Genç bir bayanla, onun rızası olmadan evlenilebilir mi?

Tarih: 07.08.2023 - 11:31 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İslami bir fetva sitesine göre, en-Nevevi şöyle demiştir:
 Küçük yaşta evlendirilen bir kızın zifaf anında nikâhının kıyılmasına gelince, eğer koca ve kızın velisi küçük kıza zarar vermeyecek bir şey üzerinde anlaşırlarsa bu yapılabilir. Eğer anlaşamazlarsa, Ahmed ve Ebu Ubeyd'e göre kız dokuz yaşına ulaştığında rızası olmasa bile nikâh kıyılabilir, ancak yaşı küçük olanlar için bu geçerli değildir.
- Buna göre, Ebu Ubeyd'in de belirttiği gibi, kızın rızası olmadan zifafa neden izin verilmektedir?
- Bu tecavüz değil midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bir kadının rızası olmadan onunla evlenilemez.

Nikâhlarını velileri kıymış olsa dahi erkek 18, kız 17 yaşını doldurmadıkça evlenme rüşdüne (bu manada büluğa) ermemiş sayılırlar.

Fıkıhta, bu gibi konularda içtihat farkları vardır. İslam şeriatı bunlardan yalnız biri değildir. 

Osmanlı şeriatı uygulamakta idi. 1917 tarihli mevzuatta ilgili madde şöyledir:

Madde 4. Ehliyyet-i nikâhı haiz olmak için hâtıbın (erkeğin) 18 ve mahtûbenin (kızın, kadının) 17 yaşını itmam etmiş olmaları şarttır.

Madde 7. 12 yaşını itmam etmemiş olan sağîr ile 9 yaşını itmam etmemiş olan sağîre hiçbir kimse tarafından tezvîc edilemez.

Gerekçe:

Sağîr ve sağîrenin velileri tarafından cevaz-ı tezvicine eimme-i erbaa (r.a.) hazeratı kail olduklarından şimdiye kadar muamele bu yolda cereyan etmiş ise de zamanımızda ahvâlın tebeddülüne binâen diğer bir usul ittihazına lüzum görülmüştür. Şöyle ki:

Her zamanda ve bilhassa hayat için mücadelenin son derece kesb-i şiddet ettiği şu zamanda, çocuklar hakkında ebeveynin ilk vazifesi onları ta’lim ve terbiye ederek işbu alem-i cidalda nâil-i zafer olacak ve muntazam bir aile teşkil edebilecek bir hâle getirmekten ibaret iken bizde ebeveyn ale’l-ekser çocuklarının tahsil ve terbiyesini bi’l-külliye ihmal ederek, mücerred mürüvvetlerini görmek veya nâil-i miras kılınmak maksadıyla onları daha beşikte iken nişanlayagelmişlerdir.

Netice bîçareler dünyalarını görmeksizin tezvic ve âtiyen felaketlerine düğünlerle vaz’-ı esas edilmiştir. Hiçbir mekteb yüzü görmeyen ve lisânını okuyup yazmaktan kat’-ı nazar, emr-i dine dâir bir kelimeye bile muttalî olmayan bu türlü çocukların teşkil edegeldikleri ailelerden çoğu cenin-i mürdezâd gibi zifaflarının daha ilk aylarında infisâha mahkûm olmuştur.

Memleketimizde ailelerin temelsizliğini mûcib olan esbâbdan biri de budur.

Bu türlü nikâhlardan mütevellid dâvâların derecesini anlamak için kütüb-i fıkhıyyede sağîrenin eb ile ced tarafından tezvîci ve eb ile cedden maada evliya tarafından tezvîci ve ikinci sûretde sinn-i bulûğa vasıl olan sağîr ve sağîrenin hıyar-ı bulûğunu keyfiyyet-i isti’mali Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi 77 hakkındaki ebvâb ve fûsule nazar etmek ve mehâkim-i şer’iyyenin sîcillâtını tedkîk eylemek kâfidir.

Halbuki İbn-i Şübrüme ve Ebû Bekri’l-Esam (r.a.) hazerâtı sığâr üzerine velâyet ancak onların menfaatı maksadına mübtenâ olub kabûl-i teberruat gibi ihtiyac olmayan yerlerde velayet dahi sabit olmayacağına ve onları tezvîc etmekte gerek tab’an, gerek neseb gibi şer’an bir faide mütesavver olmadığı cihetle onların nikâha ihtiyaçları bulunmadığına nazaran sağîrlerin kable’l-bûluğ hiç kimse tarafından tezvîci caiz olmadığına kail olmuşlar ve ale’l-husus nikâh muvakkat bir şey olmayıp mâ-dâme’l-hayat devam eden bir akid olduğunu ve eğer velîlerin onlar hakkında icra ettikleri akd-i nikâh muteber olsa ahkâm ve âsarı bulûğdan sonra onların harekâtını tahdid edecek bir muamelede bulunmağa hiç kimsenin salahiyyeti olmadığını ilave eylemişlerdir. Müşârun ileyhimanın işbu mütalaâtını asırlardan beri devam eden felâketli tecrübeler te’yid ettiğinden onların re’yi kabul edilerek yedinci madde o yolda tanzim edilmiştir.

Bu maddelere ve gerekçeye göre; Erkekler 12, kızlar dokuz yaşını ikmal etmedikçe onları bir başkası evlendiremez (nikahlarını kıyamaz). Nikahlarını velileri kıymış olsa dahi erkek 18, kız 17 yaşını doldurmadıkça evlenme rüşdüne (bu manada büluğa) ermemiş sayılırlar.

İşte bu içtihat ve düzenleme de bir İslami çözümdür. Üstelik Osmanlı gibi bir devlette bir süre uygulanmıştır.

İslam devleti bir içtihadı uygulamaya karar verince, diğer içtihatları hakimler uygulayamaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun