İnsanların bu dünyada başına gelen musibetlerin nedenleri nelerdir?

Değerli kardeşimiz,
İnsanlara dert, bela, musibet birkaç bakımdan gelir:
1. Bunlardan birisi işlediğimiz günahlar sebebiyledir.
İmam-ı Rabbani Hazretleri buyuruyor ki; Belaların gelmesine sebep günah işlemektir. Kur'an-ı Kerim'de mealen buyuruluyor ki:
"Size gelen musibet, işlediğiniz günahlar yüzündendir." (Şura, 42/30)
2. Bela, hastalık ve musibetler, günahların kefareti (affolması) için gelir.
Dünyada musibetlere maruz kalıp da güzelce sabreden kimse, ahirete günahsız gider. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
"Mümine gelen her sıkıntı, günahlarına kefaret olur." (Buhari)
İnsan kendisine gelen beladan hoşlanmaz. Halbuki günahları affolacak ve güzel sabrederse ahirette büyük nimetlere kavuşacaktır. Kur'an-ı Kerim'de mealen buyuruldu ki:
Hoşlanmadığınız bir şey, belki de sizin için hayırlıdır. (bk. Bakara, 2/216)
3. Cennette yüksek derecelere kavuşması için mümine musibet gelir.
Bunun için peygamberlere çok bela gelmiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
"Nimete kavuşması için insana musibet gelir." (Buhari)
"En şiddetli bela, peygamberlere, velilere ve benzerlerine gelir." (Tirmizi)
Demek ki belanın en şiddetlisi, Allah Teâlâ'nın çok sevdiği kimselere geliyor. Belalara sabır, sıddıkların derecesidir. Peygamber Efendimiz (asv), kendisine gelecek musibetlere karşı dayanma gücü vermesi için Allah Teâlâ'ya dua ederdi.
“İbadet iki kısımdır: Bir kısmı müsbet, diğeri menfî. Müsbet kısmı malûmdur. Menfî kısmı ise, hastalıklar ve musibetlerle musibetzede za’fını ve aczini hissedip Rabb-ı Rahîmine ilticakârane teveccüh edip, onu düşünüp, ona yalvarıp hâlis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riya giremez, hâlistir. Eğer sabretse, musibetin mükâfatını düşünse, şükretse, o vakit her bir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur.” (bk. Lem’alar, İkinci Lem'a)
Allah Resûlünün (asm.) en mükemmel mânâda gerçekleştirdiği kulluk vazifelerinden biri de sabırdır. O (asm.) sabır imtihanını da hicretlerle, harplerle, nice musibet ve sıkıntılarla en ilere mânâda kazanmıştır.
Namaz müminin miracıdır. Musibet ve hastalıklar ise bir başka yükseliş merdivenidir. Bir Müslüman, Allah’ın her emrini dinledikçe ve her yasağından sakındıkça manen yükselir. Bu yükselmenin bir başkası da musibet ve hastalıklara sabır yoluyla gerçekleşir. Maruz kaldığı musibetler insana aciz bir kul olduğunu ve trafik kazalarından sellere, fırtınalara kadar hiçbir hadiseyi önleyecek güce sahip olamadığını tam ders verir.
Hastalıklar da aynı dersi insanın iç aleminde tekrarlar. Harici tesirler gibi kendi bedenindeki olaylara da söz geçiremediğini çok iyi anlayan insan, tedavi için gerekli tedbirleri aldıktan sonra, kendine malik olamadığının şuuru ile Rabbine tevekkül eder ve şifayı Ondan bekler. Bu hâl mümin için büyük bir terakkidir.
Bir ömür boyu böyle değişik tecellilerle farklı imtihanlar geçiren insanlar, bu kısa dünya hayatının ardından ebediyet yurduna göç edeceklerdir. Bu gölgelerin asıllarına kavuşacak, marifet ve muhabbet nimetini de kemaliyle orada bulacak ve tadacaklardır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamberimiz (asv)'in hiç bir günahı olmamasına ve Allah'ın en sevgili kulu olmasına rağmen, vefat ederken neden acı çekmiştir?
- Bela ve musibete uğramayan insanlar, uğrayanlara göre daha mı şanssızdır?
- Hastalığını başkalarına anlatan, hastalığın mükafatından mahrum mu kalır? Hastalıklarımızı nasıl karşılamalıyız; başkalarına anlatmamız günahlarımızın dökülmesine, yani sabıra engel olur mu?
- Bela ve musibetleri (hastalıkları) nasıl değerlendirmemiz gerekir?
- Allah insanların başına neden bazı felaketler getiriyor, bunun hikmetleri nelerdir?
- Musibetlere maruz kalan insanlara nasıl teselli verebiliriz?
- Başımıza gelen hastalık ve musibetlere sabretmek için neler tavsiye edersiniz?
- Bela ve musibetleri nasıl değerlendirmemiz gerekir?
- Bela, musibet ve hastalıkları kendi hakkımızda hayra çevirebilir miyiz, nasıl?
- Hadis-i şeriflere göre Müslümana bela ve musibetlerin gelmesi ve uğursuzluk sebebi nedir?