Bela ve musibet, inancın büyüklüğü ölçüsünde mi uğrar?

Tarih: 20.11.2023 - 14:30 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Mihnet insana inancının büyüklüğü ölçüsünde uğrar anlamında bir hadis var mı, varsa sahih mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Müminlerin başına bela ve musibetler;

- İmtihan etmek,
- günahlara kefaret olmak,
- gelecek daha büyüklerine kalkan olmak,
- kişinin acizini fark ettirip Allah’a iltica etmesine vesile olmak.
- dereceleri artırmak,
- ibadetlerin sevapları artırmak,
- sabır ve şükür ile daha çok derece almak,
- başkalarına ibret olmak ve ders almak,
- gaflet uykusundan uyandırmak,
- kısa hayatı manen bereketlendirmek gibi hikmetler için gelir.

Bu nedenle, elbette bela ve musibetler istenilmez, ancak gelirse bunları birer rahmet birer hediye birer ikram ve lütuf olarak görmek, ona göre sadece sabır değil, sabır içinde şükretmek gerekir.

İşte soruda geçen konuda da bunlardan birini görmekteyiz:

Hz. Sad (r.a.)’den rivayete göre, şöyle demiştir:

Resulullah (asm)’e sordum insanların hangisinin belasının ağır olduğunu, buyurdular ki:

“Peygamberler, onların peşinden yaşantı olarak peygambere yakın olanlar, sonra onlara yakın olanlar. Kişi dindarlığı oranında belayı uğratılır. Dininde sağlam ise belası ağırlaştırılır. Dininde gevşek ise dindarlığı oranında belaya uğratılır. Bela, kulun peşini bırakmaz, sonunda kul uğradığı belalarla üzerinde günah kalmayıncaya kadar günahlarından temizlenmiş olur.” (Tirmizi, Zühd, 56; İbn Mâce, Fiten, 23)

Tirmizi: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ebû Hüreyre ve Huzeyfe b. Yeman’ın kız kardeşi tarafından da şu şekilde bir rivayet vardır: Peygamber (asm)’e hangi insanların belası daha ağırdır diye soruldu. Buyurdular ki: “Peygamber (asm), sonra yaşantı ve inançla ona yakın olanlar, sonra onlara yakın olanlar.” (Tirmizi, Zühd, 56)

Demek ki belanın en şiddetlisi, Allah Teâlâ'nın çok sevdiği kimselere geliyor. Belalara sabır, sıddıkların derecesidir. Peygamber Efendimiz (asm), kendisine gelecek musibetlere karşı dayanma gücü vermesi için Allah Teala'ya dua ederdi.

Şu hâlde, müminlerin başına gelen bela ve musibetlerin birçok nedeni ve hikmeti olabilir. Ama hepsi de onun faydasınadır. Örneğin, en şiddetli belaların ve musibetlerin başta peygamberlere gelmesinin birçok hikmeti vardır:

Birincisi: En büyük bela, musibet ve sıkıntıların peygamberlerin başlarına gelmesinin sebebi şudur: Başka insanlar nimetlerden zevk duydukları gibi onlar, bela ve musibetlerden zevk alırlar.

İkincisi: Onlar, mucizeler gösteren büyük ve üstün insanlar olduğundan dolayı başlarına bela ve musibetler gelmezse, bazı insanlar onların beşer üstü varlıklar olduğunu, hatta ilahlaştıklarını sanabilirler.

Üçüncüsü: Peygamberlerin başına en büyük belaların geldiğini bilen ümmet, belalara karşı sabır ve tahammül gösterir ve uğradığı belaları, peygamberlerin başına gelmiş belâlarla mukayese etmek suretiyle gördüğü belanın hafifliğini kolayca anlar.

Dördüncüsü: En çetin belaya uğrayan insan, Allah'a en çok iltica edip sığınan, ona en çok yakarışta bulunan insan olur.

Peygamberlerden sonra en şiddetli belaya uğrayan insan da yine peygamberlerden sonra Allah'a en yakın, onun katında rütbe ve makamı en yüksek olan mümindir. Bu durum, sırayla diğer müminlere sirayet eder.

İşte bu anlamdaki hadisler, müminin başına gelen bela ve musibetlerin ağırlık derecesinin, onun dindarlık derecesiyle orantılı olduğunu beyan eder.

Hadislerden çıkan diğer bir hüküm de bela ve musibetlerin müminin günahlarının bağışlanmasına vesile olması ve kulun tüm günahlarından temizlenip arınıncaya kadar birtakım bela ve musibetlere uğramasının onun yararına olmasıdır. Ancak şu noktaya dikkat etmek gerekir:

Kulun, anılan ecir ve sevabı kazanabilmesi için uğradığı bela ve musibetlere sabretmesi gerekir. Aksi takdirde bunca sevapları yitirmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu babta rivayet edilen diğer hadisler ve belalara karşı sabretmenin faziletine dair ayetler, bu hükmü ifade ederler." (bk. Haydar Hatipoğlu, Sünen-i İbn Mâce Tercemesi ve Şerhi, İst. 1983, 10/248)

Buna göre, sadece musibetin gelip çatması sebebi ile bile ecrin sabit olduğu konusunda çok açık ifadeler taşımaktadır. Sabır ve rıza ise, musibet sevabından ayrı olarak sevaplarını görmesi mümkün olan, ayrıca mükâfatları verilen işlerdir.

Dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanlar, musibet ve belalara karşı sabırlı ve tahammüllü olmalı, Allah'a dayanıp güvenmeli, böylece imtihanı kazanmalıdır.

İlave bilgi için tıklayınız:

İnsanların bu dünyada başına gelen musibetlerin nedenleri nelerdir?

Bela ve musibete uğramayan insanlar, uğrayanlara göre daha mı şanslı?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun