Hz. Ömer'in, Hz. Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmesi konusunda anlatılanlar doğru mudur?

Tarih: 04.10.2006 - 12:14 | Güncelleme:

Soru Detayı

Hayatü's-Sahabe, III. ciltte, "Hz. Ömer'in, Hz. Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmek istediği ve Hz. Ali'nin kızını Hz. Ömere' gönderdiği, Hz. Ömer'in kızın eteğini kaldırp baktığı" yazılıyor. Bu hareket Hz. Ömer gibi büyük bir sahabinin yapacağı bir harekete benzemiyor; acaba bu hadisenin aslı, kaynağı nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Ümmü Gülsüm Hicri 6. Yılın başlarında doğmuştur. Hz. Ömer’le 17. yılının Zilkade ayında gerçekleşen evliliğe göre, bu evlilik esnasında Hz. Ümmü Gülsüm, yaklaşık on iki-on üç yaşlarındadır. Hicaz bölgesi gibi sıcak iklimlerde bu yaşın normal bir evlilik yaşı olabileceğini, o zaman yapılan birçok evlilikten de anlayabiliriz.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

Hz. Ömer (ra)'in hayatındaki bu olay, onun Ehl-i Beyt sevgisini gösterir. Hz. Ömer (r.a.) halifeyken, bir gün, Hz. Ali (ra)'den, kızı Ümmü Gülsüm'ü istedi. Hz. Ali, "o küçüktür" dedi.

Bunun üzerine Ömer (r.a.), "Hayır. Vallahi, bu bir şey değil; fakat sen beni engellemek istiyorsun." diye konuştu ve "Eğer gerçekten dediğin gibi (çocuk/sabî) ise onu bana gönder." diye ekledi.1

Aslında, Resûlullah (asm)'ın vefatından önce dünyaya gelen Ümmü Gülsüm, gerçekten küçüktü.2 Hattâ, bir rivayette, kendisinden, "O, o zaman bir kız çocuğu idi." diye söz edilir. Hattâ, Mescid-i Nebevî'de sonucu bekleyen Hz. Ömer (ra)'e yanındakiler, "Ey Mü'minlerin Emîri! Ondan ne istiyorsun? O küçük bir kız çocuğudur." demişlerdi.

Ümmü Gülsüm'ün küçüklüğü bir yana, Hz. Ali (ra) onu, Mu'te'de şehid olan kardeşi Câfer-i Tayyar (ra)'in öksüz oğluna vermek istiyordu.

Hz. Ali (ra), evine geldi. Ümmü Gülsüm'ün eline bir hülle (elbise) verip, "Bunu Emîru'l-Mü'minîn'e götür, ona şöyle de: 'Babam sana, bu elbiseyi nasıl buluyorsun, diyor.' de." diye onu gönderdi. Çocuk yaşta olan Ümmü Gülsüm, hiçbir şeyin farkında değildi. Elbiseyi Hz. Ömer (ra)'e getirerek babasının dediklerini tekrarladı. "Bunun üzerine onun izarından (ön kolundan) tutunca, Ümmü Gülsüm kolunu çekti."3

Ümmü Gülsüm, Ömer (ra)'e kızmıştı. Hz. Ömer ise, "iffetli ve şerefli birisi" dedikten sonra, "Git, ona (babana) şöyle de: O ne güzel ve ne cemâllidir. Vallahi o, senin dediğin gibi değildir."

Bunun üzerine Hz. Ali (ra), onu Ömer'e (r.a.) nikahladı. Konu hakkında birbirine benzer farklı rivayetler de vardır. Zehebî'ye göre, Hz. Ömer, Ümmü Gülsüm'le H. 17. Yıl'da evlenmiştir.4

Aslında Hz. Ömer (ra)'in, Hz. Ali (ra)'in kızıyla evlenmesinde gayesi başkaydı. O, Ümmü Gülsüm'ü isterken, bir rivayete göre, "Ey Ebû'l-Hasan! Onu benimle evlendir. Çünkü mutlaka ben, ondan hiç kimsenin beklemediği bir keramet (değer) ve şeref gözlüyorum." demişti.

Ümmü Gülsüm'le alacağı değeri/kerameti de Hz. Ali'ye, "O küçük olursa olsun." deyip şöyle açıklamıştı:

"Ben Resûlullah (asm)'tan şöyle derken duydum:

'Bütün sebepler/bağlar, beş nesebler (soylar) ve sıhriyetler kesilmişlerdir. Ancak benim sebebim, nesebim ve sihrim hâriç.'"6 diye açıklamıştı.

Bir başka rivayette de şu ilâve vardır: "Ben de, benimle Resûlullah (asm) arasında bir 'sebep ve sıhr (kız alma) yoluyla akrabalık' oluşmasını istedim."7

a) Hz. Ömer (ra), neseben Ehl-i Bey t'ten değildir; hiç olmazsa sebeben/kız alma yoluyla, Kıyamet Gününde Ehl-i Beyt'le ve Hz. Peygamber (asm) ile bir bağı olsun istemektedir.

b) O, Resûlullah (asm) soyuyla ilişkiye ve yakınlığa azamî derecede isteklidir. Onun Ummü Gülsüm'le evlenmesi başka bir sebepten değildir; küçüklüğü ve onunla evlilik ilişkisi geri plândadır. Hattâ, Hz. Ali (ra)'ye, "Gerçekten ben, yanımda Resûlullah (asm)'tan bir uzuv (organ) olmasını istiyorum."8 diyerek onu istemiş;9 Hz. Ali, "Bende ancak (Fâtıma'dan olma) Ümmü Gülsüm var; o da küçük hâldedir." deyince, Hz. Ömer, yaşarsa büyür, demiştir.9

O, Kıyamet Günü için yanında bir sebep ve Resûlullah (asm) soyundan bir et parçası olsun istemektedir. Sebep: Hurma gibi ağaçlara çıkmak için elde bulunan "habl"dir, (iptir). Kendisi vesilesiyle bir şeye ulaşılan her vesileye sebep denir.10 Marifete vesile olan her şey de sebeptir. Ümmü Gülsüm de, Fâtıma'nın kızı ve bir "seyyide" olmakla Kıyamet'te Resûlullah (asm)'a ulaştıran, onunla ilişkiye sebep olan bir vesile olacaktır. "Zerî'a" da sebep mânâsına gelir. Nitekim, İmam Şafî de, Ehl-i Beyt sevgisini dile getiren bir şiirinde,

"Âl-i Nebî benim sebebim/ipimdir. Hem onlar beni ona/Resûlullah'a bağlayan bir vesilemdir."11

diyerek, aynı konuya parmak basmıştır. Hz. Ömer (ra)'in bu evlilik olayı da, Hz. Peygamber (asm)'e ve Ehl-i Beyt'e sevgi ve saygısına büyük bir delildir.

Ümmü Gülsüm'le nikahlandıktan sonra, Ömer (r.a.) Mescid-i Nebevî'de Muhacirin ve Ensâr ile otururken, "Beni tebrik etmiyor musunuz?" demişti. Oradakiler, "Seni neden dolayı tebrik edelim ey Mü'minlerin Emîri?" diye sordular. O da "Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm'le..." diye cevap verdi.

Hz. Ömer (ra), sonra da Kıyamet Günü bütün sebeplerin ve neseblerin kesilmesiyle ilgili hadis-i şerifi zikrederek, "Ben de Resûlullah'la aramda bir sebep/sıhrîyet ve neseb olmasını çok sevdim ve istedim, sevginin gereği olarak çok arzuladım."12 dedi. Bunun üzerine oradakiler kendisini tebrik ettiler.

Gerçekten, Ehl-i Beyt'le olan akrabalık ilişkisi onu çok sevindirmişti.

İslâm kültüründe, seyyide ve şerifelerle evliliğe, özellikle bu olay sebebiyle çok rağbet gösterilmiştir.13

Ümmü Gülsüm'den, Hz. Ömer (ra)'in Rukiyye adlı bir kızı ve Zeyd adlı bir oğlu oldu. Çocuklar çok yaşamadı. Hz. Ömer'in vefatından sonra (H. 23. Yıl/M. 644) Ümmü Gülsüm'ü, amcasının oğlu Avn b. Cafer aldı. Çocuk bırakmadan ikinci kocası ölünce, yine amcasının oğullarından Muhammed b. Cafer'e vardı. Ondan bir kızı oldu. Onun ölümüyle de, Abdullah b. Cafer'le evlendi. Bununla nikâhlı iken ve son kocasından çocuğu olmadığı hâlde vefat etmişti.14

İlave bilgi için tıklayınız:

Akıl baliğ olmamış bir kızla Hz. Ömer'in gerdeğe girmesi sapıklık ...

Dipnotlar:

1. Tarihül Hamis, II, 284; Zehairul Ukba, s. 168
2. Zehairül-Ukba, s. 169; el-Hulafaur-Raşidun, s.68. Bu evlilik H. 17. Yıl'da olmuştur.
3. Fe aheze Umeru biziraiha fec-tezebetha minhu; Zehairul Ukba, s. 168; Tarihul Hamis, II, 284.
4. Konuyu bütün rivayetlerle ele almak ve tartışmak sözü uzatacağı için diğer rivayetleri almıyoruz. Geniş bilgi için bkz. Tarihül Hamis, II, 284; Zehairul Ukba, s. 148-170; el-Hulafaur-Raşidin, s. 68
5. Zehairul Ukba, s. 168; Tarihul Hamis, II, 284.
6. Zehairul Ukba, s. 168; Tarihul Hamis, II, 285.
7. Zehairul Ukba, s. 169
8. Resulullah, Fatıma benden bir et parçasıdır, buyurmuştur. Ümmü gülsüm de ondan olduğu için Resulullahtan bir parça olarak kabul ediliyor.
9. Zehairul Ukba, s. 169; Tarihul Hamis, s. 284 vd.
10. el- Mufredat, s. 220; Sebep kelimesine bakınız.
11. el- Mufredat, s. 220; Sebep kelimesine bakınız.
12. Zehairul Ukba, s. 168.
13. Tuğrul Beyin de benzer bir evliliği vardır.
14. Zehairul Ukba, s. 170; el- Hulafaur-Raşidun, s. 103; Mürucuz-zeheb, II, 353.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

maraş46482

bu yazıda Hz.Ömer in Ümmü Gülsüm ü ön kolundan tuttuğu yazıyor, makul ve mantıklısı bu.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun