Deccal nereden çıkacak?

Tarih: 21.06.2007 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Deccal söz konusu olunca, nereden ve ne zaman çıkacağı hususları da ister istemez akla gelir. Peygamberimizin, bunlara da cevap verdiğini görüyoruz.
Büyük Deccal kuzeyden çıkacaktır. Bunu "Deccalın birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, diğer günleri de normal günler gibidir"(1) hadis-i şerifinden öğreniyoruz.

Çünkü, Kuzey kutup bölgesinde bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Yazın, trenle birgün güneye doğru gelinse bir ay güneşin batmadığı görülür. Sonra otomobille birgün daha gelinse bir hafta boyunca güneş batmaz. İşte bu durum büyük Deccalın kuzeyden çıkıp güneye doğru tecavüz edeceğini mu’cizâne haber verir.(2)

Resûl-i Ekrem (a.s.m.), Süfyanın da ümmeti içerisinden çıkacağını44 bildirirken, çıkış yerinin Doğu olacağına da dikkat çekmiştir. Buna Resûlullah, öylesine önem vermiştir ki üç defa tekrarlama ihtiyacı hissetmiştir.

Bir rivayette Horasan denilen Doğu tarafında bir yerden çıkacağı bildirilmektedir.(3) Başka bir rivayette daha detaya inilerek, "Isbahan (Isfahan) Yahudiyesinden çıkacağı" bildirilmektedir.(4) Isfahan bölgesinde yer alan Şehristan ve Yahudiya’nın, Yahudîlerin en çok bulundukları iki şehir olduğunu biliyoruz.

Şuâlar'da bu tip rivayetlere şöyle bir açıklık getirilir:

"Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslâmiyetin en kahraman ordusu olan Türk milleti, o rivayet zamanında Horasan taraflarında bulunup daha Anadolu'yu vatan yapmadığından, o zamandaki meskenini zikretmekle, Süfyanî Deccal onların içinde zuhur edeceğine işaret eder."(5)


Bununla birlikte Deccal'ın Şam'dan çıkacağı(6) şeklindeki rivayetler de bulunmaktadır. Allah Resûlü, "Sizleri benden sonra çıkacak yedi fitneden sakındırırım" buyururken, "Şam'ın merkezinde zuhur edecek Süfyanî fitneyi de bunlar arasında saymıştır.(7)

Hâkim'in Müstedrek'inde yer alan bir rivayette Süfyanî Deccalden bahsedilirken, Dımaşk'ın [Şam> ortasından çıkacak bu adamın zâlim birisi olduğu, kendisine tâbi olanların çoğunu Kelb Oğullarının teşkil edeceği, ayak basmadık yer bırakmayacağı, sonunda Âl-i Beytten çıkan bir adam tarafından askerleriyle birlikte öldürüleceği bildirilir.(8)

Bu rivayetler, öncekilerle çelişki teşkil etmez. Aksine birbirini destekler, tamamlarlar. Çünkü Doğu, Horasan bölgesi, Resûlullah bu sözlerini söylediği anda Deccalın içerisinden çıkacağı kavmin bulunduğu yerdi. Şam ve civarı da o kavmin sonradan hâkim olduğu hilafet merkezlerden biriydi. Şam değil de, daha başka bir merkez de olabilir. Bu farklılığın sebebi râvîlerin meseleye kendi yorumlarını da katmış olmalarıdır. Çünkü, "Merkez-i hilafet eski zamanda Şam'da, Irak'ta ve Medine'de bulunduğundan ravîler, kendi içtihadlarıyla daimî öyle kalacak gibi mânâ verip, merkez-i hükümet-i İslâmiye yakınlarında tasvir etmişler, Halep ve Şam demişler, hadisin mücmel haberlerini kendi içtihadlarıyla tafsil etmişlerdir."(9)

Bununla birlikte bu rivayetlerde, İslâm deccalı Süfyanın, uzun yıllar İslâma başkentlik yapan Şam'da inançsızlığa dayalı sisteminin projelerini hazırlayabileceğine de bir işaret vardır. Çünkü Hz. Mehdî de yangını suyla söndürürcesine, “Şam’ın minberine çıkıp”(10) meşhur hutbesini okuyarak onun sinsî plânlarını akamete uğratmaya çalışacaktır.

Deccal'ın Mekke ve Medine'ye girememesi

Müthiş, korkunç bir âfet olan Deccalın şerri, bulaşıcı hastalık gibi her yere yayılır, sadece Mekke ve Medine'ye giremez. Allah Resûlü onun ayak basmadık yer bırakmayacağını, ancak Mekke ve Medine’ye giremeyeceğini bildirmişlerdir. (11)

Deccalın hükmü heryere ulaştığı halde(12) Medine'ye girmesi haram kılınmış,(13) korkusunun bile orada hissedilmeyeceği beyan buyurulmuştur.(14)

Resûl-i Ekremin (a.s.m.) vefatından sonra bile şerefli yurdunun böyle bir felâketten korunmuş olması, oldukça önemlidir. Cenab-ı Hak, onun hürmetine harb, v.s. gibi çeşitli sebeplerle bu mübarek beldeleri Deccalın tasallutundan kurtarır, onun sistem ve rejiminin girmesine engel olur.

-------------------------------
(1) Müslim, Fiten: 110; Ebu Davud, Melahim: 14; Tirmizî, Fiten: 59; Müsned, 6:455-456.
(2) Nursî, A.g.e., s. 506.
(3) Müslim, Fiten: 17; İbni Mâce, Fiten: 33.
(4) Müslim, Hac: 486; Fiten: 119-121; Ebû Davud, Melahim: 15; Tirmizî, Fiten: 57, 66; İbni Mâce, Fiten: 33; Müsned, 6:412-413.
(5) Tirmizî, Fiten: 57; İbni Mâce, Fiten: 33; Kenzü'l-Ummal, 11:261, 301.
(6) Müsned, 3:224.
(7) Nursî, A.g.e., s. 515.
(8) Müslim, Fiten: 34; Muhammed Aliyyü’s-Sabban, İs'âfü'r-Râğıbîn (Mısır: 1367/1948 [Nuru’l-Ebsar’la birlikte>) s. 150, 151; Ali bin Hüsamüddin. el-Bürhan fî Alâmeti Mehdî Âhiri’z-Zaman. Konya Yusuf Ağa Kitaplığı, no: 312.), v. 89a.
(9) Gümüşhanevî, Ahmed Ziyaeüddin, Râmûzü'l-Ehadis, çev. Abdülaziz Bekkine (İstanbul, ts.), 1:18.
(10) Hâkim, Müstedrek, 4:520.
(11) Müslim, Fiten: 91.
(12) Müsned, 5:16.
(13) Buharî, Fezâilü'l-Medine: 9.
(14) Buharî, Fiten: 26; Tevhid: 17; Tirmizî, Fiten: 61.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun