İnsan benim sırrımdır, ben de insanın sırrıyım, sözü hadis mi?

Tarih: 18.10.2022 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir alimin yazısında "İnsan benim sırrımdır, ben de insanın sırrıyım" şeklinde bir kudsî hadis okudum. Ancak kaynak verilmemiş…
- Böyle bir hadis-i kudsî var mı? Varsa nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sahih hadis kaynaklarında böyle bir bilgiye rastlayamadık. 

Daha çok tasavvuf ehlinin benzer ifadelerle bu konuyu “kudsi hadis” olarak söz konusu etmişlerdir.

Örneğin İsmail Hakkı Bursevi, tefsirinde bunu Enam suresinin -sır kelimesinin geçtiği- 3. ayetinin açıklamasını yaparken söz konusu etmiştir. (bk. Ruhu’l-Beyan, 3/8)

Oradaki ifade tarzı şöyledir: “İnsanın sırrı benim sırrımdır, benim sırrım da onun sırrıdır.”

Bunu “Allah Âdem’i kendi suretinde yarattı.” (Buhari, İstizan, 1) şeklindeki hadis ile ilişkilendirerek açıklamıştır. Ona göre, insanın sırrı Allah’ın sırrının zahiri ve suretidir. Allah’ın sırrı ise, insan sırrının batını ve hakikatidir. 

Fakat bu derin ve yanlış anlaşılmaya müsait olan “Allah Âdem’i kendi suretinde yarattı.” hadisin yorumunu bir de Bediüzzaman Hazretlerinden dinlemekte fayda olduğunu düşünüyoruz:

“Bir hadîs-i şerifte vârid olmuş ki: اِنَّ اللّهَ خَلَقَ اْلاِنْسَانَ عَلَى صُورَةِ الرَّحْمنِ -ev kema kal-.

"Bu hadisi, bir kısım ehl-i tarîkat, akaid-i imaniyeye münasip düşmeyen acip bir tarzda tefsir etmişler. Hatta onlardan bir kısım ehl-i aşk, insanın sîma-yı manevîsine bir suret-i Rahman nazarıyla bakmışlar. Ehl-i tarîkatın ekserinde sekr, ehl-i aşkın çoğunda istiğrak ve iltibas olduğundan, hakikata muhalif telakkilerinde belki mazurdurlar. Fakat aklı başında olanlar, fikren onların esas-ı akaide münafî olan manalarını kabul edemez. Etse hata eder."

"Evet, bütün kâinatı bir saray, bir ev gibi muntazam idare eden ve yıldızları zerreler gibi hikmetli ve kolay çeviren ve gezdiren ve zerratı muntazam memurlar gibi istihdam eden Zât-ı Akdes-i İlahî'nin şeriki, naziri, zıddı, niddi olmadığı gibi, لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ  'Allah’ın benzeri hiç bir şey yoktur. O hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.' sırrıyla sureti, misli, misali, şebihi dahi olamaz."

"Fakat, وَلَهُ الْمَثَلُ اْلاَعْلَى فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ 'Gökler ve yerde onun için yüksek misaller verilebilir. O, karşı konulmaz güce sahiptir, her şeyi hikmetle yapandır.' sırrıyla, mesel ve temsil ile şuunatına ve sıfât ve esmasına bakılır."

"Demek mesel ve temsil, şuunat nokta-i nazarında vardır. Şu mezkûr hadîs-i şerifin çok makasıdından birisi şudur ki: İnsan, ism-i Rahman'ı tamamıyla gösterir bir surettedir."

"Evet, sâbıkan beyan ettiğimiz gibi, kâinatın sîmasında binbir ismin şualarından tezahür eden ism-i Rahman göründüğü gibi, zemin yüzünün sîmasında rububiyet-i mutlaka-i İlahiyenin hadsiz cilveleriyle tezahür eden ism-i Rahman gösterildiği gibi, insanın suret-i câmiasında küçük bir mikyasta zeminin sîması ve kâinatın sîması gibi yine o ism-i Rahman'ın cilve-i etemmini gösterir demektir."

"Hem işarettir ki: Zât-ı Rahmanurrahîm'in delilleri ve âyineleri olan zîhayat ve insan gibi mazharlar o kadar o Zât-ı Vâcib-ül Vücud'a delaletleri kati ve vâzıh ve zahirdir ki, Güneş'in timsalini ve aksini tutan parlak bir âyine parlaklığına ve delaletinin vuzuhuna işareten 'O âyine Güneş'tir.' denildiği vakit, 'İnsanda suret-i Rahman var.' vuzuh-u delaletine ve kemal-i münasebetine işareten denilmiş ve denilir. Ve ehl-i Vahdetü'l-Vücudun mutedil kısmı 'Lâ Mevcude illa hu' bu sırra binaen, bu delaletin vuzuhuna ve bu münasebetin kemaline bir unvan olarak demişler.” (Sözler, s. 13-14)

İlave bilgi için tıklayınız:

"Allah, insanı Rahman suretinde yarattı." hadis-i şerifi nasıl ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun