İçki sebebiyle on kişiye lanet edildiği halde, içki içen sahabiye neden lanet okumaması söylenmiştir?
"ALLAH içkiye, onu dağıtana, içene, üzümünü sıkana, kendisi için sıktırana, taşıyana, kendisi için taşınana, satana, satın alana ve parasını yiyene lanet etsin." (Tirmizi, Bûyu, 58)
- Ömer (r.anh) naklediyor: “Rasulullah (s.a.v.) zamanında Abdullah isminde “el-hımâr" lakabıyla meşhur birisi vardı; sık sık Rasulullah’ı güldürürdü. Bir defasında içki içtiği için Efendimiz onu cezalandırmıştı. Başka bir defasında yine içki yüzünden huzura getirildi; Efendimiz (a.s.) emretti, yine ceza uygulandı. Onun bu şekilde bir kaç defa cezalandırıldığını gören birisi: “Allah ona lânet etsin! Ne kadar da çok içki içiyor." diye lânet okudu. Bunu duyan Rasulullah (s.a.v.).“Ona lânet etmeyin! Vallahi o Allah ve Rasulünü seviyor." buyurdu. (Buhari, EbûYa’lâ)
Değerli kardeşimiz,
- Burada denilebilir ki, Hz. Peygamber (asm)'in içkiyle ilgili olarak lanetlediği kimseler, belirlenmiş şahıslar değil, misal olarak verilen farazi şahıslardır. “Hakkında lanet etmeyi yasakladığı” kimse ise bizzat Müslüman olan bir şahıstır.
- Lanetlemek demek, Allah’ın rahmetinin olduğu yerden uzaklaşmak demektir. Her salih amel / güzel iş insanı Allah’ın rahmetine yaklaştırdığı gibi, her suç / günah da insanı Allah’ın rahmetinden uzaklaştırır.
İçki de diğer günahlar gibi bir suçtur ve insanı Allah’ın rahmetinden uzaklaştırır. Hadis-i şerifte içkinin çirkinlik boyutuna dikkat çekmek için, onu içen kimseden tutun ta o konuda yardımı dokunan herkesin sorumluluğuna işaret edilmiştir. Fakat burada belli bir şahıs söz konusu değil, mesele ilke bazında ele alınmıştır.
Halbuki, diğer hadiste yer alan “içki içmiş kimseye lanete izin verilmemesi”, beli bir şahıs üzerinden yapılan bir hükümdür.
İslam dinine göre, kâfir ve müşrikten başka en büyük günah işleyen kimse de af kapsamına girer. Bu sebeple ne kadar günahkar olursa olsun belli bir kimsenin melun olduğunu, yani Allah’ın rahmetinden uzak olduğunu söylemek yanlıştır. Hz. Peygamber (asm) bu yanlışı düzeltmiştir.
Demek ki hakikat nokta-i nazarında bu iki hadis arasında herhangi bir çelişki söz konusu değildir. Bilakis, birinde günahların mahiyetini açıklayan bir ilkeden, diğerinde ise belli bir insanın hukukundan söz edilmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Şüphesiz Allah, gökleri bir parmak üzerinde, yerleri de bir parmak üzerinde taşır, anlamında bir hadis var mıdır?
- "Her bidat dalalet, her dalalet ateştedir." sözünü her sohbete başlarken söylemek gerekir mi?
- Benimle yardım dilenilemez, Allah'tan yardım dilenilir, hadisi sahih midir?
- Ey Rabbim, bana yeniden hayat ver, senin yolunda ikinci kere öleyim, rivayetinin kaynağı nedir?
- Muayyen tekfir ile mutlak tekfirin arasını nasıl ayırabiliriz?
- Küfür içerikli yemin etmenin hükmü nedir?
- Müminin kalbine atılan ölümü sevmemek, "vehen" duygusu nasıl anlaşılmalıdır?
- Şüphesiz Allah çarşı yerlerinde O’nu zikredenlere hayret eder, anlamında bir hadis var mıdır?
- Kur'an okurken çıkardığımız lafızlar mahluk mudur?
- Allah'ın kendisinden başkasının bilemediği haddi (sınırı) var mıdır?