk."(Cin, 72/1-3)

Cinlerin bir bölümü Allah'ı tesbih edip yücelten, ona hiç kimseyi ortak koşmayan Müslüman varlıklardır. Kur'an'a karşı büyük bir hayranlık duymakta, Allah'ın emir ve tavsiyelerine uymaktadırlar. Onlar kendi aralarında iman etmeyen cinler olduğunu bilmektedirler ve bu durumu şu şekilde ifade etmektedirler:

"Doğrusu şu: Bizim beyinsizlerimiz Allah'a karşı bir sürü saçma şeyler söylemişler. Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık." (Cin, 72/4-5)

Cinler kendi aralarında birçok farklı gruplardan oluşmuşlardır. Bazıları samimi Müslüman, bazıları müşrik, bazıları Allah'a karşı yalan söyleyenlerdir. Cin Suresinin devamında iman eden cinler, cinlerin genel durumu hakkında şu bilgileri vermektedirler:

"Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz. Biz, şüphesiz Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık. Elbette biz, o yol gösterici (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik..." (Cin, 72/11-13)

Cinler de aynı insanlar gibi Allah'ın kitabıyla sorumlu kılınan varlıklardır. Onlar da tüm yapıp ettiklerinden Allah'a hesap verecek ve yaptıklarıyla hiçbir haksızlığa uğramadan karşılık bulacaklardır. İman eden cinler Allah'tan güzel bir karşılıkla müjdelenmişlerdir:

"... Artık kim Rabbine iman ederse o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından. Ve elbette, bizden Müslüman olanlar da var zulmedenler de. İşte (Allah'a) teslim olanlar artık onlar gerçeği ve doğruyu araştırıp-bulanlardır." (Cin, 72/13-14)

"Allah'ın varlığına iman etmeyip zulmedenlerin sonunu ise Allah ayetlerde şu şekilde bildirmektedir: Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır." (Cin, 72/15)

"... Andolsun cehennemi cinlerden ve insanlardan (kafirlerin) tümüyle dolduracağım." (Hud, 11/119)

"Böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak." (Enam, 6/112)

Hem insanları yoldan saptıran cinler, hem de cinleri Allah'a şirk koşanlar; bu yaptıklarına karşılık olarak Allah onları sonsuz cehennem azabıyla cezalandıracaktır. Dünya hayatlarında cinlerin yaldızlı sözlerine kananlar, ahirette çok büyük bir yanılgıya düştüklerini anlayacaklardır. Çünkü o gün tüm şirk koştukları kimseler kendilerinden uzaklaşacak, Allah'ın karşısında yapayalnız, tek başlarına olduklarını kavrayacaklardır. Cehennem azabıyla karşılık bulacaklarını anladıklarında ise şu şekilde yalvaracaklardır:

"İnkâr edenler dediler ki: Rabbimiz cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar." (Fussilet, 41/29)

Bir diğer ayette ateşin onlar için süresiz bir konaklama yeri olduğunu Rabbimiz şu şekilde bildirmektedir:

"Onların tümünü toplayacağı gün: Ey cin topluluğu, insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık. (Allah) Diyecek ki: Allah'ın dilediği dışta olmak üzere ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir. Şüphesiz Rabbin hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir." (Enam, 6/128)

Unutulmamalıdır ki cinler tıpkı insanlar gibi Allah'a kulluk etmek için Allah'ın yarattığı varlıklardır. Kendilerine ait hiçbir güçleri yoktur, Allah'ın izni olmaksızın hiç kimseye zarar veremeyecekleri gibi yarar da sağlamaları mümkün değildir. Onlar da tüm insanlar gibi dünya hayatında imtihan olmaktadırlar ve yapıp ettikleriyle ahirette karşılık göreceklerdir. Cinleri farklı bir alemde yaratan, alemlerin, göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbi, alemlerden müstağni olan Yüce Allah'tır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun