Hristiyanlık ve Yahudilikte zina günah mı?

Hristiyanlık ve Yahudilikte zina günah mı?
Tarih: 09.07.2017 - 00:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hristiyanlarda ve yahudilerde zina günah mıdır?
- İzledigimiz filmlerde günah değilmiş gibi yansıtılıyor...
- Bütün dinlerde zina suç olarak kabul edilmiş mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Zina, evlilik dışı cinsî münasebettir.

Zinanın “meşrû olmayan cinsel ilişki” şeklindeki sözlük anlamıyla dinî terminolojideki anlamı esasen farklı değildir.

Ancak literatürde kavramın hakiki veya mecazi anlamda kullanımı, bütüncül yahut salt ceza hukuku açısından teknik bakış, suçun unsurlarını tarife yansıtma gayretleri, zinaya yol açan fiillerin zina kapsamına dahil edilmesi veya herkesçe bilinen bir kavram olmasından hareketle nisbeten kapalı ifadelerle yetinilmesi gibi sebeplerle birbirinden hayli farklı zina tanımlarına rastlanır.

Diğer semavî dinlerin ve insanlığın ortak kültürünün her devirde büyük günah ve suç olarak gördüğü zina İslâm dini de haram kılıp büyük günahlardan saymış ve bu suçu işleyenlere bazı dünyevî-cezaî yaptırımlar öngörmüştür.

Kur'an-ı Kerîm’de zina kelimesi beş ayette geçer:

- Bunlardan birinde (İsrâ, 17/32) zinaya yaklaşılmaması gerektiği, onun çirkin bir iş ve kötü bir yol olduğu belirtilir

- İkisinde (Furkān, 25/68; Mümtehine, 60/12) zina şirk ve adam öldürme gibi büyük günahlar arasında zikredilir.

Diğer iki ayette de (Nûr, 24/2-3) zina eden erkekle zina eden kadına yüzer sopa (celde) vurulması emredilir ve zina edenlerin ancak zina edenle veya bir müşrikle evlenebileceği vurgulanır.

Kur'an’da geçen, ancak şeytana uyanların yapacağı işler olarak nitelendirilip kesin bir dille kınanan ve yasaklanan “açık hayasızlık” anlamındaki fahşâ / fâhişe (çoğulu fevâhiş) kelimeleri de birçok ayette özellikle zina manasında (Nisâ, 4/15, 25; En‘âm, 6/151; Ahzâb, 33/30) veya öncelikli olarak zinayı ifade edecek şekilde geçer. (Bakara, 2/169; Nahl, 16/90; Nûr, 24/21; Neml, 27/54)

Yine Kur'an’da kazf (zina iftirası), edep ve hayâ, ırz ve iffetin korunmasına dair hükümler de zinanın büyük günahlardan oluşunun farklı açılardan ifadesidir.

Hadislerde de zinanın büyük bir günah, ağır bir suç olduğunu bildiren ve Hz. Peygamber (asm)’in bununla ilgili uygulamalarını yansıtan zengin bir malzeme vardır.

Diğer Dinlerde Zina

En iptidaisinden en gelişmiş olanına kadar, bütün dinlerde zina kavramının tanımı birbirine oldukça benzer unsurlardan meydana gelir. Toplulukça onaylanmış veya resmî olarak kabul edilmiş birliktelikler dışında gizlice yaşananlar veya tecavüz türünden teşebbüsler daima suç ve günah sayılmıştır.

İptidai topluluklarda çok rastlanmasa da tabuların çiğnenmesine yol açan gayrimeşrû her türlü ilişki cezalandırılmıştır. Bu cezalandırma hem topluluğun hukukî normları çerçevesinde hem de dinî inançlar bağlamında icra edilmekteydi.

Hukuki olarak zina suçu işleyenler öldürülür, topluluk dışına sürülür veya bedenlerinde iz bırakan bir işleme maruz bırakılırdı. Meselâ:

Kuzey Amerikan kızılderililerinden Wydot kabilesinde zina işleyen kadının saçı çok kısa kesilir veya sol kulağı koparılırdı.

Afrika’da Buşmen zencilerinde zina eden erkek ve kadının görünür yerleri dağlanırdı.

Dinî bağlamdaki müeyyidelerin sonucu ise doğa üstü güçlerin lânetine mâruz kalmaktı. Bu lânetin zânilere hastalık getirdiği, onları fakirleştirdiği veya öldürdüğü kabul edilirdi.

Zina ile ilgili ulaşılabilen ilk verilere Mezopotamya’daki çivi yazılı belgelerde rastlanır. Sumerler’e ait Ur Nammu ve Eşnunna, Bâbilliler’e ait Hammurabi kanunnâmelerinde zina hakkında çeşitli hükümler vardır.

Zina suçundan mahkûm olan tarafların her ikisi de evliyse onlara verilecek, ceza ölümdü. Taraflar ya suda boğulur ya kazığa oturtulur ya da yüksek bir yerden atılırdı.

Eğer erkek kadının evli olduğunu bilmediğini iddia eder ve ispat edebilirse, daha küçük bir ceza ile kurtulabilirdi. Tecavüz de zina kapsamında algılanmaktaydı.

Evli olmayanların birlikteliği ise daha hafif cezalarla karşılanıyordu.

Dünyevî cezaların yanında tanrıların lânetine mâruz kalmak kaçınılmaz bir durumdu.

Roma hukukunda zina suçuna verilen cezalar, erken dönemlerden son zamanlara kadar oldukça farklı aşamalar geçirmiştir.

Roma hukuku metinlerinde “adulterium” olarak geçen zina fiili, erken dönemlerde bazı haklardan mahrum bırakılmakla cezalandırılırdı.

Konstantin’in Hristiyanlığı kabulü ile zina suçunun karşılığı ölüm olarak tesbit edildi.

Zerdüştî metinlerine göre zina, Ahura Mazda’yı inciten en ağır günah olup (Vendidad, 18:61-62) neslin bozulmasına yol açmaktadır. (Dadistan-i Dinik, 77)

İnsan, başkasının eşiyle sadece zina yapmaktan uzak durmakla kalmayıp, onun aklını çelmekten ve eşinin yatağından ayrılmasına sebep olmaktan da sakınmalıdır. (Sad Dar, 305, 324)

Zerdüştîlik’te zina çok iğrenç ve âdi bir suç görülerek bu işin ilk defa Pers mitolojisinde despotizmin sembolü olan Zahak ile annesi tarafından gerçekleştirildiği belirtilmiş, zina neticesinde ortaya çıkan kötü sonuçlar sıralanarak insanların bundan çekinmeleri istenmiştir. (Dadistan-i Dinik, 71, 77)

Söz konusu dinin metinlerine göre zina eden kadın cehennemde göğsünden asılacak, erkeği yılanlar yiyecektir. (Arda Viraf, 171, 188, 191, 194-195, 197)

Budizm genel olarak cinselliğe olumsuz bakmakta, “samsara” döngüsünden kurtulmaya engel olduğunu kabul ettiği için bekârlığı teşvik etmektedir.

Budizm’de temel ahlâk normu olan Beş Buyruk’tan üçüncüsü cinsel ahlâkla ilgili olup zina konusu dışında fuhuş, ensest ilişki, tecavüz ve mastürbasyon gibi konuları da içerir. Bu buyruğa uymama durumunda insan mânevî düşüşe uğramaktadır.

Budizm’de kavram olarak zina evli bir kadınla ilişkiyle sınırlanmış olup bekâr bir kızla yapılan ilişki zina suçu teşkil etmemektedir. (Anguttara Nikaya, I, 189; Sutta Nipata, 396)

Bu dinin hükümleri arasında zina olayında kadına yönelik herhangi bir cezadan bahsedilmezken erkeğe yönelik cezalar vardır ve bunlar çeşitli şekilde icra edilebilir. Zina hem devlete hem aile namusuna karşı günah sayıldığı için suçlu hapsedilmekten öldürülmeye kadar çeşitli cezalara çarptırılırdı.

Hinduizm’de kadının eşine mutlak bağlılığı vurgulanmakta olup zina da bu bağlamda ele alınmıştır.

Bu dinde zina (samgrahana) evli kadınla cinsel ilişkiye hasredilmiş, hatta yabancı evli bir kadına hediye vermek, onun elbisesine veya süs eşyasına dokunmak ve yatağın üzerinde onunla birlikte oturmak da zina kapsamında görülmüştür. (The Laws of Manu, 8:357-358)

Zina Hindu aile yapısını yıpratarak kast sistemini bozma sonuçları doğuracağından (Bhagavad Gita, 1:41-43; The Laws of Manu, 8:353) bu dinin kaynaklarında geniş biçimde ele alınmıştır.

Buna göre zina yapanın bu dünyada günleri kısalacak, öldükten sonra cehenneme gidecek, başkasının eşi hakkında zina yapmayı düşünen kişi gelecek doğumlarda sürüngen haşere şeklinde doğacaktır. (Vişnu Purana, 3:11)

Hinduizm’de zina suçu için ceza tayininde tarafların ait oldukları kast önemli yer tutmaktadır.

Bu suçun karşılığı olarak para cezası, demir çubukla dövme, iki parmağını keserek merkep üzerinde dolaştırılma, hapis, mal varlığına el koyma, cinsel organını kesme, yakma, saçlarını tıraş etme, köpeklere parçalatma (The Laws of Manu, 8:364-385) gibi yaptırımlar ve cezalar uygulanırdı.

Eski Türkler’de de zina oldukça ağır bir suçtu. Zina ettiği ispat edilen taraflar iki hayvanın (çoğunlukla inek, manda, at) arasına bağlanır ve farklı yönlere çekilen hayvanların arasında kalan zâninin vücudu parçalanırdı.

Kutluk Türkleri’nde zina eden taraflar yakılırdı.

Yahudilik’te “niuf, zenut” gibi İbrânîce kelimelerle anlatılan zina, en büyük suçlardan biridir.

Erken dönemlerde zina kavramı büyük oranda kadının kocasının mülkü oluşu kavramıyla ilişkilendirilmişti. Kadın kocanın özel mülkü olduğuna göre zina doğrudan doğruya mülke tecavüz anlamına geliyordu. (Çıkış, 20/13; Tesniye, 5/17)

Bu hukukî anlayışın yanında dinsel bağlamda zina eden kirlenmiş kabul edilirdi (Levililer, 18/20)

Sürgün sonrasında daha teolojik bir anlama bürünen zina Tanrı’ya karşı işlenen bir suç (Tekvîn, 20/6; 39/8-9) ve putperestlik olarak algılanmıştır. (Hoşea, 1-3; Yeremya, 3)

Zinanın On Emir’de şiddetle yasaklanması da (Çıkış, 20/13; Tesniye, 5/18) muhtemelen yine aynı dönemin ürünüdür.

Zina eden yahudiler taşlanarak öldürülürdü (Tesniye, 22/24)

Bunların yakıldığına (Tesniye, 38/24) ve çırılçıplak sokağa terkedildiğine dair referanslar da vardır. (Hoşea, 2/5)

Nişanlı kızla zina durumunda suçlunun recmedileceği Tevrat’ta belirtilmekte (Tesniye, 22/13, 20-21, 23-25), evli kadınla zina durumunda da öldürüleceği kaydedilmektedir. (Levililer, 20/10; Tesniye, 22/22)

Rabbinik gelenek, şayet zina eden evli kadın kâhin sınıfından birinin kızı ise onun yakılarak cezalandırılmasını talep eder. (Levililer, 21/9; Sanhedrin, XV/13; The Code of Maimonides, “Holiness: Forbidden Intercourse”, 1/6)

Hristiyanlık’ta zina her ne kadar kavram ve hüküm olarak yahudi şeriatından alınıp devam ettirilse de (Markos, 10/19; Luka, 18/20; Resullerin İşleri, 15/19-20) Hz. Îsâ tarafından bu kavramın kapsamı biraz daha genişletilmiş;
- İnsanın karşı cinse şehvetle bakışı dahi kalben zina kapsamında düşünülmüş (Matta, 5/27-28),
- Boşandıktan sonra evlenme her iki taraf için zina sayılmış (Matta, 19/9; Markos, 10/11-12; Luka, 16/18),
- Zina vb. cinsel suçlar toplu halde kötülenmiştir. (Matta, 15/19; Markos, 7/21; Galatyalılar’a Mektup, 5/21)

“Ruha karşı savaşan bedenin şehvetlerinden sakının.” önerisi (I. Petrus’un Mektubu, 2/11) dikkate alındığında zina kavramının bir nevi “zihinsel veya fiziksel bütün şehevî olgular, fuhşiyat” anlamında kullanıldığı söylenebilir.

İncil’de zinaya bir ceza belirlenmemekle birlikte;
- Zina edenlerin yargılanacağı (İbrânîler’e Mektup, 13/4),
- Bu gibilerin Tanrı’nın egemenliğinde yer bulmaktan mahrum kalacakları (I. Korintoslular’a Mektup, 6/9-10)
belirtilmiştir.

Kutsal metinlerden anlaşıldığına göre Hz. Îsâ, zina ederken yakalanmış bir kadına recm cezası uygulamamış (Yuhanna, 8/3-11), ancak zinanın boşama için yegâne sebep olduğunu vurgulamıştır. (Matta, 19/9; Markos, 10/11-12; Luka, 16/18)

Ayrıca Pavlus tarafından fuhuş yapanların toplumdan dışlanması önerilmektedir (I. Korintoslular’a Mektup, 5/1-2, 9-13)

Daha sonraki dönemlerde kiliseler konuyla ilgili, süresi değişmek üzere kefâret, geçici veya sürekli olarak toplumdan dışlama gibi cezaî düzenlemelerde bulunmuştur. (bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Zina md.)

Özetle, zina, bütün semavî dinlerde ve insanlığın ortak kültüründe her devirde büyük günahtır, dünyada da cezası olan bir suçtur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun