Kıyamet yaklaşınca Şam'a mı gitmeliyiz?

Tarih: 11.07.2024 - 16:21 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Dünya genelindeki toplumlarda büyük bir yozlaşma var bugün, bunun en yaygın görülen tezahürlerinden biri de modern solculuk ve liberallik. Bir Müslüman böyle bir devirde nasıl hareket etmeli bu tarz insanlardan uzaklaşması mı lazım?
- Kıyamet yaklaşınca Şam'a gidin diye bir hadis vardı sanırım öyle mi yapmak lazım?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Konuyla ilgili bir hadis rivayeti şöyledir:

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz: "Kıyametten önce, Hadramevt'ten -veya Hadramevt denizinden- bir ateş çıkacak, insanları toplayacak." buyurmuşlardı. (Orada bulunanlar):

"Ey Allah'ın Resulü (o güne ulaşırsak) ne yapmamızı emredersiniz?" diye sordular.

"Size Şam'ı (yani Suriye'ye gitmenizi) tavsiye ederim." buyurdular. (Tirmizî, Fiten 42, no: 2218)

Ancak, şimdiki durumu açıklayacak unsurları görmek zordur. Örneğin -ahir zamanda- imanın, güçlü iman sahiplerinin, hatta zirvedeki velilerden oluşan ebdalların da Şam’da olduğunu belirten hadislerle şu andaki durumu uzlaştırmak mümkün görünmemektedir.

Keza, ahir zaman fitnesinde İslam ordularından bir kısmı Şam’da, bir kısmı Yemen’de, bir kısmı Irak’ta olacağına dair sahih rivayetlerin çizdiği harita ile şimdiki mevcut rotanın devam ettiği çizgiyi buluşturmak imkânsız gibi görünmektedir.

Nitekim başka rivayetlerde bir zaman Şam yani Suriye halkının bozulacağı ve oraya gitmenin sakıncalı olacağı haber verilmiştir: Resulullah (asm) şöyle buyurdu:

“Şam halkı bozulunca sizin orada bulunmanızda hayır yoktur. Ümmetimden bir gurup Allah’ın yardımı ile galibiyeti sürdürecek kıyamet kopuncaya kadar onlara karşı koyanlar onlara hiçbir zarar veremeyeceklerdir.” (Tirmizi, Fite, 27, no: 2192; İbn Mace, Mukaddime: 1)

Demek ki, bütün rivayetleri dikkate almadan ve sadece bir zamanı esas alarak karar vermek doğru olmayabiliyor.

Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadelerini de nazara almakta fayda vardır:

“Ahir zamanda vukua gelecek hadisata dair hadislerin bir kısmı müteşabihat-ı Kur'aniye gibi derin manaları var. Muhkemat gibi tefsir edilmez ve herkes bilemez.”

“Belki tefsir yerinde tevil ederler. وَمَا يَعْلَمُ تَاْوِيلَهُ اِلاَّ اللّٰهُ وَ الرَّاسِخُونَ فِى الْعِلْمِ (tevillerini ancak Allah bilir...) sırrıyla, vukuundan sonra tevilleri anlaşılır ve murad ne olduğu bilinir ki, ilimde râsih olanlar آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ رَبِّنَا (Biz buna iman ettik, bunların hepsi Rabbimiz tarafından gelmiştir) deyip o gizli hakikatleri izhar ederler.” (bk. Şualar, s. 578)

Önemli bir nokta da şudur ki; “Şimdi Mehdi gibi eşhasın hakkındaki rivayatın ihtilafatı ve sırrı şudur ki: Ehadisi tefsir edenler, metn-i ehadîsi tefsirlerine ve istinbatlarına tatbik etmişler. Meselâ: Merkez-i saltanat o vakit Şam'da veya Medine'de olduğundan, vukuat-ı Mehdiye veya Süfyaniyeyi merkez-i saltanat civarında olan Basra, Kufe, Şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler.” (Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, s. 344)

Demek ki Şam hakkında gelen rivayetlerde o gün hilafet merkezi olması haysiyetiyle o günün şartlarına uygun tevillerde bulunulmuş ve her zaman o konumda olacağını düşünmüş olabilirler. Böylece hadis rivayeti “müdreç” bir hâl almış ve müteşabih olmuştur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun