Kalıtımın varlığının hikmeti nedir? Kalıtım / irsiyet / soya çekim nedeniyle, mecburen günah işlenir mi?

Tarih: 03.05.2014 - 14:39 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimizin (sav) ve ashabının kalıtım ile ilgili sözleri nelerdir? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“İnsanı bir parça sudan yaratıp da soy ve evlilik bağından oluşan bir sülale haline getiren de O’dur. Senin Rabbin her şeye kadirdir.” (Furkan, 25/54)

mealindeki ayette, tanasül kanunun içerisinde tevarüs (kalıtım / soya çekim) kanunun da olduğuna işaret edilmiştir. Çünkü soylardaki neslin anne-baba veya başka bir akrabaya bir benzerliği olduğu gözle görülen bir gerçektir. Ayette “soy ve evlilik bağlarına bağlı bir sülalenin/bir neslin” tasvir edilmesi aradaki bu bezer tarafları ortaya koyan kalıtıma işarettir.

- Aşağıdaki hadis-i şerifte de bu gerçeğe işaret edilmektedir:

Hz. Bu Hureyre anlatıyor: Bedevi adamlardan biri Resulullah (asm)’a geldi ve “Benim eşim, siyah bir çocuk doğurdu.” dedi (Bununla kendisine benzemeyen çocuğun annesinden şüphe ettiğini bildirmek istedi).

Hz. Peygamber (asm): "Develerin var mı?” diye sordu. Adam: “Evet” deyince, “Develerin rengi nasıl?” diye sordu. Adam: “Kırmızıdır” diye cevap verdi. Hz. Peygamber (asm): “Peki aralarında hiç esmer / siyaha yakın renkte olanları yok mu?” diye sorunca, adam “Var” dedi. Hz. Peygamber (asm) “Bu renk nereden geldi (kırmızı develerden esmer tenli yavruların bu renginin sebebi ne?)” diye sorunca, adam: “Herhalde (atalarından gelen) bir damar çekmiş.” dedi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm): “Her halde senin bu çocuğuna da (atalarından gelen siyah) bir damar çekmiş.” diye buyurdu ve çocuğun kendisine aidiyetini inkâr etmesine izin vermedi. (Buhari, Hudud,41,İ’tisam,12; Müslim, Lian, 18-20/ 1500)

- Kalıtım, Allah’ın bir vahdet mührüdür. Belli akrabalar arasında silsile halinde tevarüs eden bir ortak paydayı koymak, ancak sonsuz bir ilim, kudret ve hikmetin işi olduğu gibi, bu benzerlik paydasında oluşan aynı üniteyi yapan yaratıcının da birliğine işaret etmektedir. Zira, “Birliği olan bir şey ancak bir tek failin işi olabilir.” kuralı ilmi bir gerçeğin ifadesidir.

- Uzmanların belirttiğine göre, her kromozomun içinde uzun bir ip merdivenini andıran DNA molekülü bulunur. Bu DNA molekülü, bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlanan binlerce birimden oluşmuştur. Kalıtsal bilgi de bu birimlerin özel diziliş biçiminde saklıdır. Bu dizilişe "genetik şifre" ya da "genetik kod" denir.

Gerçekten de DNA molekülündeki birimlerin her diziliş biçiminde hücrenin hangi proteini üreteceğini bildiren bir şifre gizlidir. Hücrenin kimyasal maddeleri üreten bölümü bu şifreyi çözerek canlı için gereken proteini yapabilir.

- Bu açıklamalardan da anlaşıldığına göre genetik kod, ilahî kudret ve hikmet tarafından dizayn edilen ve daha çok canlı bünyenin biyolojik ihtiyacını düzenlemeye yönelik bir mekanizmadır. İmtihan ise, daha çok manevî birer mekanizma olan ruh, akıl, şuur ve özgür iradeye yöneliktir. Örneğin, bir insanın, yaratılışımda şehvet var diyerek, bunu haramda kullanması nasıl doğru değilse, soyuma çekmişim diyerek o özelliğini haramda kullanması doğru olmaz ve böyle bir mazeret geçerli değildir.

- Bugün müspet ilmin keşfettiği “genetik kodlama” da bir sevk-i ilahî ve sevk-i kaderînin hikmetli bir yansımasıdır. Yüce Allah’ın insanlar için açtığı imtihan, şuura taalluk eden, aklı muhatap alan bir konuma sahiptir. Bu sebeple, insanın yanlış bir müdahaleyle bu fıtrî dürtülerin yönünü yanlış bir yola yönlendirmesi söz konusu olduğu zaman, şuurlu olan özgür iradesi devreye girebilir ve yolunu şaşırmış bu fıtrî sevkin yüzünü doğruya yönlendirebilir.

Dolayısıyla, sanıldığı gibi, “genetik kodlar” cebrî bir surette insanları iyiliğe veya kötülüğe sevk etmez, edemez. Çünkü, insanın özgür iradesi bu sevkiyata “Dur!” diyebilir. Zaten özgür ve şuurlu iradenin görevi böyle bir fren vazifesini görmektir. Âdil bir imtihanın gerçekleşmesi de buna bağlıdır.

- Âdil bir imtihanın olabilmesi için insanın iç aleminde -biri iyilik, diğeri kötülük isteyen- zıt kutupların olması gerekir. Bu mekanizma, iyilikten hoşlanan kalp, akıl ve ulvî duygularla, kötülükten hoşlanan nefis, kör hissiyat ve suflî duygulardan oluşmaktadır.

Bu zıt arzuların gerçekleşmesi ise, insanın özgür iradesine bağlıdır. Kişi, hangi tarafı tercih ederse, onu yapar ve tabii ki sonuçta ceza veya mükâfat görür.  İnsanın özgür iradesini askıya alacak kötülüğe meyyal bir genetik kodlamanın varlığına dair düşünceler tamamen bir spekülasyondur, imtihan için gerekli olan ilahî adaleti göz ardı eden bir yaklaşımın ürünüdür. Genetik kodlarda iyiliği ve kötülüğü simgeleyen bazı hususlar olabilir, ancak bunlar insanın özgür iradesini tamamen ortadan kaldıracak bir boyutta olduğunu düşünmek asla doğru değildir.

- Genetik kod şifrelerinin önemli bir bölümü kalıtım yoluyla tevarüs edildiği söylenir. Halbuki, Hz. Nuh gibi bir peygamberin oğlunun küfrü tercih etmesi, küfrün başı Ebu Cehil’in oğlu İkrime’nin imanı seçmesi bu kuralın ne kadar tartışmalı olduğunu göstermeye yeter. Atasözünde yer alan “veliden peli, peliden veli çıkar/doğar” özdeyişi  bu kalıtım meselesinin imtihan bazında çok abartılı olduğunu göstermektedir.

- Firavun gibi ilahlık dava eden bir kâfirin sarayında yetişen Hz. Musa’nın varlığı, aynı evde olup da imanı tercih eden Firavun’un karısı Asiye’nin varlığı, bugün bile çok dindar ailelerde yetişen, dindar çevrede bulunan bazı kimselerin kâfirliği veya fasıklığı tercih etmeleri, tersine kötü bir ailede bulunup da kötü bir çevrede yaşayan bir çok kimsenin iman ve İslam’ı tercih etmeleri, çevrenin de tek başına imtihanı zorlayan bir unsur olmadığının açık göstergesidir.

Tarih boyunca gayri müslim bir çok insanın aklını kullanarak, özgür iradesiyle İslam’ı tercih etmeleri âdil bir imtihanın söz konusu olduğunun açık bir göstergesidir.

“Her doğan çocuk fıtrat dini olan İslam’ı kabul edebilecek bir kabiliyette doğar. Sonra annesi, babası, çevresi onu Yahudî, Hristiyan, Mecusî yaparlar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, Sünne 17; Tirmizî, Kader 5)

manasına gelen hadisin ifadesi, imtihan sahasında bir tek zorunlu istikamet gösteren kodlama trafik işaretinin söz konusu olmadığına işaret etmektedir. Bir takım fasık olan kimselerin çocuklarının salih birer insan, tersine salih kimselerin çocuklarının da fasık olmaları bu gerçeğin reddedilmez kanıtıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun