Hermeciddun (Armagedon) Savaşı ile Melhame-i Kübra (Büyük Kahramanlık Savaşı) aynı mı, yoksa farklı mı?

Tarih: 03.04.2013 - 03:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

 Ebu Abdullah El-Hakim'in, Müstedrek'inde, Muaz b. Cebel'den rivayetine göre, Resulullah şöyle buyurmuştur;

"Beyt-i Makdis'in imarı (mamuru), Yesrib'in (Medine'nin) harabının habercisidir. Yesrib'in harabı, Melhamenin (büyük kahramanlık savaşının) habercisidir. Büyük kahramanlık savaşının çıkışı, Kostantiniye'nin fethinin habercisidir. İstanbul'un fethi, Deccal'ın çıkışının habercisidir."

- Sizinle insanlar (bir nüshada Rumlar deniyor) arasında dört sulh olacak, dördüncü sulh, Heraklius ehlinden bir adam vasıtası ile olur ve bu yedi sene devam eder. Denildi ki: "Ya Resulullah, o gün insanların imamı kimdir?" Buyurdu ki: "Evladımdan kırk yaşında Mehdi'dir." (Kıyamet Alametleri, Osman Çataklı, 299/8)

- Rumlar benim soyumdan ve ismi ismime uygun bir vali (Mehdi) ye gadr ettikten sonra, Amik denilen yerde sizinle savaşacaklardır. Burada Müslümanların üçte biri öldürülür. Üçüncü gün ise savaş Rumlar aleyhine döner. Müslümanlar böylece savaşa devam ederler ve Konstantiniyye'yi fetheder ve oradaki malları taksim ederler... (Kitab-ül Burhan Fi Alamet- il Mehdiyy-il Ahir Zaman 73)

- (Mehdi) Rumlarla üç gün savaşacak üçüncü gün galibiyet onun olacak. Konstantiniyye fetholana kadar savaşa devam edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 29)

- Çoğu İslam alimleri, Armagedon Savaşı ile Melhame-i Kübra’nın aynı savaş olduğunu beyan ederlerken; bir kısım hocalar ise, yukarıdaki rivayetlere dayanarak, Beyt-i Makdis Hz. Mehdi (a.s.) zamanında mamur olacağını, Hristiyanlarla yedi veya dokuz senelik barış anlaşmasını Hz. Mehdi (a.s.) yapacağını, daha sonra Hristiyanlar Hz. Mehdi (a.s.)’a gadredip onunla savaşacaklarını ve Hz. Mehdi (a.s.)'nin onları mağlup edeceğini, dolayısıyla Armagedon Savaşı’nın Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan önce, Melhame-i Kübra'nın ise Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan epey sonra onun döneminde yapılacağını beyan ediyorlar.

- Bu tevillerden hangisinin doğru olduğuna aydınlık getirir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Önce şunu belirtelim ki, ahir zaman olaylarıyla ilgili hadislerin çoğu müteşabih kabul edilir. Bunlar çok açık olmadığı için, kesin olarak tayin edilmeleri zordur. Çünkü ahir zaman peygamberi olan Hz. Muhammed (asm), kendisinden sonra vuku bulacak olan bazı olayları haber verirken, bu olayların bir kısmı dört halife devrinde, bazıları onlardan biraz sonra ortaya çıkmış olabilir. Yani, işaret edilen olayların bir kısmının tarih içerisinde farklı şekilde tezahür etmeleri de mümkündür. Örneğin, Kudüs, hicri 17. yılda fethedilmiştir. Ardından bir kaç defa daha el değiştirmiştir. Hadislerdeki Kudüs fethinin hangisine işaret edildiği açık değildir.

Bununla beraber, bugünün penceresinden olaylara baktığımızda, bizdeki kanaate göre, Melhame-i Kübra (büyük etleşme / insanların bolca doğrandığı) savaş, I ve II. Dünya savaşlarıdır. Özellikle İslam aleminin içinde bulunduğu ve Osmanlı’nın tarih sahnesinden kalktığı I. Dünya savaşı, Melhame-i Kübra olarak görünmektedir.

Armagedon yedi düvelin saldırdığı Osmanlı devletinin de içinde bulunduğu I. Dünya savaşı olma ihtimali kuvvetlidir.

- Kanaatimize göre:

a. İstanbul’un fethi ile Deccal ve Mehdi’nin ilişkisi şöyle değerlendirilebilir:

İlgili hadis rivayetlerinde, İstanbul’un Hz. Fatih tarafından fethedilmesi ile Deccal ve Mehdi’nin çıkması arasından bir bağlantı olduğuna işaret edilmiştir.

İslam literatüründe -değişik hadis rivayetlerine dayanarak- genellikle ahir zamanın önemli olaylarından olan deccal ve Mehdi’nin çıkması İslam devletlerinin başkentlerinde / hilafet merkezlerinde olacağına hükmedilmiştir. Bu sebeple, Medine, Şam, Bağdat gibi merkezlerde olacağına vurgu yapılmıştır. Halbuki İstanbul’un fethi ile hilafet merkezi Osmanlı topraklarına intikal etmiş ve İstanbul bizzat hilafet merkezi olmuştur.

İşte, Fatih’in İstanbul’u fethetmesi ile Deccal ve Mehdi’nin zuhuru arasında bu açıdan bir bağlantı vardır.

b. “Büyük etleşmenin / korkunç ölümlerin yaşandığı savaşın çıkışı, Konstantiniye'nin / İstanbul’un fethinin habercisi olması, İstanbul'un fethi, Deccal'ın çıkışının habercisi" olmasını şöyle anlayabiliriz:

Birinci dünya savaşının bitiminden sonra İstanbul işgal edildi. 1 Kasım'da İttihat ve Terakki kendini lağvetti.  6 Kasım'da Boğazlar silahsızlandırıldı. 7 Kasım'da işgal güçleri Çanakkale Boğazı'ndan geçti ve Osmanlı'nın başkenti İstanbul'a ulaştı. 13 Kasım 1918'de müttefiklerin elli beş parçalık gemilerinden İstanbul'a 3.500 asker çıkarıldı.

Fiilen 1918 yılının Kasım ayında işgal altına düşen İstanbul’un bir de resmen işgal tarihi vardır: 16 Mart 1920.

İstanbul ancak 6 Ekim 1923′de, Lozan’da kabul edilen şarta uygun olarak, yani Lozan antlaşmasının Meclis’de onaylanmasından altı hafta sonra, bu işgalden kurtulur. İşgal dönemi yaklaşık beş-altı yıl sürmüştür. Yani İstanbul yeniden fethedilmiştir. Bu bilgiler, hadis rivayetlerinde yer alan, I. Dünya savaşı (Melhame-i kübra), İstanbul’un fethi (demek işgal edilecek ki fethedilecek...), deccalin hurucu, pratikte görülmüş olan hadislere uygunluk göstermektedir. (Bazı rivayetlerde Mehdi de bu zaman diliminde ortaya çıkar). Peki nerede, Deccal ve Mehdi? Bunun cevabı basittir: “İman şuuruyla idrak edilen realitelerin içindedir.”

- Tekrar edelim ki, ilgili rivayetler müteşabihtir. Farklı yorumlara müsaittir...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun